Gerçek manada inançlı ve Allah'a, Tanrı'ya bağlı olduğunuzu hissettiğiniz zamanla şimdiyi kıyaslarsanız,

iç huzurunuz, olayları kabul etme şekliniz ve kaygı seviyeniz değişti mi?


Din ve maneviyatın yerine modern insanlar sizce aynı etkide başka birşey koyabiliyor mu?

 

geçen uğura inanmak sorusu vardı. orada verdiğim cevap buna da gider aslında.
bu şekilde kendime ve hayata karşı çok daha adil ve nötr olabiliyorum.

din yerine bir şey koyma ihtiyacım yok zaten. iç huzur da kendi doğrularıma uygun hareket ettiğim sürece elde etmesi gayet kolay. örneğin iyi beslenmek, düzenli spor yapmak, gereksiz ve toksik mevzulardan beynimi arındırmak, insanlığa ve kendime yararlı şeyler yapmak, hayvanlarla vakit geçirmek vs. uzar gider bu.

lazpalle

manevi bir boşluk hissetmiyorum. olayları kabul etme şeklim değişti, artık tembel bir insan değilim. eskiden olumsuz bir şey olduğunda ya da bir şey ters gittiğinde kader der geçerdim.

şimdi kendi geleceğimi kendim belirleyeceğimi bildiğim için ona göre yatırım yapıyorum hayatıma. mukadderat demiyorum hiçbir şeye. bize böyle uygun görülmüş demiyorum. bu en olumlu etkisi oldu bana inançsızlığın.

'günah' işlememe iradem artık allah korkusundan değil vicdanımdan geliyor. etik anlayışım çok gelişti. bir kötülüğü sadece ilahi bir güç yapma dedi diye değil ölçüp tartıp neden yapılmaması gerektiğini irdelediğim için oldu bu. hem daha iyi empati yapabiliyorum hem de doğruyu yanlışı sürekli ölçüyorum.

zaten önceden de dini şartları yerine getiren bir insan değildim. sürekli namazım yoktu, hayatım boyunca oruç tutmadım. günlük yaşantımda pek değişen olmadı o yüzden.

coldegezenkutupayisi

eskiden çok inançlı dindar seviyedeydim şimdi eh işte seviyesindeydim. çok araştırdım hatta yokluğun gerçek olduğuna da kafam yatıyor. ancak akıl ve ruh sağlığım için yine de bir şeylerin var olduğuna inanmayı seçiyorum beni rahatlatıyor.

yani kendimi kısıtlayacak kadar dini hayatıma sokmuyorum artık. ibadet yapmıyorum. kendimi daha özgür ve mutlu hissediyorum. deizme de kayıyorum biraz.

Hallegadola

Yerine bir şey koymadım. Koymaya da ihtiyaç duymadım, duymuyorum. Hatta neredeyse 25 yıl geçti farkındalığımın başladığı günden bugüne ve hala etkilerinden arınmak için çabalıyorum. Çünkü bu sosyal mühendislik ürünü kadim bir parazit ve oldukça zor olsa da zihinden temizlenmesi gerekiyor. Zihin bu parazitin kontrolünden çıkıp arındıkça insan gerçek doğasını anlamaya. masallar yerine gerçeklerle yaşamaya başlıyor.

Jazz

Aksine huzuru cehenneme, çok eşliliğe, çocuk yaşta hatta çocuklarla evlenmeye, sıkı giyim kurallarına ve homofobiye inanmamakta buldum. Yıllardır en ufak bir şüphe hissetmedim. Ölsem gam yemem artık.

ruhen hastayim ben

Yanlış kararlardan, tedbirsizliklerden, kadercilikten dolayı teyzemi kaybettik. Akrabalar hep “ömrü yokmuş, allah sevdiği kulunu alır, demekki tedavi olsa da 1 sene yaşayabilecekmiş, ömür uzamaz, kısalmaz vs” dedi durdu. İçlerini rahatlattılar. Ama ben biliyorum ki teyzem ameliyat olsaydı belki uzun yıllar yaşayacaktı. Bu gerçekle yaşamak benim için çok üzücü. İnançlı olan kuzenlerim ölünce teyzemle tekrar bir araya geleceklerini düşünüyorlar. Bense pisi pisine teyzemi kaybettim. Konunun sorumluları ile de ilişkimi kestim.

Bu tip kayıp durumlarında tekrar buluşacağına inanmak, aslında senin kararlarının ömrünün uzunluğunu değiştirmediğine inanmak çok kolay bi yol. Bunu kaybediyorsun inançsız olunca.

Ama onun dışında her şey benim için güzel ilerliyor. İyi insan olmaya odaklanıyorsun ve dinin dayatmalarından, sana vicdan muhasebesi yaptıran anlamsız kurallarından uzaklaşıyorsun. İnsanın vicdanı gelişiyor, etkili çalışmaya başlıyor diyebilirim. Böylece hayatındaki tüm kararları kendi vicdanına göre aldığın için hayatında tutarsızlık olmuyor, iç huzurun oluyor.

Mesela inançlı bir kadınsın. Bir çok din alimine göre başını kapatman ve oldukça kapalı giyinmen gerekli. Ama sen biliyosun ki bir tişörtle sokakta gezmek yalnızca senin seçimin olmalı, kimseye bir zararı yok. Sonra senin gibi düşünen din alimlerine yöneliyorsun ister istemez. Ama içten içe biliyosun ki aynı kitabı okuyup kara çarşafa girmeni söyleyen alimler de var. Sen kendi doğrularına göre yaşasan bile bilinç altında bir çelişki. Her kadın tişört gitmek istiyor demiyorum yanlış anlaşılma olmasın.

İnançsız olunca formül basitleşiyor. Vicdanına, kendi doğrularına uyuyor mu uymuyor mu ona bakıyorsun.

Bir de cin konusu falan var. O konuda aşırı rahatladım. Paranormal hiç bir şeyden korkmuyorum artık. Çarpılmak olsun, musallat olsun, geze mezarlıkta gezmek olsun. Sınırlarımdan arındım diyebilirim.

Yerine bir şey koymayı düşünmüyorum. Gerekte yok.

zimbirik
1

mobil görünümden çık