Özel sektörde girdiğimiz işlerin güvencesi yok. "İyi çalışan işte kalır" diye bir kural da yok hani.
Bir yandan dünya üç dört senedir inanılmaz belirsiz bir süreç yaşıyor (covid, savaş vb. durumlar)
Özetle hayatlarımızda belirli, kesin olan çok bir şey yok gibi duruyor.
Böyle bir ortamda insan nasıl kaygı, anksiyete vb. durumlar yaşamadan huzurlu bir hayat sürdürebilir gerçekten?
İkinci sorum: Psikiyatriye gitsek anksiyete için böyle belirsizlik gibi durumlara karşı genelde ya ilaç verilir, ya da maruz bırakarak, endişe hakkında düşünceler değiştirilerek bir iyileşme hedeflenir.
Biz bu süreçleri zaten doğal bir şekilde 3-4 senedir, hatta daha da eskiden beridir yaşıyoruz. Niçin belirsizliğe maruz kala kala halen adapte olamadık?
Niçin anksiyete, stres hala dünyada bu kadar yaygın?
herkesi tanımak ve güvenmek zorunda değilsin, bu zaten gerçekçi olmayan bir yaklaşım.
hayat da kesin olan sonuçlardan ibaret bir şey değil. dünyada covid, savaş gibi durumlar olmasa da 1 sn sonra kalbinin durmayacağını bilemezsin.
dünyada anksiyete ve stresin yaygın olmasının bir sürü sebebi var. mesela:
1) gün içinde binlerce ufak ya da büyük karar vermek zorunda kalıyoruz. insanlık son 100 yıl dışında bu kadar seçeneğe sahip oldığu bir dönem olmadı
2) sosyal medya ve tv çağında hep olumsuz haberler abartılıyor ve sanki sürekli kötü olaylar oluyormuş gibi hissediyor insanlar. halbuki insanlık son 2000 yıldaki en barışçıl, en iyi dönemini yaşıyor. savaşta ölen insan sayısı bir 50 yıl öncesine göre çok daha az.
3) insanlık en hareketsiz dönemini yaşıyor. insan vucüdu buna alışkın değil. anksiyeteye en iyi gelen şey spor mesela bende, ama sporu geçtim günde 10 adım atarak yaşayan milyonlarca insan var artık
4) insanlar artık çok güçsüz yetişiyor, aşırı güvenli ve mükemmel bir ortamda yaşamak gibi bir gerçekdışı beklentileri var insanların. halbuki dünya ve doğa her zaman tehlikelerle doludur ve doluydu da zaten.
ben stres ve anksiyeteye geçecek bir şey olarak bakmıyorum. bu baş ağrısı gibi, dönem dönem yaşanacak, etkileri kontrol edilebildiği sürece problem yaşatmayacak bir şey olmalı. mükemmel ve huzurlu bir hayat kimyasal destekler almadığın sürece mümkün değil. bakış açını buna çevirince, neden stresliyim, nasıl geçebilir, stresin kaynağı ne, önemi ne gibi telkinlerle bir nebze azaltabiliyor, fiziksel hareketle daha iyi bir noktaya getirilebiliyor. ama evde oturup, hiç spor yapmayıp, alkol kahve gibi uyarıcılarla yaşayıp, kötü beslenip, üstüne bir de bütün gün sosyal medyadaki çığırtkanları izlersen (milyonların yaptığı şey bu) elbette geçmesi mümkün değil.
Ben ehliyetimi ilk aldığım zaman hep "ya karşıdan gelen araç üstüme kırarsa" gibi bir korku yaşıyordum. Sonra fark ettim ki neden yapsın? Siz ne kadar yaşamak istiyorsanız o da o kadar istiyor.
Aksilikler, kazalar, kötü niyetli insanlar her zaman olabilir bu bir gerçek ancak bunlar istisnalar.
Çevrenizdeki insanlara oldukça yabancılaşmışsınız sanırım. İnsanların birçoğunun iyi niyetli olmadıkları doğru ancak kötü de değiller, sadece nötrler.
Siz neden gidip birinin evini soymuyor ya da ateşe vermiyorsanız onlar da aynı sebepten yapmıyorlar. Siz evini soymadığınız herkesi çok sevdiğiniz için mi bunu yapmıyorsunuz?
İnsanlar hiçbir şey yokken yasalarla başı derde girsin ya da ait oldukları düzenden, toplumdan, çevrelerinden dışlansın istemezler. Bu gerçekliğe aykırı bir düşünce.
Elimizdeki güvenlik sistemleri de öyle ya da böyle bizi birçok tehditten koruyor buna her şeyi dahil edebiliriz, evin tahta kapısı bile sizi açık hedef olmaktan çıkarır, eğer evinizde kapı yerine açık bir boşluk olsaydı tehditler birbirine benzeyen diğer tüm seçenekleri geçerek size ulaşırdı örneğin.
Her neyse çok uzatmanın anlamı yok. Anafikri anladınız sanırım.
onu bunu kafana takmayacaksın
dertleri kederi çöpe atacaksın
takmayacaksın
tak açacaksın
beyle.
ben eminim dunyanin en zengin insanlarinin bile uykusuz geceler gecirdigine stresten.
birincisi sonsuz mutluluk veya refah hem mumkun degil hem de zaten asiri sikici, bunaltici olurdu ve devamli mutlu oldukca mutluluktan sagladigin haz ve fayda azalirdi, yani devamli mutlu olmaktan bunalip mutsuz olurdun. hayat da boyle. mucadele, amac, zorluklar olmali ki hem mutlulugu huzuru devamli hedef edinebilesin, hem de bunlara ulastiginda gercek hazzi elde etmis olasin.
apartmanda kimseyi tanimiyorsun mesela, e tamam iste sana niye zarar versinler? insanlara asil zarari zaten esi dostu tanidigi insan verir. senin icin apartmandaki diger insan zaten yok hukmunde, ancak giriste vs gorursen selam verirsin bu kadar. yani zaten aklina bile gelmemesi gereken bir olgunun seni bu kadar endiselendirmesi zaten pratikte mumkun degil. diger turlusu zaten anksiyeteye hatta ilerlediyse paranoyaya girer ki tedavi edilmesi gereken nevrotik ve psikotik hastaliklar evresidir artik.