Hali hazırdaki öğretmenlerin ataması neden yapılmıyor ki? İnsan kaynağı var sonuçta.
Mantıken aklıma zorunlu hizmet bölgelerinde boş kalan kontenjanlar olduğu için gibi nedenler geliyor ama ücretli öğretmenlik baya da yaygın bir şey oldu sanırım, sadece öyle ücra yerlerde var gibi bir şey kalmadı diye biliyorum.
Asıl sebebi kadrolu ogretmenin 1/3 u civarı maaş almaları. Ucuz iş gücü. Özlük hakları da yok gibi bir şey, dolayısıyla ne dense he demek zorundalar
Devletin öğretmen istihdam etmeye ekonomik gücü/niyeti yok
düşük maliyet
öğretmenlerin seçeneksizliği
Devlet sigorta olarak ayda 4 5 gün yatırıyor. Ücreti kadrolu öğretmenin 3 te 1 i ne geliyor.tatillerde yapmadığı derslerin ücretini ödemiyor.
Eğitim öğretim ödeneği vermiyor. Sadece girdiği derse ücret ödüyor. Onun yerine öğretmen alsa 4 5 katı maliyet olur.
öğretmenler yüzünden var. karı koca ikisi de a ilçesinde çalışıp ikametleri b ilçesinde ikisi de yarım dönem sonra b ilçesine tayin oluyor diye var. bu durumun nedense hep büyükşehir merkezlerine gitmekte kullanılması durumundan dolayı var.
işte böyle olunca büyükşehir merkezlerinde 10 ihtiyaç varsa 15 öğretmen istihdam ediliyor, kimsenin çalışmak istemediği yerlerde de ücretli öğretmen çalıştırılıyor.
devlet istese tüm açıkları tek atamada kapatır. ama devlet de biliyor ki hepsi yine büyükşehir merkezlerine yığılacak.
dileyen araştırsın. büyükşehir merkezleri depo öğretmen dolu. ama doğuda, merkeze uzak yerlerde öğretmen yok. o depo öğretmenleri tam randıman kullanabilsen bırak açığı, öğretmen fazlası olur.
yabancı uyruklu doktorlarda o şekildedir. 1/7 oranında maaş alırlar. (uzman doktor ve üstü hariç.)
Rodeocu +1
Büyükşehirlerde ücretli öğretmen istihdamı doğuya göre çok daha fazla olabiliyor. Çünkü atanabilmek için doğu batı ayırmadan seçmek zorundadır. Yani kadrolu ücra yerlere gitmiyor sorunu değil konu. Ordaki sorun sirkülasyon fazlalığıdır. Mesela adam Bursalı zorunlu hizmeti dolunca ya da eş durumu vs bir yolunu bulunca Türkiye’nin öteki ucunda ailesinden memleketinden uzakta kalmak yerine Bursa’ya ya da yakınlarına döner. Yerine yeni atanan öğretmen gider, aynı süreç sürekli işler.
Ayrıca 41’i açmak diye bir tercih de var, öğretmen bunu açtığı zaman devlet istediği boş yere tercihleri dışında gayet rahat atama yapar.
Ama ücretli öğretmenlerin özlük hakları yoktur, sigortası tam ödenmez, sadece girdiği ders sayısı kadar ücret alır normal maaş alamaz vs
@epitaf? hocam 41'i nereden duydunuz, öğretmen misiniz bilmiyorum ama ben 10 yıllık öğretmen olarak hiç 41'i açan duymadım.
41'i açmak şu demek. yer değiştirme işlemlerinde 40 okul tercih edebiliyorsun. en sonra "tercihlerim dışında bir okula atanmak istiyorum" diye bir seçenek var. buna 41. seçenek diyorlar. genelde öğretmenler çok çok çok zorda değilse 5-10 tercih yapar bırakır.
bu ruleti oynayan öğretmen vardır ama ben 10 yılda hiç görmedim. çalıştığı yerde tacize uğrayan, tehdit alan ya da Türkiye'de 10 tane falan zümresi olan öğretmenler açar genelde onu.
eğer evliyseniz ve eşiniz de sigortalıysa bir öğretmen olarak Türkiye'nin istediğiniz iline gitmeniz çok kolay. meb'in "mazeret tayini" öğretmenlerin de "eş durumu" dediği atamalar yüzünden 1. bölgedeki büyükşehirler ağzına kadar öğretmen dolu.
bak şu anda çalıştığım okuldan örnek vereyim. şehir merkezine az uzak, küçük bir ilçedeyim.
4 yıllık öğretmen okula geliyor (mesele urfa'dan gelmiş)
kocası da bizim yakındaki okula geliyor.
ikisi de şehir merkezinde oturuyor. ikisi de günlük gidiş geliş yapıyor.
yarım dönem sonra meb bunlara bir hak veriyor: "eşinin ikameti neredeyse oradaki okullara tayin olabilirsin."
yahu var mı böyle saçmalık. ikisi zaten beraberler. aile birliği sağlanmış. biri erzurum'da biri konya'da değil ki? ikamete göre tayin nedir?
bu şekilde yarım dönem çalışıp şehrin merkezine kapağı atıyorlar.
ondan sonra ilçedeki veliler ağlıyor "gelen öğretmen neden durmuyor?"
ülkede öğretmen açığı falan yok. büyükşehir merkezlerinde git bak her okulda norm fazlası öğretmen var.
meb evlenmişlere doğu hizmeti falan yaptıramıyor. iki evli öğretmenden her zaman merkezi yerde çalışmayan diğerine göre kendini ayarlıyor.
bu kafayla öğretmen açığı bitmez. ücretli öğretmenliğin uygulanmasının temel sebebi de budur. kesinlikle para değil. kadrolu öğretmeni görevlendiremiyorsun, sendikası hemen ağlıyor, idari davalar açılıyor... böyle olunca da kadrolunun çalışmadığı yerde ücretli öğretmen çalıştırılıyor. büyükşehir merkezlerinde çok çok açığı olan, meb'in açlığını çektiği bir branş değilse ücretli öğretmen göremezsin.
Ya ben lan neyse nin dedigi hicbir cumleye katilmiyorum. Cevap cok net:Ucuz is gucu
@ ya lan ben neyse,
varsayalım sorunun sebebi öğretmen açığı değil, sebep ucuz iş gücü değil de sizin dediğiniz gibi öğretmenlerin yer değiştirmesinden kalan boşluklar olsun.
peki neden o zaman devlet ücretli öğretmenine kadrolu öğretmen kadar maaş vermiyor, ne kaybeder?
neden köle gibi çalıştırıyor, günahı devletin işini görmüş olup devlete iyilik yapması mı?
@balpolen: saygı duyuyorum. müdür dahil 15 kişinin çalıştığı 150 öğrencilik bir okulda devletin aylık masrafı 200.000 kadar.
bu okulda 1 ücretli öğretmen ya vardır ya yoktur. ortalama 5 bin alır
yeni öğretmen olsa ortalama 10 bin alacaktı.
150 öğrenciye ayda 200.000 bin harcayan devlet 205.000 de harcar. meb in derdi para değil.
meb in derdi para olsa 2 öğrencisi olan imam hatip okullarını kapatırdı. ben böyle okullar gördüm. (2 öğrencisi var ama katakulliyle 50 öğrenci varmış gibi gösteriliyor.)
@rodeocu: farklı sebepleri var. öncelikle bu öğretmenlere girdiği ders kadar değil, aylık sabit bir ücret ödesen bu sefer ücretli öğretmen "nasıl olsa sabit ücret alıyorum" diye derse girmek istemeyecek. o yüzden meb, girdiği ders kadar para veriyor. ama hükümetin asıl derdi halk "okulumuzda öğretmen yok" demesin. mümkün olduğunca boş dersler doldurulsun.
girdiği ders kadar para verince de ücreti düşük oluyor. çünkü ders başına -son zam hariç- 25 lira para alıyorlar. bir ücretli öğretmen tatil vs. olmasa haftada en fazla 30 saat derse girebilir ki o da yüzde 1 falandır.
"o zaman meb ders başına daha fazla para versin?" hah işte meb in asıl para hesabı yaptığı yer burası. ücretli öğretmene saati 50 liradan ders verdirirsen asıl o zaman 1 milyon kadrolu öğretmen meb'i yıkar. (mecazi anlamda :))
ücretli öğretmenlere daha fazla ücret verirsen ücretli öğretmenlerin büyük çoğunluğunun çalıştığı küçücük ilçelerde ne kadar eş dost akraba varsa ücretli öğretmen olur. 2 yıllık kanatlı hayvan yetiştiriciliği mezunu bile ücretli öğretmen olabiliyor.
"yeni mezun olmuş ünv. mezunu parlak gençler yapsın işte, hem adam tecrübe de kazanmak istiyor... tıkır tıkır işleyen bir sistem var. oh mis." diye düşünüyorlar.
@balpolen +1
İlk atamada 41’i açmayan neredeyse yok gibi bir şey. 5-10 tercih verip bırakanı ilk kez duydum. Türkiye 9.su oldum ben bile min 20 tercih yapmıştım bunlara belli olmaz diye. İnanmayan memurlar.net’teki herhangi bir forum başlığını okuyup içler acısı hale şahit olabilir.
@ruhen: hocam ilk atamada 41'i açmayan tabii ki neredeyse yok. ben oraya "yer değiştirme işlemlerinde" diye yazdım. açığın sebebi zaten bu yer değiştirmeler.
@ya lan ben neyse
hocam sabit ücret alan neden derse girmek istemesin ne kadar saçma, siz devlette öğretmensiniz sabit ücretiniz var demek ki derslere girmek istemiyorsunuz istifa edin o zaman. ayrıca biz ücretli öğretmenlik olsun onlara fazla maaş versinler demiyoruz. ücretli öğretmenlerin yerine atama yapılsın diyoruz. sonuçta onlar atanacak yine.
hocam allasen sen ne konuşuyorsun? 110 bin ücretli öğretmen var ülkede. 110 bin tane norm fazlası mı var? saçma bir argüman bu kadar savunulur.
ayrıca aç bak sayıştay raporlarına büyükşehirlerde norm fazlası öğretmen sayısı öğretmen ihtiyacının 5 te 1 inden daha azdır.
evet söylediğin bir sorundur ama ücretli öğretmenliğin sebebi değildir.
öğretmene ihtiyacın olduğunu devlet kendi ağzıyla söylüyor.
sayıştay'ın sitesine girip raporları okuyun üşenmezseniz.
devlet bile ücretli öğretmen mevzusunu sizin baktığınız yerden savunmuyor eğer öyle bişey olsaydı bol bol bu bahaneye sığınıp öğretmenleri hedef alırlardı.
İstanbul’u büyükşehir sayıyorsak İstanbulda son beş yıldan fazladır aynı branştan 7-8 öğretmen ihtiyacı olup da yıllardır bunu ücretli öğretmenle karşılayan ancak kadroyu bir türlü tamamlayamayan dört beş okul biliyorum.
Okulda öğretmen ihtiyacı var ancak örneğin ilk atamaya açılmıyor ya da sadece il dışına açılıyor il içine açılmıyor. Yani okulda ihtiyaç mevcut ancak kadro hep eksik.
Ücretli öğretmenlik yıllar önce de vardı ama ben öğrenciyken mesela okulumuzda en fazla bir ya da belki iki olurdu, ders boş kalmasın diye yarım dönem bir dönem idareten diye. Şimdiki durum bu değil, şu an ücretli öğretmenlik ayrı bir sektör resmen. 10 yıldır kendi branşında ücretli öğretmenlik yapan var, demek ki ihtiyaç var yap atamasını ücretli yerine kadrolu olsun.
@epitaf: istanbul farklı. 2. bölge sayılıyor. öğretmenlerin çalışmak istemediği bir il. urfa'da öğretmen açığının hiç bitmemesi gibi bir durum istanbul'daki.
@rodeocu: "demek ki siz istemiyorsunuz..." aşırı önyargı barındırıyor. üzerinde durmayacağım.
sayıştay'a bile gerek yok. meb bile öğretmen açığını kabul ediyor. ama bu açık yekten tüm türkiyedeki öğrenciler/tüm türkiye'deki öğretmen sayısı diye hesaplanmıyor. her bölgenin tek tek normu belirlenip toplam açık hesaplanıyor.
mesela toplamda 30 saat matematik dersi olan okulun öğretmen ihtiyacı 1 sayılıyor.
32 oldu mu öğretmen açığı 2 sayılıyor.
57 oldu mu öğretmen açığı 3 sayılıyor. halbuki 57 saat derse 2 öğretmen de girebilir.
o yüzden sayılar bir şey ifade etmiyor. hesaplama yapılırken kabaca 21 saat derse 1 öğretmen açığı var şeklinde hesaplanıyor.
mesela bir okulda sadece 6 saat bilgisayar dersi olsun, hemen "1 öğretmen açığı" diye hesaplara düşüyor. 6 saate öğretmen mi atanır?
bu hesaplama yöntemi sayesindedir ki tüm Türkiye'de inanılmaz bir din kültürü hocası açığı var görünüyor. halbuki yok. sayıştay hesaplaması da bu hesaba göre yapılıyor.
benim bulunduğum ilde 2012'de 300 küsür öğretmen fazlası vardı. bu 300 kişiyle bütün öğretmen açığını bu ilde kapatırsınız. illaki falanca okulda metalürji hocası olmayacaktır. o her zaman olacak. işte o zaman başka okuldan görevlendirme, olmadı yüksekokul hocası o da olmadı mühendis, teknikerle bu açığı geçici olarak kapatacaksın.
eğer benim "büyükşehirlere kaçma" düşümcem doğru değilse neden doğudaki öğretmen açığı hiç kapanmıyor? üstelik ben kendimi bildim bileli atamaların yüzde 90'ı doğu ve güneydoğuya yapılıyor.
cevap belli. küçük yerlerde oranın yerli öğretmeni bile kalmıyor. demek ki sorun öğretmen açığı değil. yer değiştirme sistemindeki saçmalık.
öğretmene "sen min 25 saat derse gireceksin." diye mevzuat çıkarırsan, hesaplamayı 25 saat üzerinden yaparsan açık falan yok.
bana karşı önyargılı yaklaşacağınıza 32 saat dersi olan okulda 30 saat derse girip mevzuat gereği 2 saatin parasını alamayacağı için başka okuldan hoca gettirenlere, hamileyken çıktığı ücretsiz izinde maaş alamadığı için yaz tatilinde iznini bozdurup eylülde tekrar izne çıkanlara falan kızın. öğretmen açığı görünmesinin sebebi bu tipler ve hayali değiller. varlar.
hasılı Türkiye'de öğretmen açığı falan yok. 1 milyondan fazla öğretmenle 18 milyon öğrenci iyi bir planlamayla gayet açıksız bırakılabilir.
ama evet, böyle bir planlama hiçbir zaman yapılmayacak ve açık hiç bitmeyecek.
edit: öğretmenleri hedef alıyorlar zaten. cb bile "Öğretmen 15 saat çalışıyor, memur 40 saat..." diye öğretmenlere salladı. bakanın biri camideki güvercinlere benzetti, biri maaşlar yük dedi vs.
edit2: özet: ücretli öğretmen yerine kadrolu öğretmen atasan büyükşehire kaçacak. böylece ücretli öğretmenlik hiç bitmeyecek.
biraz hızlı yazdım karışık olmadı umarım.
Ücretli öğretmenlerin sabit maaş aldıklarında derse girmek istememeleri de sizin ön yargınız. Cevap veremediğiniz şey basit birşey değil.
21 derse öğretmen ihtiyacı olması öğretmenin temel hakkıdır. Öğretmenin maaş karşılığı 15 saattir. İhtiyaç hesabında 21 ders kullanılması ücretli öğretmenin suçu değildir. Bu ona verilen ücretin düşük olmasının bahanesi olamaz konuyu saptırmayın.
30 saat in üstüne 2 saat ders oluyor öğretmen girmiyor (girmek zorunda değil ayrıca )bu da ücretli öğretmenin sorunu değil.
Hamile öğretmen yazın iznini bozduruyor bu da ücretli öğretmenin sorunu değil.
Ücretli öğretmeni getirip al sana 3 kuruş para sıfır özlük hakkının bahanesi bunlar değil.
Öğretmenin ücreti verilmeyen fazladan derslere girmek istememesi ya da kendine hak olarak tanınmış "tatil" döneminde izin kullanmaması nasıl bir mantıkla ahlaksızlık sayılıyor anlamadım :) her işin bir karşılığı var. "emeğinin karşılığını almadan derse girsin" demek yerine "neden 30 saat üstüne ücret ödenmiyor" diye düşünmeni öneririm @yabenlan. Tek sonucunu maddi kaygılar olarak bulmayacağını umuyorum
@rodeocu: e 30 saatin üstüne 2 saatlik derse girmeyen öğretmen "girmek zorunda değil" oluyor da sabit maaş alan öğretmen fazla derse girmek istemeyince neden sorun oluyor? neticede mevzuatın sınırları dışına çıkamıyorsun. o yasalsa bu da yasal. ama ben sabit maaş aldığım için fazla derse girmek istemeyince "istifa edin o zaman" oluyor. bu çifte standart.
Konuyu şöyle bir bakayım dedim, oldukça enteresan bilgiler var. Öğretmenlikle ilgili bir bilgim yok ama devletle iş yaptığımız için bazen her seviyeden memurla iletişimimiz oluyor, konu bu tür özlük haklarına da geliyor.
Devlette zaten bazı ödemeler belli bir seviyede sınırlandırılmıştır, mesela arazi ödemesi 3 ayda sadece 20 iş günü ödenir, 20 iş gününden fazla işe çıkmam diyemezsin, 40 gün bedava gidersin o işe. Ya da fazla mesainin de kurumsal bir kotası vardır, bütçede belirtilen kota dolduktan sonraki mesailer ödenmez ama daha zaruret halindeki işi bitirmiyorum diyenini görmedim.
Şimdi bu açıdan bakınca 30 saatin üzerine derse girmem diyen öğretmenlerin durumu baya ilginç geldi :) Siz şimdi çalışmadığınızda da iş yerine gitmiyorsunuzdur :))
Diğer memurlara göre güzel denebilecek kazanımlar bunlar, öğretmenlik adına.
Ha, sana ne derseniz. Ben vatandaşım, vergimin hangi şekilde değerlendirildiğini bilmek isterim.
Öğretmenlere sorsan, ücretli öğretmenlik özel bir tanımda değerlendirilecek, geçici oldukları için ve iş garantisi olmadığı için daha yüksek ücret alacaklar dense, buna ilk kadrolular itiraz eder:) tüm memurlarda var bu.
@iusta, 20 saat ödendiği halde 40 saate çıkmam diyememek neden bu kadar güzel ve doğru geliyor sana :) dense daha iyi değil mi? Emeklerin karşılığı verilse
Ve evet ücretli öğretmenlik ayrı bir statüde değerlendirilmesin. Ne çok para verilsin, ne hakları yensin. Birinden birini seçemmiz gerekmiyor bence. Eşit işe eşit ücret :)
@abuzer
Güzel demedimki, sadece durumu anlattım ama siz baya alıngansınız anlaşılan.
Dümdüz bakışla dediğiniz gibi, ama kanun koyucunun niyetine bakmamız lazım burada. Mesela 3 ayda bir 1000 tl bütçe ayrılmış olsun. Bunu üç aylık yaklaşık iş gününe yani 60'a bölersek günlük 16,66 lira verebilirdi. Burada kanun koyucu şöyle düşünmüş olabilir; arazi yeterince zor, az çıkanlar da iyice az almış olacak. Biz en iyisi elimizdeki bu 1000 lirayı 20 gün çıkana da verelim demiş olabilir, yani günlük 50 lira vererek 20 günle sınırlayarak daha fazla kişinin yararlanmasını da sağlamış olabilir.
Bunlar bakış açısıdır.
Merak ettim; bir öğretmen vermesi gereken ders saatinden fazla ders almıyorum, ek ders ücreti de istemiyorum diyebiliyor mu? Yani devletin parasıyla bile ders verdiremediği öğretmen var mı?
Konuya tekrar yazmak istemiyorum ama lustitia sorusuna cevap vermek isterim. Öğretmenlik yine yanlış anlaşılmaya evrilmiş. 30 saat yasal sınırdır ancak şartlar gereği 32 saat derse girmek zorunda kalınabiliyor ve fazladan girdiği derslerin ücreti alınamıyor. Yani öğretmenler de ücretini almadan derse giriyor. Öyle para yoksa ders yok bana ne olmuyor.
Ama burada işin içinde olmayanların bilemediği çok detay var, işin içinde olanlar da bazen tek yönlü düşünebiliyor. Yukarıda bahsedilen hamilelik vs gibi özel durumlar ücretli öğretmenliğe kapı açıyor ancak bu her zaman için geçerli bir durum.
Konudaki soru ise şu anı sormuştu. Yani son yıllardaki ücretli öğretmenlik probleminin altında yatan nedenler bunlar değil. Artık ücretli öğretmenlik bir meslek grubu halini aldı. Sorulan ve sorun olan şey bu.
Aynı okulda yan yana sınıflarda görev yapan iki kimyacının biri kadrolu diğeri atanmamış ücretli. Ücretli olan anlaşılsın diye söylüyorum nerdeyse boğaz tokluğuna çalışıyor. Bu durumdan kadrolu olanlar da memnun değil, yazık.
Bazen de hiç alakasız bölümlerden mezunlar derse giriyor, sosyal hizmetler mezunu olup öğretmenlik yapmak gibi, bu ise kötü. O öğrenciler eksik kalıyor, bölümden mezun olanların hakkı kayboluyor. Bu da ayrı bir konu.
Doğu batı farketmeksizin hayat koşullarının iyi ol olmadığı yerde sadece öğretmen değil, doktor da, mühendis de memur da kalmak istemez. Tayin imkanı bulduğunda kendine uygun yere gitmek istemesi doğal hakkı. Burda sorunu sadece öğretmenler üzerinden görmek yanlış, koşulların iyileştirilmesi ülkenin gelişmişliğiyle ilgilidir.
Örneğin İzmir’de doğup büyüyen bir öğretmen atandığı köyde kendi ekmeğini kendi yapıp, suyunu çeşmeden taşıyarak en fazla tayin hakkına kadar kalabilir. Üstüne bir de mesai ortamı kötüyse (bazı yerlerde aşırı mobing yapılır dışardan gelenlere, nasıl olsa gidici gözüyle de bakıldığından en kötü çalışma şartları verilir idarelerce) Dolayısıyla elbetteki burdaki öğretmen gider yerine yenisi atanır, o gider yenisi atanır. Süreklilik olmaz, sirkülasyon olur ki bazı iller biliyorum yılda 2 bin üzerinde sirkülasyon oluyor.
Ancak dikkat edilsin sirkülasyon dedim. Yani devlet oraya gidenlerin yerine yenisini atar. Dolayısıyla ücretli öğretmelik yığılmasına bu sebebiyet vermez.
Bir diğeri norm kadro olayı, eğer okulda norm fazlası olunursa o öğretmeni de otomatik başka okula gönderir meb. Öğretmen ders yükünü kadrosunun bulunduğu okulda tamamlayamıyorsa bunu başka okulda tamamlamak zorundadır. Bu nedenle birden fazla okulda görev yapan öğretmenler de vardır. İki iş yeri, iki müdürü, iki farklı türde okulu (ilkokul/ortaokul/lise gibi) olabilir.
Neyse çok yazmışım ama şunun altını çizmek isterim. Öğretmenlik bir meslek grubudur ancak kendi içinde her öğretmenin çalışma şartları da, kazancı da, yaşam koşulları da vs birbirinden çok farklıdır. Aynı okulda görev yapanlar dahil, branş farkları oluşur.
Dolayısıyla “öğretmenler” diye başlayan genellemeler asla doğru değildir. Bu kadar ayrıntıyı da maalesef dışardan olanlar bilemediği için tanıdığı öğretmenler üzerinden genelleme yapar. Ve herkesin hayatında da mutlaka bir kaç öğretmen vardır, yani kaç tane radyoloji teknisyeni tanır ki insan, ancak hastanede bir röntgen çekimince karşılaşır geçer. Ancak o kadar çok tatilleri vardır ki öğrendiğimde “e siz ne zaman çalışıyorsunuz ya” demiştim :) Hatta kesintisiz bir ay süreli zorunlu tatiller yaparlar, yapsınlar da. Çalıştıkları iş şartları bunu gerektirir. Ama gündelik hayatımızda çok da yeri olmadığı için pek bilinmez, eminim bilinse “öğretmenler yatıyooo yaa” bakış açısından başka bir değerlendirme yapamayanlar onlar için de neden bu kadar çok tatil yapıyorlar diye başlardı.
Netice itibariyle öğretmenlik çalışanı sayıca çok fazla olan ancak çok önemli bir iş koludur. Ne yazık ki bir süredir kadrosuz ücretli öğretmenlik olarak devam ettirilmekte olup bu da en önemli şey olan eğitimin değersizleşmesine vesile olmaktadır.
Soru çok yerindedir ancak görüldüğü üzere cevap konusunda işin içinden çıkamadık. Neden bu kadar ücretli öğretmenlik var? Ancak şu bir gerçek ki ekonomik olarak bütçeye katkısı net. Değer mi sorusunun cevabı bende değil, o kadar ekonomiden anlamam. Dolayısıyla tek neden bu olmasa da nedenlerden biri olduğuna inanırım.