ben de rey ben diye okurum hep ama şunları görünce kafam karıştı..
(bkz: #149705)
(bkz: #7939939)

rayban falan değil, rey ben.


rey ben değil,ray ban.ray ışın,ışık anlamında ban ise bildiğin banlamak anlamında diye biliyorum ben.


@pazu, "ray" ile "ban" nasil okunuyor ki zaten de reyben degil?


harbiden ya :S rey ben diye okunmuyor mu? benim de aklımı karıştırdınız.


"reban" diye okuyor frankofonlar


reey beean
kaynak: seslisozluk.com - ray ve ban ayrı ayrı aratılır, ayarlarda "sesli" seçimi unutulmaz.


google translate reyben diyor


x-ray dediğimiz şeyi nasıl okuyoruz?? iks-rey değil mi, yani iks-ray diye bir kullanım yok..
peki yarı türkçeleşmiş ve internette sıklıkla kullanılan ban kelimesini nasıl okuyoruz, yazıldığı şekilde ban diye, banlamak filan..
o zaman şöyle diyoruz, reyban..


illa amerikanlar gibi seslendireceğiz diye bir kural yok. birçok ürünün adı biz onu nasıl kolay seslendiriyorsak öyle kalır. simens zaymıns örneğinde olduğu gibi..


amerikan markası olduğuna göre, o dildeki gibi okunmalıdır. açık e ile (a e arası bir ses) rey ben.
türkçedeki kapalı e ile değil.
zaymıns da denmez zaten
siimenz denir). :)
zaymıns diye amerikalı der. :P


sanki amerikalılar bizim bir markamızı türkçedeki gibi seslendiriyorlar. her ülke bir makayı kendi sesletim özelliklerine göre seslendirir. bunu bilmek için allame olmaya gerek yok. türkçede bizim kurallarımız geçerlidir, amerikalılarınkiler değil..


ve ayrıca türkçede kapalı e diyerek çoğunluğun bilmediği, bu nedenle a ile e arasındaki bir ses olduğunu sandığı bir sesi örnekleyemezsiniz. kapalı e sesi bir morfemdir ve arkaik bir sestir. günümüz türkçesinde karşılığı olmayan bu sesle herhangi bir sözcük sesletilemez. günümüzde çok az sayıda türk topluluğu bu sesi kullanır ve onlar da yabancı sözcükleri sesletmek için değil kimi anlam ayırtıları üretmek için bunu yaparlar.


bir markanın adını doğru telaffuz etmek istiyorsan, üretici ülkenin koyduğu adı söylemek durumundasın.
bunun türkçe kuralı ile ilgisi yok.
türkçe bu okunuşu bozuyorsa, okunuşun doğru! olduğu anlamına gelmez.
yabancı kelimelerin nasıl okunacağına dair türkçemizde "yazıldığı gibi okunur" kuralı vardır. bunun için de aynı şekilde "okunduğu gibi yazılır" kuralı olmalıdır. vardır ama uygulanmaz. çünkü global dünyada markaları yazıldığı gibi yazmak zorundayız.
bir marka! için bunlar geçerli olamaz.
mesela hintliler ülkelerine baharad diyor
biz hindistan diyoruz.
bu tip şeylere "transliterasyon" denir.
markada transliterasyon yapmak da öyle kolay değildir.
şarja herkes şarz zarş zarş bile dese
o şarj diye okunur :) fransızcadan edindiğimiz bir sözcüktür. kapiş :)
bu işin en iyi çözümünü japonlar bulmuştur. yabancı kelimeleri yazmak için başka bir alfabeleri vardır. bu sayede hangi laf japonca diildir bilirsin bunu. okunuşu da dilleri döndüğü kadardır. çünkü l harfi gibi bazı sesleri kullanamazlar, çünkü dilleri (ağzılarındaki dil yapısı) buna uygun değildir. aynı bizim gibi. :)
ben her markayı her lafı doğru okuyorum of ne müthişim gibi bir iddiam yok, yanlış anlaşılmasın, ben bildiklerimi söylüyorum.
aynı tartışmaları arkadaşlarımla da yapıyorum.
mesela türkçede bildiğimiz bazı laflar, kendi dillerinde çok farklı yazılıyor.
aziza mustafa zadeh örneği
bildiği azize mustafazâde olmasına rağmen yazıldığı gibi okuyoruz, h yi vurguluyoruz.
bunlar karmaşık durumlardır netekim, "herkes böyle okuyor, doğrusu bu" diyerek genelleme ile çözülemez.


transliterasyon bir dildeki sesi başka bir dilin alfabesine aktarmaktır, yani sesletimi en yakın biçime getirmektir: bu anlamda transliterasyon sizi değil beni destekler.
şimdi o kadar çok örnek var ki.. volkswagen firması bunun reklamını bile çekti. yaklaşık olarak folksvagın (çok sayıda uzatma ve vurgu-tonlama var bu birleşik sözcükte) okunan bir markanın adı öylesine uzak geldi ki türkçeye, insanlar vosvogen, volsvagen ve hatta vosvos diyerek yerelleştirdiler bu markanın adını.. önemli olan nasıl okunduğu değildir zaten.. yazımı standart olduğu sürece sesletim bölgeden bölgeye, hatta küçük gruplardan kişilere kadar küçük ölçeklerde değişebilir.


yav sen istediğin kadar değiştir.
yine de folksvaagın diye okunur doğrusu. çünkü folks adam demektir vagın da araba, araç, eski tip atlı araba bile demektir. bunların anlamını bilirsek, söylememiz daha kolay olur, çünkü yabancı dillerde çoğunlukla okunuş türkçeye uymaz. onlar da okudukları gibi yazar, ama aynı sesler için farklı heceler türetmişlerdir, ay yordun beni :)
arkadaş da "doğrusu" nedir diye sormuş?
eh doğrusunu en iyi üreten ülke bilmez mi?
bir alman gelse folksvaagın okunur dese, ona hayıııırrr biz vosvos diyoruz öyle diycez daha çok hoşumuza, kolayımıza gidiyor mu diyeceksin?
isteyen istediği gibi okusun, iletişim gerçekleşiyorsa benim için sorun değil. dil, insan kadar canlı bir organizmadır, değişimlere açıktır. :)
ama bu doğru okunuşu de-ğiş-tir-mez.
umarım anlaşırız, çünkü aynı şeyden bahsediyoruz.
bak mesela örnek vericem
matmazel diyoruz di mi
mademoiselle diye yazılır.
kimse ma-dem-o-i-sel-le diye okuyor mu?
hayır
matmazel diye okunuşunu söylüyoruz di mi?
senin bu dediğin
ma-dem-o-i-sel-le diye okumakla aynı kefede oluyor. anlatabildim mi?


bakın yine aklınız karışmış.. aziza mustafa zadeh diye yazıyor çünkü uluslararası bir sanatçı kendisi.. batı dillerinde doğru seslendirilebilecek tarzda yazmaya çalışıyor.. bizim dilimizde zadeh'in karşılığının olması o adı dilediğimiz gibi sesletebileceğimiz anlamına gelir ancak yazmak istersek zadeh yazmak zorundayız.
her konuda bilgi sahibi olunabilir ancak dil konusunda çok kapsamlı bir altyapı gerekir. ben türkçenin filolojisini okudum. bunlar çok karışık durumlar değil.. yalnızca çok uzun bir sürece yayılmış, geniş bir coğrafyanın olağanüstü bir verimidir türkçe..
volks adam değildir.. volk halk demektir.


kardeşim ben de uygulamalı dil okulu mezunuyum yani ne var? sidik mi yarıştırıyoruz?
aklım filan da karışık değil.
arkadaşımla bunu tartışıyoruz dedim
ben de senin dediğini savunuyorum ona karşı. kadın adını nasıl söylüyorsa biz de öyle okumalıyız diyorum. ve emin ol kadın adını aziza mustafazaade diye okuyor çünkü adı azize mustafaoğlu :)
amerikalının avrupalının dili buna dönmüyorsa sorun kadının adının okunuşunda değil, okuyamayanlarda.
halk dediğin de adamlardan oluşur
folk diye tek kelime ile kullanırsan ingilizcede adam demektir, aynı kökten gelmedir
almanca bilmediğim için sana sözlük karşılığı veremediğimden kusuruma bakma :)
kapsamlı altyapının hası bende.
gel güçlerimizi birleştirelim voltran olalım :)
bu konuyu da tatlıya bağlayalım.
nasılsa engin bilgimizi tüm duyuru ile paylaştık di mi :) artık ben çekiliyorum bu tartışmadan. çünkü karşıt görüşlerde değiliz, tartışmanın anlamı yok.
ayrıca bana türkçeyi övmene gerek yok.
anadilimi en az senin kadar seviyor ve korumak istiyorum ben. :) reyben okuyunca türkçeyi korumuş olmuyosun yalnız bunu da belirteyim de.


şimdi tümden gelim yapsak...
iddianız yabancı markaların yazıldığı şekliyle türkçe okunması mıdır? yoksa halkın ağzı nasıl alıştıysa öyle okunması mıdır?
eğer ilkiyse zaten çok saçma, mcdonalds'ı nasıl okursunuz merak ediyorum.
şayet ikinciyse, rayban'ın rayban olarak okunuşunun oturduğunun kararını siz mi veriyorsunuz, ya da kim veriyor? ben hayatımda rayban diye okumadım mesela.


sizin türkçe konusunda engin bir bilginiz yok.
dil üzerine yaptığımız her akıl yürütme türkçemizi biraz daha açımlar, geliştirir. tartışma için teşekkür ederim.


@desdinova
ben "ray-ban okunur" demiş miyim hiç?


iyi de :)
ray banin doğru okunuşu ile ilgili türkçe konusunda engin bilgi sahibi olmak gerekmiyor ki?
ingilizce telaffuz bilsen yetiyor.
sen engin türkçe bilginle hayatına devam et.
ben ray ban demiycem :)
rey ben diycem. türkçedeki kapalı e ile :)
ray ban diye de yazıcam.


amma tartışmaya dönmüş okumaya bezdim, kendi cevabımı vereyim.
memlekette herkes ingilizce bilmiyor. bilmek de zorunda değil. üstüne üstelik forum kültürü gibi bir kültür var ki ingilizce bilmeyenlerin, bilse bile çoğunluğa kapılıp bildiğini bile unutan bir çoğu okumayan yazmayan bir güruh var.
doğru okunuşu rey ben şeklindedir. tam e değil ama a ile e arasındaki bir ses ile. raey baen gibi.
ray ışın demektir. x-ray'de olduğpu gibi. rey diye okunur. ban engellemek demektir. ben diye okunur. ama tabi kamera anlamına gelen cam kısaltmasını forumcular kem diye okumaz. yazıldığı gibi "cam" der. mikrofonun kısaltması olan mic kelimesini de mik, mayk falan diye okumaz, yazıldığı gibi "mic" derler. dolayısıyla bu adamlar engelleme anlamına gelen "ban" sözüne de "baen" demez, doğrudan "ban" der. oyundaki bölümlere levıl değil, level derler. açık arttırma sitesine iibey değil yazıldığı gibi ebay derler.
o yüzden ray-ban markasını da rey ben diye değil ray ban diye okurlar. çoğunluk böyle okuyunca da şüpheye düşersin doğru okunuşu bu mudur diye.


efendim
örneğin
mısır'a biz mısır deriz.
ingiliz egypt der.
mısırlılar da mısr der.
sen mısır'la ilgili türkçe bir yazıyı ingilizceye çevirirken egypt yazarsın.
bu durum özel adların transliterasyonu, yani bir dilden diğerine aktarılmasıdır. her ülke özel adları kendine göre benimser. ancak bu durum markalar için geçerli değildir, çünkü adı üstünde markanın ismi dünyanın her yerinde aynı yazılmalıdır ki marka olsun.
bir sefer daha bu durum tartışıldı duyuruda.
eskiden yabancı isimler türkçeye okunduğu gibi aktarılırdı. ankara'daki can f. kenedi caddesi tabelasını görüp "can" adına gülenler bu duruma şahittir.
ama artık o devirler geçti. özel isim ve marka adlarını (türkçe'de karşılığı kalıplaşmamış ise) uluslar arası normlara göre yazıyoruz. (yani ingilizlerin okuyabileceği şekilde)
mesela eskiden gazetelerde, kitaplarda vaşington yazarlarmış. rastladığım bir laf. veya şikago.
artık böyle yazmıyoruz maalesef.
washington'dan bildiriyor diyoruz.
mesela ben de yabancıların "turkey" demesine karşıyım. türkiye desinler istiyorum. ama yaptırım gücüm nedir? 0
bu da böyle bir tespit. belki meramımı anlatabilirim diye.


ray-ban diye okuyana bir şey demem. madem transliterasyon var diyorsunuz bakın bakalım yabancılar türkçe insan isimlerini, yer isimlerini nasıl okuyor?


rey ben diyorum. isteyen istediğini der.


Yahu ne uzatmışsınız okumaya gözüm korktu. Ara youtube'dan falan bir yerden bu markayla ilgili reklam olur ropörtaj olur, bul konuşan birisini, nasıl telaffuz ettiğine bak olsun bitsin.


@esref: ben de öyle biliyordum, o da hemen hemen aynı şeyi söylüyor fakat böylesi de varmış. bu durumda hangi şekliyle daha çok kullanılıyorsa o yeğlenmelidir deyip müthiş bir tutarlılık örneği sergileyeyim bari :)
bir de fotoşop-fotoşap var. fotoşap ve nayki aynı cümle içinde kullanılanda çenede kırılma etkisi yapıyormuş.


yazılanalrı okudum ve budnan sonra stek havs a steak house dicem.


olayın iki yönü var:
1) o markanın kendi dilindeki okunuşu.
2) o markanın-ki bu genelde global markalarda çok yaşanır ve reklamlarında bile yansıtılır- yerel pazarlardaki tüketicilerce farklılaştırılmış okunuşları.
ingilizcede okunuşunun bir tartışması olmaz, açılır bakılır "ray ban" nasıl telafuz ediliyormuş.
onun dışında pek çok marka türkiye'de orijininden farklı telafuz edilir. lamborghini'ye "lamborcini" denir örneğin, ve sayısız örnek, aynısı diğer ülkeler için de geçerli. o dile artık yerleşmiş şekli belki orijinal okunuşu değildir ama artık o şekilde kabul edilmiştir.


kimse livaysa levi'z de demiyor.
halbuki adamın adı levi. livay diil. :) eğlenceli örnekler bunlar üstelik türklerle ilgili de değil. amerikan markası, amerikan malı. ama kendi markasının adını esasına göre yanlış okuyor. her an olabilen bir durum. hehehe
birşeyi çok kişinin yapması, o şeyin "doğru" olduğu anlamına gelmez. ve genel geçer bir kural olarak görülemez tabi bu yüzden.
benim rey ben denecek diye inat ettiğimi sananlar avcunu yalasın.


rayban diye okurum.
nayk degil de nayki diyeni de ortamda barindirmam. dovebilirim bile, gucum yettigince.


amma konuşmuşsunuz lan rey ben işte. ingilizce bilmeyen eski topraktan bu yana gelen bi mallık sonucu ray ban diye oturmuş oggadar.
