Bu kişinin eşi çalışmıyor kendisi 25 bin tl aylık maaşı var, ayrıca kendi oturdugu evi kira değil, kira aldıgı iki iş yeri var buralardan 10bin ve 9bin toplam 19bin toplam kirası geliri var.
Bankada ayrıca bir miktar birikmişi var, kara gün için sakladıgı.
Sigortası gerçekten yattıgı için emekli oldugunda bugunun parasıyla 11 bin gibi emekli maaşı alacak.
Ayrıca kira geliri almadıgı ama kendine ait iki tane de küçük evi var. Pek değeri fazla değil bu evlerin.
Bu kişi kırk yasında diyelim.
Şİmdi bu kişi çocugunu ÖZel liseye vermek istiyor, senelik 105 bin civarı okul ve yemek bedeli tutuyor.
Ayda ortalama 9 bin desek. Bu kişinin ikinci çocugu da oldugunu düşünürsek çocuklarının geleceği için ortalama bir lise, doğa gibi bir yere mi vermeli yoksa 105 bin gibi üni kazandırmada iyi, ingilizce hazırlık ve dersleri olan güzel bir okula mı vermeli.
Soran kişinin kafası çok karışık. hem eğitim için vermek istiyor hem de bu ülkede buna degecek bir eğitim yok, ortalama bir liseye ver, doga gibi sonrasında yurt dışına gönderme peşinde ama ya o 4-5 sene sonra bu imkanlar olmazsa. En fazla 2 çocuk için istanbulda bir ortalama ev parasını eğitim için harcamış olurum düşüncesinde.
Kendisine tavsiyeniz ne olur.
üni kazandırmada iyi, ingilizce hazırlık ve dersleri olan güzel bir okula vermeli tabii ki.
yurt dışı işi çoğu zaman yalan olur, ki zaten astarı yüzünden pahalıya gelir.
yabancı dil en iyi orta okulda, hadi bilemedin lisede öğreniliyor.
özellikle ingilizce için üniversite çok geç.
o yüzden muhakkak ingilizce hazırlık okumalı çocuk.
tabii ki kimseyi yargılamak kimseye düşmez ama işte çocuk yapılırken bunlar planlanmalı.
kardeşinin varlığı çocuğun istikbaline engel olmamalı.
çocuğu geride tutmanın anlamı yok, gerekirse okul masrafı için ev satılır.
çocuk okutmak böyle bir şey.
kardeşinin zamanı geldiğinde de onun için şartlar zorlanmalı tabii ki.
not/edit:
bizim zamanımızda hiçbir ilkokulda yabancı dil öğretilmiyordu, şimdikiler tabii ki daha şanslı ama çevremdeki tüm okul arkadaşlarım orta okul ve lise döneminde dil öğrendiler, şakır şakır yabancı dilleri var.
çocuk liseye gelmişken, en kötü lisede yabancı dil öğrenirse öğrenir.
zaman makinesi yoksa ve çocuğu ilkokula döndüremiyorsak, yapılacak en iyi şey lisede yabancı dile boğmak.
bu arada orta okulda ingilizce, lisede almanca birer yıl hazırlık okudum.
ikisi de tüm derslerin yabancı dil olduğu okullardı.
üniversite sınavında dil sınavından tama yakın not aldım, alanım filoloji.
15 yıllık çevirmenim.
dil konusunda ne dediğimi biliyorum yani.
yabancı dili asla üniversiteye bırakmayın.
Ben bir eğitim derneğinde fizik öğretmenliği yapıyorum, bu 4 yıllık lise hayatı gerçekten çok önemli bir insan için. İyi, kötü alışkanlıkların kazanıldığı, eğer iyi bir arkadaş çevresi ve iyi bir eğitim alınırsa ahayatta 3-0 önde olacağı bir süreç. Özel liseye vermek istemesi çok normal. Biz eğitim derneğinde ihtiyaç sahibi, başarılı öğrencilere ücretsiz ders veriyoruz, benim öğrencilerim çok iyi anadolu liselerinde okuyan, sorumluluk sahibi çocuklar ama okulları maalesef kötü, dersleri hiç verimli geçmiyor. Eğer devlete verirseniz mecburen ek ders, etüt merkezi, dershane ihtiyacınız olacak. Zaten devlet lisesine gidenler son 10 yıldır açık liseye geçmeye başladılar, açık liseye kayıt olup dershane ile çalışıyorlar.
Doğa kötü bir okul, size bir faydası olmaz. Bu tip özel okullarının eğitim faydası pek olmuyor, sadece çevre açısından avantajlı. İstek vakfı da öyle. İstek in tek iyi yanı, istek'ten mezun öğrencinin yeditepe'de okurken indirim kazanması. İtü vakfının belirli çalışma alanlarında olan ailelere indirimleri oluyor.
Ya da final temel lisesi gibi temel liseler var. Ben olsam evime yakın olan temel liseleri araştırırdım. Bunlar dershane mantığında çalışıyorlar, özel okula göre daha avantajlı, finalin İstanbul'daki bazı şubeleri çok iyi, çekmeköy final, kadıköy final, altıntepe final var, bunların yöneticileri de iyi. Bu yıl burada okudu diye bir sonraki yıl indirim yaparlar. Öğrenci ve öğrenci veli açısından da temiz. Temel lise olduğu için de daha uygun ücreti var.
lisede en iyi yere bile gönderse, her çocuk kendi kapasitesi kadar yaşar. o kapasiteyi yükseltmek daha önemli diye düşünüyorum.
alakasız görünecek, ama kişisel fikrim şu: o çocuğu özel okula göndermek yerine her hafta çocuğu ile bir biletli etkinliğe gitse, daha çok faydasını görür. baba ile gidilen bir tiyatro oyunu, beraber izlenilen bir bale çok daha etkili olur. çocuğun karakteri değil asıl söylediğim, derslerine de daha çok etkisi olur. çocuk özel liseye-üniversiteye gittiğinde ailesine karşı kendisini borçu hissetmiyor (ki, öyle hissetmesini istememiş de olabilir baba) ya da "daha çok çalışayım, ailem bana çok güveniyor" demiyor. ders çalışma bir farkındalıktır. instagram keşfetinde gezinmek eğlenceli gelmiyor çocuklara. o harcayacağı parayı çocuğun üst başı için marka kıyafetleri için harcasa dünyanın en mutlu çocuğunu görebilir karşısında. o da birkaç ay sonra normalleşir, ayrı konu.
şunu demeye çalışıyorum: özel okul üniversite için bir basamak değil. iyi bir üniversite kazanmak istemek, üniversitenin önemini bilip, eğitimi sevmek önemli. üstelik, zenginler arasında okuyunca daha da zengin olana özenme ihtimali daha fazla.
ben olsam çocuğa eğitimin önemini göstermek, yine de buna inanmayıp vasat bir yerde kalırsa onu kendialanında desteklemek isterdim. büyük konuşmanın kralını yapıyorum, özel okula göndermedim, göndermem de. nişantaşı üniversitesi mezunu birini işyerinde yüceltmem. ama odtü iyidir, boğaziçi iyidir. boğaçiçi kazanamamış, niğde'de okumuş biri de boğaziçi mezunundan daha iyi enstrüman çalabilir, ya da daha karizmatik olabilir. bunların ayrımını yapmak ve çocuklara fazladan para dökmemek gerektiğini düşünüyorum.
Bir çocuğun gelişimindeki en önemli yer lise bence. İyi bir liseye giden biri kendini her yerde belli ediyor. Meslek lisesinden alıp boğaziçine koyduğun çocukta hep bi şeyler eksik kalıyor.
akademik başarı istiyorsa bilfen, dil ögrenmesini istiyorsa ted'e versin. diger özel okullarin birbirinden farki yok, hatta en pahali en iyi diyeceginiz okullarda akliniza hayalinize gelmeyecek sorunlarla karsilasirsiniz.
oncelikle kullanicilardan birinin dedigi gibi yabanci dil orta okulda, en kotu lisede ogrenilemiyor maalesef. o ise ilkokulda baslanacakti ya da "en kotu" orta okulda.
cocugun kapasitesine de bagli olmakla birlikte lise cok gec yabanci dil icin. o yuzden oyle cok pahali okula gerek yok cunku bir anda cocuk muthis bir seviyeye gelemeyecek.
yabanci dile onem veren, kalifiye yabanci ogretmen calistiran ortalama bir okul yeterlidir.
bunun yaninda okulun sadece ticarethane mantiginda olmadigindan da arastirarak emin olun. ornegin kultur koleji cok ucuk degildir diye dusunuyorum ve bir hayli yeterli bi okuldur.
ayrica uni sinav basarisi da cocugun kapasitesine bagli yine. anadoluda, bize gore koy gibi olan kucuk sehirlerden istanbulda okul kazanip gelen cocuklar sayica azinlik degil. ama ozel lise hep bir ayricalik saglar tabii ki. yine demek istedigim illa cok ucuk rakamliya gerek yok.
22 yıllık bir eğitimci olarak "lovemyself"e sonuna kadar katılıyorum. Kişi öğrenmeyi sevdikten sonra köy okuluna bile gitse başarı onu bulacaktır. Bu konuda Jean-Jacques Rousseau'nun Emilie adı kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Şu veya bu kesin öneride bulunamıyorum ama bir noktaya değinmek isterim.
Lise yılları çocuğun ergenliğe girdiği kişiliğinin şekillendiği yıllar. Özü ne kadar iyi olsa da insanoğlu bozulmaya meyilli. Parayı üniversiteye saklayıp mahallenin lisesine verirseniz ve orası da serseri yuvası olursa illa ki etkisi olacaktır. Özel okullarda da tabela olup serseri yuvası olan var elbet. Bu noktada özel veya devletten ziyade düzgün ortamı olan okul bulmak gerek. Bunu da ancak eş dost referansı ile bilirsiniz. Ne özel liseler oluyor barajı anca geçiyor öğrenciler, ne devlet liseleri var veli profili düzgün çocuklar iyi yerler kazanıyor.
Çocuk anadolu lisesine girsin özel ingilizce kursuna gitsin o parayla da yurtdışında master yapsın
Edit : anadolu lisesi olmuyorsa düz lise
Açıkçası yaptığınız şey kumar oynamak. Çocuğa milyon dolar da dökseniz belki iş imkânı çok az olan bir bölüm okumak isteyecek, okuyacak. İngilizce konusu da abartılıyor. Ben üniversitede öğrendim. Yeterli seviyede İngilizceyi üniversitede de öğrenebilir. Shakespeare düzeyinde olmaya gerek yok. Ben kendini hiç kasmadan Türkçe konuşur gibi İngilizce konuşan fabrika müdürü tanıyorum. Her şey çok iyi olmalı düşüncesi sizi gerçek hayattan uzaklaştırır. Birçok şirkette girişte İngilizce mülakat yapılırken işin kendisinde 10 saniye İngilizce kullanılmıyor. Bir de üniversite artık bir hedef değil. Sınava 3 milyon kişi giriyor. İyi üniversite, iyi bölüm artık eskide kaldı. Ne okursan oku, nerede okursan oku, tonla rakibin oluyor. Çok iyi liselere gidip kötü üniversite, kötü bölüm kazanan çok insan var.
Lisede IB veya AP gibi uluslararası müfredatları öğreten okullardan birini tercih edin. Hazırlık ve 9/10da bir pre-IB programı veya IGCSE öneriyor olabilirler, bunlar da iyi, en azından İngilizce bilgisi ilerleyebilir. IB diploması ile yurtdısında üniversite secenekleri daha çok artmış olur. Tek koşul değil tabii ama çok yardımcı.
Doga koleji bayagı kötü bir okul, öğretmenlerine doğru düzgün ödeme yapmaması ile meshur. Yani bıkkın, her an gitmeye isyan etmeye yakın bir eğitimci grubu veya yeni mezun tecrübesi cok olmayan kişilere denk gelebilirsiniz.
Bunlar ısın mekanik kısımları. Cocugunuza yapacagınız en büyük iyilik kendisine spor, sanat gibi alanlarda fırsatlar yaratmanız, bir şeyler denmesine destek olabilmeniz. Okumayı, öğrenmeyi sevmesinde rol modeli olabilmeniz.
Yani okulda at binme saati olması lüzumsuz bir şey, cocukların çeşitli kulüp aktivitelerine, iyi bir rehberlik servisine, işinden bezmemiş kurumundan tiksinmeyen öğretmenlere erişime ve araştırmayı ve eleştirel düşünmeyi destekleyen bir müfredata ihtiyaçları var. Daha az önce bir kitapta okudum, iyi çocuk yetiştirmenin en önemli kriterinin iyi yetişkin rol modellerine erişim olduğu, iyi okulun cok daha az öneme sahip bir kriter olduğunu gösteren bir araştırmadan bahsediyordu.
Ben olsam eğer çocuğumu uluslararası müfredat öğreten ortalama bir liseye verir, burdan tasarruf ettiğim parayı da hobi, terapi, dil eğitimi, seyahat ve tasarruf gibi başka alanlara yönlendirerek çocuğumun daha açık fikirli ve kültürlü bir insan olmasına yardımcı olurdum. Okul her sey degil.
(20 senelik eğitimciyim, uluslararası okullarda ingilizce edebiyat öğretiyorum.)