ben yerli malı şiirleri hatırlıyorum:
adımdır mandalina
sağlık veririm sana
pek sevimli meyveyim
bol bol yiyin bakayım
aydın'ın inciri
pek güzel iri iri
hurma alma incir al
ağzına aksın bal
gibi..
Haldun Taner'in On İkiye Bir Var öyküsü.
Ben de sait faik in son kuslar oykusunu hatirliyorum.
Oktay Akbal'ın hiroşima ile alakalı bir metni
ilk akla gelenler: sait faik semaver, orhan veli anlatamiyorum, omer seyfettinler, cahit sitkilar, montaigne denemeler, moliere'in cimrisinden alintilar, koroglu siiri mert dayanir namert kacar, affan dedeye para saydim, ahmet hasim, ahmet mithat efendiler, kemalettin tugcu pesimistligi vardi bir de:) eskicinin kopegi falan zorlasam 50-60 tane cikar abartmiyorum, iyi oldu bu duyuru, eskiden okuduklarimi tekrardan okuyacagim farkli tatlar alir, anilar canlanir, nostalji olur ne guzel, malak gibi telefonda geciriyoruz saatlerimizi
kurtla köpek vardı. kurt açken köpekle rastlaşır, köpek "gel köpek ol" der, kurt tasma izini görüp açlığı tercih eder vs.
aynı parçayı bu yıl basımı 5. sınıfların Türkçe kitabında gördüm, "kurt köpeğe saldırıp onu yemeyi düşündü, köpeğin boynunda tasma yarası vardı." ibarelerini çıkarmışlar.