ama artık işlenmiş ürünleri de hayatımdan çıkarıp poşetli, paketli hiçbirşeyi eve sokmamak istiyorum. ama bunun için 2 aşamalı plan yaptım.
1. açık şeyler bulmak.
kendime organik poşet, kap falan alıp herşeyi açık alarak bunların içine doldurmak. sıfır ambalaj sıfır poşet. amaç bu. ama açık şeyler bulmak zor. aktarlar, kimyasalcılar falan bakıcam. tavsiyelere açığım.
2. kendim yapmak. atıyorum evde çikolata yapayım, bisküvit yapayım, pekmez, rakı vs.. hepsini kendim yapayım. bunun için de tavsiyelere açığım.
son olarak, bu kararımı yorumunuza açıyorum. anlamsız mı? evetse neden. insanın kendine yetmesi harika birşey bence. özellikle 2. madde ile kişinin kendisine birçok şey katıp yeni yetenekler kazandıracağına inanıyorum. iyi pazarlar
edit: öyle çırpınış falan olmayacak. öyle hardcore bir geçiş olmayacak. gayet normal akışında seyredecek. ne kadarını yapabilirsem.
Hocam çabanı takdir ediyorum ama sokakta yarım saat yürüyüp o esnada otomobillerden salınan egzoz dumanını içine çektiğinde ya da aynı otomobili sen kullandığında kendine ve çevreye yaptığın tüm yatırımlar zaten anlamını yitiriyor, gerçekten gerek yok böyle şeylere eğer İsviçre'nin bi dağ köyüne yerleşip yaşamayacaksan.
Kendine yetmek istiyorsan minik bir bahce alip sebzeni kendin yetistirmelisin.
Su an pirincinden tut en yesil sebzesine kadar fabrika atiklariyla sulaniyor.
Değer odaklı yaşamak diyoruz buna. Annem daha 25-30 sene önce atıkları ayırarak atardı. Süt kutularını toplayan tetrapak ünitelerine götürürdük dik bir yokuşu 15 dk çıkıp. Bunun bugün kim olduğumla bile ilgisi var. Dünya için de bir eksik zarar demek. Evet her şeyi değiştiremeyiz belki, ama kim olduğumuzla etrafımız değişir ve talep ettikçe, uyguladıkça yayılıyor pratikler. Hem de doyumlu yaşıyor insan böylece. Daha ne olsun…
İstanbul’daysanız kadıköy belediyesinin böyle bir satış yeri var diye biliyorum. Diğer yerlerde pazardan almadıkça güç. Açık bakliyat ve baharat muhteşem güvenilir gelmiyor mesela bana, pazardan almaya huzursuz oluyorum. Ben de bana yakın üreticileri seçiyorum, mesela bir ilçedeyim bu ildeki ya da komşu ilçesideki üreticiden alışveriş yapıyorum, geldiği yol azalmış oluyor aslında karbon salınımı etkisine fayda.
türkiyede yaşadığın müddetçe kırsala gitmiyorsan asla temiz bir hayatın olmayacak. evde çikolata yaparsın harika ama şuan ne kazanıyorsan 3 katını kazanman lazım.
Sakin olmak, sakin kalmak. Yogunlasacaginiz alani da secmek. Ornegin "banyomda fazlaca plastik kullaniyorum. Doga dostu olmayan temizlik maddelerini de cok kullaniyorum. Bunlari nasil azaltabilirim?" Bu konuda artik günlük hayatinizdaki cogu cözümü bildiginizi düsündügünüzde, "Simdi yatak odasina geceyim, yastigim-yorganim ve kiyafetlerim nasil daha az karbon izi birakabilir?"
- Acik mümkün degilse, ayrica yüklü alim yapmak. 10 kg mercimek gibi. Hem ucuz hem daha az atik uretiyorsunuz.
- Cikolata zor, sonucta zanaat bunu yapmak. Kakao ve kakao yaginin fair ya da direkt-trade yoluyla size gelmis olmasi sart. Bunlari az ama cok iyi yerlerden alip tuketme taraftariyim. Kahve konusunda da ayni. Yurtdisindan geleniniz gideniniz olursa, adil ticaret ürünleri isteyebilirsiniz. Yeme-icme konusunda arada atolyelere gidin, evde deneyip yapamayinca bir moral bozuklugu oluyor, o atolyelerde dogru yöntemleri ögrenirsiniz hem sosyallesirsiniz de.
- Icki konusunda da yukaridaki gibi düsünüyorum. Evde yapilacak bir seyin beni tatmin edecegini de düsünmüyorum. Bunun yerine, bio-dinamik tarim yapan, hem teknik alaninda hem de bagda olabildigince az müdahalede bulunan sarap üreticilerinden sarap aliyorum. Her seyin ustasi olamam ama tarimda temiz calisani destekleyebilirim.
-Sürekli kullandiginiz ve fazlasiyla plastik ürettigini düsündügünüz alanlara cözüm bulmak. Ben cok su icen biriyim, yanimda kocaman su kabi tasiyorum. Yasadigim yerde taze baharatlar minnacik plastik paketlerde satiliyor. Ihtiyacim olan reyhani, semiz otunu, ada cayini, hepsini diktim bu sene terasa. Bunlar beni vicdani olarak cok rahatsiz eden noktalardi.
- Ucak kullanmamak ya da olabildigince az kullanmak. Karbon ayak izini arsa cikartiyor. Güya "öko" arkadaslarim Ankara´dan Izmir´e gitmek icin zirt pirt ucakla seyahat ediyorlar. Bu bilinc hic yayginlasmamis nedense Türkiye´de.
Sonuc olarak, sizin de yaptiginiz gibi, yemek konusunda kafa yormak dogru. Cünkü günlük olarak tükettigimiz bir sey. Kendiniz uretip donusturemediginiz noktada, etrafinizda sorup fikir alabileceginiz insanlar olsun. Ya da gidin bir forumda, FB grubunda, Instagram´da sorun. Pratik öneriler alin.
güneş alan balkon varsa saksılarda çok kolay çilek, yeşil soğan, fesleğen, biberiye, maydanoz gibi şeyler yetiştirebilirsin.
bence iş gibi görmüyor ve keyif alıyorsan çok güzel. etrafındaki insanlar da sana özenecek nasıl yapıyorsun diyecek. hiçbir şeyi değiştirmiyor'a katılmıyorum o yüzden. sadece çikolata ve kahve gibi ürünlerde gerçekten pahalıya gelebilir. onları da az tüketmekte hiçbir sorun yok. veganlık da güzel ama en azından haftada bir veya iki haftada bir et yemek daha sağlıklı gibi geliyor bana. özellikle misafirliğe davet edildiğimde yemek seçmiyorum. eğer vegan besleneceksen b12 vitaminini ve diğer şeyleri takip ettirmeyi ihmal etme.
bence bu zihniyet her turlu kârdir. dogaya saygi duyup olabildigince zarari minimuma dusurmek istiyorsun yapabildigin her sey iyidir
fermantasyonu öğrenirseniz bir çok şeyi (turşu, şalgam, kefir, bira, şarap, menemenlik domates... ) kendiniz yapabilirsiniz.
alkolü / rakıyı da kendin yapabilirsin.
ben youtube deki "Kendimce Denemeler" isimli kanalı izleyerek öğrenmiştim.
ötv siz kdv siz iyi oluyor, vergi dairesini masaya oturtmuyorum :-)
gerçekten hayatını değiştirmek istiyorsan git havası temiz bi ege veya iç anadolu köyüne yerleş.
geri kalan tüm maddeler bence yeni nesil hobi/fantazi gibi görünüyor. evde yaptığın çikolata da, rakı da. çok daha sağlıklı veya daha az maliyetli. çevreye daha az zarar veriyor olmayacak.
bence anlamsız. iyi beslenmek (vegan ya da tahılsız, paketlenmiş gıda yok vs) psikolojik olarak stresten uzak durabilmek (en önemlisi) düzenli spor birkaç tane iyi hobi dediklerin için yeterli.