Fibromiyaljinin fizik tedavi değil bağırsak florasıyla doğrudan ilişkili olduğunu biliyorum. Yani kasları çalıştırmak, hareketsiz yaşam tarzından uzaklaşmak anlamında gerekli ve önemli ama fibromiyaljiyi oluşturan şey daha çok beslenmedeki yanlışlıkların voltran oluşturup beynin kafasını kızdırması. Vücutta çok çeşitli yanlış gıdaların birleşmesi ile yangı oluşuyor ve bu durum hem kaslara hem eklemlere yerleşiyor, ağrı yapıyor.
Beyaz un veya piyasada paketli olarak bulunan unlar diyelim, çünkü hakiki ve genetiği değiştirilmemiş unlar da var onlar çok daha az zararlı oluyor, genel geçer unlarla yapılmış gıdaları çok azaltmak, ayrıca sofra şekeri, glikoz şurubu fruktoz şurubu gibi yapay şekerlerden yapılmış yiyecek ve içecekleri de en az unlular kadar azaltmak gerekiyor. Sadece bu ikisi bile fibromiyaljiyi çok çok azaltabiliyor.
Bence başlangıç olatak %50 düşürüp zamanla (mesela 2'şer haftada bir) daha da azaltarak, bedeninizin izin verdiği miktara (bu bende 10'da 1 gibi bir şey mesela) ulaşıncaya kadar azaltmaya devam etmek, beslenme alışkanlığı olarak yerleştirmek gerekiyor. Çünkü gerçekten artık unlar un değil şekerler şeker değil yani...
Bir de stres yükünü azaltmak gerekiyor. Vücutta stres hormonları belli bir seviyenin üstüne çıktığında ve o seviyede normalden fazla kaldığında vücut problem çıkarıyor "yapma bana bunu işim gücüm var" diye. Bunun için de 2 önemli bedensel çalışma işi çözüyor:
1. Muhakkak geceleri uyumak, melatonini olabildiğince bedenin kullanabilmesini sağlamak. Bunun için saat 23.00'de tam karanlık bir odada uykuya dalmış olmak gerekiyor. Bedenin ihtiyacı kadar (mesela 7 saat ise 6 değil 7 saat) uyumak. Bu, insanı kafadan her türlü stres depresyon hatta iştah probleminden kurtaran bir şey, yaşadım biliyorum.
2. Gündelik hayata temiz havada yapılan yürüyüşler veya sporlar eklemek. Hareketlilik. Eğer hareketiniz hiç yoksa ev işleriyle bile başlamanız mümkün. Merdiven kullanmak bile bişeydir. Ama inatla hayata yerleştirebilmek önemli, o kasların çalışmasına ve endorfin salgılatmalarına beynin ve kasların çok ihtiyacı var. Özellikle yaşlılığın en az hasarla yaşanması için.
Çok geçmiş olsun... (doktor değilim fibromiyalji hastasıyım sadece).
teşekkür ederim zaman ayırıp böyle detaylı bir cevap verdiğiniz için. ben halihazırda kendi vücut ağırlığımla senelerdir spor yapan, hatta bundan önceki yaz yüzlerce kilometreyi haftada yürüyecek kondisyonda biriydim. ancak "içine atmak", birtakım duygusal hafif düzeyli travmaların akümülasyonu, yanlış postür ve saatlerce oturmak halihazırda hassas olan sırt ve boyun bölgemde çok fazla tetik noktalar oluşturdu. yaklaşık dört aydır günlük ağrılarla cebelleşiyorum ancak son iki haftadır durumum daha da ağırlaştı. o yüzden şu ağrıyı daha çekilebilir bir noktaya getirmek için bilgili bir şifacı arayışındayım. diyetin çok büyük önemi olduğunu görüyorum, ancak hayatıma yayacağım, deneme-yanılma yoluyla kendim için uygun durumu bulmaya çalışacağım bir süreç. memnun kaldığınız bir doktor fizyoterapist kontağı var mıdır sizde? size de çok geçmiş olsun.
2018'den beri cebellesiyorum diyebilirim, 4-5 mr cektirdim, birsuru kan testi falan birsey bulamadilar.
Bu surec icinde fizyoterapi, kayropraktik terapi, lazer, $ok, dry needle, sise cektirme, vs ne varsa denedim hic bir ise yaramadi.
Benim daha cok sol kalcami ve sirtimi (kol arkasi) etkiliyor. Sol kalcaya kortizon yaptilar o da bir ise yaramadi, hatta daha da kotulestim.
Benzer tanilari olan bir arkaasi Cymbalta diye bir antidepresana baslattilar, oldukca memnun kaldi. Bana da doktor ayni ilaci onerdi.
Gluten diyeti iyi gelebilir diye ben de duydum.
Bakacaz..
fibromiyaljim ya da kronik ağrılarım yok ama belki birilerine yardımcı olur diye paylaşmak istedim.
fibromiyaljiye direkt olarak bilinçaltından bakıldığındaki nedeni "durmak ve/veya dinlenmek istemek"tir.
yani bilinçaltınızda aslında durmak ve dinlenmek istersiniz, bunu talep edersiniz ama bilinçüstünde hayat devam eder ve tabii ki durmazsınız.
beyniniz de der ki, "durmak istedin, ben de sana engel çıkartarak durmanı sağlıyorum ve seni dinlendiriyorum."
psikolojik açıdan incelemek isterseniz hastalığınızın başladığı dönemi, yaptığınız işi, üstlendiğiniz sorumlulukları, hastalığın başladığı dönemde veya hemen öncesinde hayatınızda ne olduğunu biraz düşünün.
bunun temelinde birçok şeyde olduğu gibi değersizlik duygusu yatar çünkü dinlenmek ve durmak istediğiniz halde kendinizi sürekli hırpalamak kendini hor kullanmak demektir ve içsel anlamda özdeğersizliği sembolize eder.
eğer iyice derinlere gidebilirseniz bu yorulma ve çalışma sürecinin neyle başladığını, bu sayede kimlerin sorumluluğunu yerine getirdiğinizi, kimden takdir görmek için kendinizi hor kullanmak pahasına ve durmak istediğiniz halde durmadan çalıştırdığınızı düşünebilirsiniz.
yüzde 99 çocukluğunuzla ilgilidir.
ya bir anı ya bir duygu ya bir olay ya bir travma ya da şahit olunan bir şeyle ilgisi vardır.
örnek olarak açıklamak gerekirse, babanız "işleyen demir ışıldar" diyordur ve sizi sadece çalışkanlığınızı, çalışarak başardıklarınızı övüyordur.
babanızdan takdir görmek için bilinçaltınızda istemediğiniz hâlde deli gibi çalışırsınız.
anneniz çalışkan arkadaşınızı övüp sizi sürekli çalışkan olmamakla suçluyordur.
veya sadece çalışarak bir şeyler elde edeceğinize kodlanmışsınızdır çünkü babanızın sabahlara kadar çalıştığına şahit olursunuz ve "ev böyle geçindirilir" ya da "çalışmak bu demektir" algısı size kazınır.
veya bir kadın olarak kocanızın sorumsuz olduğunu düşünerek ya da bir şekilde evde daha ağır olan yükü siz taşıyorsunuzdur çünkü ya küçüklüğünüzde sorumluluk kavramını yanlış öğrenmişsinizdir ya da ailenizde de bunun benzeri ya da tam aksi bir model vardır.
kendi hayatınızı ve geçmişinizi bu tarz açılrdan biraz deşmenizi öneririm.
bilinçaltı tamamen kendini korumaya, güvende hissetmeye programlıdır ve düz mantıkla çalışır.
yani durmak istersen durdurur ve bunu ne şekilde yaptığını önemsemez.
kendini korumak için durması gerektiğine inanıyorsa bedeni hasta eder.
böylece çevreden gelen "çalışmıyorsun, yapmıyorsun, etmiyorsun" kınamalarına, uyarılarına ve şikâyetlerine karşı da ağrınızı olması bir mazeret yerine geçer.
yani durmak için geçerli bir nedeniniz olur.
kendinize karşı bile.
üstelik sürekli ağrı çektiğiniz için de size ihtimam gösterilir, ki buradan da beslendiğiniz bir kanal oluşabilir.
zaten hastalık bilinci aslında çocuk bilincidir.
temelde her hastalığın altında "beni görün, beni anlayın" düşüncesi yatar ve buna ihtiyaç duyulan çeşitli zamanlarda ve şekillerde hastalık aracılığıyla çocukluğumuza döneriz.
nezlede de, kanserde de, egzamada da dolaylı olarak böyledir.
psikolojik çözümlemeler yapmak hastalıkların bazen bir kısmının, bazen de tamamının çözülmesini sağladığı için belki biraz düşünmek iyi gelebilir diye düşündüm.
umarım bir an önce sağlığınıza kavuşursunuz.
herkese geçmiş olsun.