Sizce durum ne olmalı? Kurum yöneticisi olsanız ve size tam yetki verilse neler yapardınız hizmet kalitesini artırmak adına?
Artık çoğu kişi diplomasından farklı alanlarda iş bulabiliyor. bu da gösteriyor ki diploma nitelik anlamında tam belirleyici değil. Ama Türkiye'de diploma olmadan bir şey yapamazsın algısı var işte. Bu da üniversiteler ücretsiz diye herkesin okumasından kaynaklanıyor. Mesela kendini geliştirmiş diplomasız bir yazılımcının kabul görmesi Türkiye'de kolay değil.
Türkiye'de yükseköğretim verimsiz bir süreç. Avrupa'da lisans çoğu ülkede 3 yıl. 1 yıllık 2 yıllık diplomalar da var. İnsanlar bu diplomalarla da güzel işler bulabiliyorlar.
Dünyada ve Türkiye'de yüksek işsizliğin nedenlerinden biri diplomaya sırtını dayamak. Ekstra efor sarfetmeden mezun olur olmaz iş teklifleri gelecek beklentisi var. Bir kişi kamuya girmek istiyorsa AÖF'den bir lisans diploması alıp KPSS kasması yeterli.
mesela iibf'lerin yüzde 95'i niteliksiz. ya da bir kısım taşra üniversitelerinin bölümlerinin yüzde 80'i niteliksiz. evet 20 sene önce üniversite sayısı azdı kazanmak zordu ama şu an kazanmamak zor. o yüzden ülkemizde diploma eşittir nitelik devri bitti.
bir arkadaşım bir kamu kurumunda çalışıyor. bu kurum yaptığı iş sebebiyle avrupayla entegre. bildiğimi kadarıyla 3-5 senede bir ingilizce yeterliliğini ispatlamak zorunda. yani bir kere puan aldım bitti olmuyor. o yüzden çalışan personellerin niteliklerinin güncelliğini koruduğunu bu şekilde denetlerim. bir de tabi ki verim mevzusu var bunu da işin uzmanları bilir.
sorun burada tr'de nitelikli iş yapılmaması. yani sen en iyi mühendisi de bir makinenin başına koyuyorsun en kötüsünü de. iş niteliği o kadar basit ki en kötüsü bile 6 ayda öğrenir iyisi 1 ayda öğrenirken.
bu sebeple aslında tr'de alınan diplomaların niteliği aynı. çünkü işler aynı. üniversiteleri zorlayan bir sektör, yönetim yok çünkü öyle bir ihtiyaç yok.
hal böyle olunca diploması olan insanlara bazı yetkiler tanınıyor, hibe, teşvik, vergi veya imza gibi. böylece iş veren neden riske alıp diplomasız birini alayım ki? belki yarın lisans mezununa bir şey verecekler diyip lisans mezunu alıyor.
dolayısı ile diploma = nitelik oluyor.
tr'de kamu kurumları ayrı bir dünya. normal yaşadığımız dünyadan ayrı bir kategoride değerlendirilmesi gerekir o sebeple zaten bizde özel-kamu diye bir ayrım var.
bir çalışanın her zaman ya kovulma ya düşük mevkiye getirilme yada ödül, teşvik düşünceleri aklında olmalı ki teşvik olsun yoksa kamu kurumlarındaki gibi olur herşey.
Değildir, ama belirleyeciliği vardır, açıklayacağım. Önce son yıllarda bitirirlen okulların zaten hiçbir anlamı kalmadığını ekleyeyim.
Açıklamamda şu; puan, sıralama, bölümden ziyadede kişinin nerede ne okumayı tercih edebilirliği niteliktir. Boğaziçi sosyoloji, uludağ tıp arasında bir fark var. Biri kendini tanıyabilmiş, kendi rızasıyla kendini sosyoloji okumaya vakfetmiş olabilir diğeri memur bir aileden geliyordur doktor olayım da işsiz kalmayayım diyordur. (Elbette yüzlerce farklı önerme de mevcut) İkisi arasında nitelik farkı var tabiiki. Veya sabancıların mühendislik okumaması gibi...
Ben birbiriyle uyumlu, yüksek vizyonda insanları toplardım. Puana vs bakmazdım ama taşrada okumuş (isterse en iy bölümleri birinci bitirsinler) bir çoğunluk yaratmazdım, şartsa eğer aralara serpiştirirdim.
Diploma tek başına değil, yan etkilerle vizyonu belirleyen (sınırlayan demiyorum), fikir veren birşeydir.
diploma nitelik değil. serbest çalışacaksan, kendi işini yapacaksan olur.
aksi halde diploman yok ama çok başarılı bir yazılımcısın. kurumsal şirketlerin hiç birinde çok üst pozisyona gelemezsin. bu kurumun aptal olmasından kaynaklanmıyor. kurum kültürünün eğitimli eleman istihdam etme ve devlet teşviklerinin bu yönde olması ile alakalı. devlet proje içinde lise mezununa teşvik vermezken, yüksek lisanslıya maaşın %60 kadar teşvik veriyor. şimdi bu şirket neden lise mezunu adamı işe alsın ?
özetle tüm firmalarda ve devletin politikası eğitim düzeyini arttırmak bunu teşvik etmek yönünde. eğitimsiz ancak çok tecrübeli-becerikli adam sayısı da oldukça azdır.
böyle olunca insanlar istatistiğe bakar. eğitimliler içinden bilgili-becerikli olanı seçmeye çalışır.
Diploman yoksa devamli kendini ispatlaman gerekir senin gorduklerin bu iste.
Ben bilgisayar muhendisiyim, kendimi gram gelistirmiyorum kimse laf edemiyor.
Myo mezunu cocuk 6 ayda bir dil ogrenmek zorunda kaliyor hem de benden az maas aliyor.
Ehliyetin varsa herkes araba surdugunu kabul eder, bilmiyorum dersin yine inanmazlar.
ehliyetin yoksa hep millete soforlugunu anlatir durursun yav he he derler..
@divit hocam benim sorduğum husus sizin bahsettiğiniz durum değil. Ben daha çok ülkenin bu kafa yapısının nedenlerini, sırf a3 boyutunda tuval kağıt üzerinde mürekkep damlatılmış nesnenin neden bu derece önemli olduğundan bahsedip, neden böyle olduğunu sorguluyorum.
Kendini geliştirmemiş, hâlen geliştirmeyen vakti zamanında belki de hasbelkader taşra üniversitenin birisinden belki de zar zor diploma alabilmiş kişinin üstünlüğü saçma değil mi sizce de? Kamu kurumları açısından da, ülkenin kıt kaynaklarını bu yolla israf edilmiş olunmuyor mu?
Abi bu tasra okulu muhabbeti ilk basta ozelestiri gibi geliyordu ama yanlis yerlere gitti.
Adam ic anadoluda koy gibi yerden mezun diye onun egitimini asagilamayiz.
Mufredat az cok ortak herkes belli dersleri verip mezun olmak zorunda.
Iyi okulla kotu okulun gordugum tek farki dil egitimi ve giriste uygulanan baraj.
Yani adam kotu okul mezunuysa tek eksigi yabanci dil ve ozguven oluyor genelde.
Kamu kurumu muhabbetine gelirsek o ayri tartisma konusu :)
ozel sektordeki gibi optimum bir calisma plani uygulansa %90 memur issiz kalir zaten.
En basitinden belediyeler bile 50bin kisi ustunde adam calistiriyor.