Hiç kulanıldığınızı düşündüğünüz veya aciz hissettiğiniz oluyor mu?
Kullanılma konusu kapitalizm, aciz hissetme de sıradan bir vatandaş olmamızla ilgili. Örneklerle açıklayıp fikrinizi almak istiyorum.
Okuduğumuz kitapların, izlediğimiz dizi ve filmlerin, oynadığımız oyunların , satın aldığımız kıyafet veya eşyaların tamamen cebimizdeki parayı almaları için bir şekilde kurgulanmış olması gerçeği ile barışamıyorum.
Yani birisi bir kurgu uyduruyor, reklamı yapılıyor, populer oluyor ve o şey çok satıyor, yapan kişiyi zengin ediyoruz, okuduğumuz veya izlediğimiz şeyin belki peşinden gidiyoruz, belki hayat felsefemiz yapıyoruz, belki sadece bizde oluşturduğu duygular için alıyor ve almaya devam ediyoruz. Ama o bilgi birikimine gerçekten ihtiyacımız var mıydı? Neden onun yayılmasının bir parçası olduk? Yani dünyaya geliş amacımız bu olmamalı. Birisinin uydurduğu, ürettiği şeyleri almak için yıllarca çalışıp durmak olmamalı. Hayatta kalmak, üremek, sosyalleşmek gayet temel, sıradan olaylar iken bu kadar karmaşıklık içine sokulmamıza karşı öfke doluyum. Netflix diye bir şey çıkartıyorlar, abone oluyoruz, her ay paramızı alıyorlar sanki tüplerin içerisindeyiz de sürekli yeni hortumlar bağlanılarak kanımız emiliyor. Ben niye evde saatlarce bir ekrana bakıp saatlerimi harcıyorum? Ve bunu yaparken nasıl önemli bir şey yapıyormuşuz gibi hissetirebildiler bize? Bu bir kitap da olabilir fark etmez. Ya da kullandığımız bir aracın yeni bir özelliği çıkıyor, çok lazımmış gibi pazarlıyorlar, ona bağımlı oluyoruz, sürekli almaya devam ediyoruz.
Her yerde reklamlara maruz kalıyoruz. Dünya kadar algoritma bize doğru ürünü sattırmak için çalışıyor.
Bu kadar fazla fikre, kurguya, eşyaya ihtiyacımız var mı gerçekten? Zaten çoğumuz, başkalarını zengin etmek için çalışıyor ve bir miktar para alıyoruz. Sonra o aldığımız paralar da yine başkalarını zengin etmek için harcanıyor. Üreten taraf ben olsam, kendi şirketimi kursam, ben bir kavram yaratıp insanları bir şeye inandırıp onu kullanmaları için, ona muhtaçmış gibi hissetmeleri için uğraşacağım. Neye hizmet edeceğim? Her türlüsü beni rahatsız ediyor.
Diğer bir konu da vatandaş olarak ülkelerin neler konuştuğuna, masa altından dönen anlaşmalar, pislik işler, tarikatlar, dinler, dünya dışı olaylar.. gibi konular hakkında düşünsenize hiç bir zaman gerçekleri bilemeyeceğiz. Sadece bilmemiz gereken kadarı bize aktarılacak veiya hiç aktarılmayacak. Vatandaşlar olarak ayakta tuttuğumuz devlet kavramı bizimle sürekli bir şeyleri saklayacak. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
Mesela ben her şeyi bilmek isterdim. Ama her şeyi. Benim ırkımı, ailemi, kendimi ilgilendir her şeyi. Ama hiç bir şey bilmiyoruz. En otoritemiz, en zekimiz bile bildiğini zannediyor. Belki gerçekleri bilsek kafayı yeriz, kaldırabilir miyiz onu da bilmiyorum. Belki filtrelenmiş bilgiyle yaşamak, yönetilerek yaşamak insanlık için daha iyidir. Ama yine de çiftlikteki tavuklar gibi yaşamak çok canımı sıkıyor.
haklisin abi, ben bu yuzden hayati acayip mutsuz geciriyorum.
Bunun farkina varmak zaten hayati zindan ediyor.
Ilk baskanlik secimi vardi ya, baya katilimli olayliydi.
Ilk kez basbakan konumu bitiyordu.
Tum turkiye secim havasindaydi herkes birbirini yiyordu.
Hatta tum dunya bizi takip ediyordu.
Secimden birkac ay sonra olimposa gittim, pansiyonda 2 adam var konusuyorlar.
Yav diyor basbakan kim oldu.
Oteki de ne bileyim diyor.
Oha lan dedim hayatin guzelligne bak. Adam sahil portakal bahcesi arasinda mis gibi takiliyor.
Netflix bilmez youtube bilmez umrunda bile degil.
Hak vermekle birlikte katılmadığım yerler var.
- Netflix diye bir şey çıkartıyorlar, abone oluyoruz, her ay paramızı alıyorlar sanki tüplerin içerisindeyiz de sürekli yeni hortumlar bağlanılarak kanımız emiliyor. Ben niye evde saatlarce bir ekrana bakıp saatlerimi harcıyorum?
+ Buna mecbur değilsiniz. Ne Netflix, ne amazon ne de diğerleri.
- Bu kadar fazla fikre, kurguya, eşyaya ihtiyacımız var mı gerçekten? Zaten çoğumuz, başkalarını zengin etmek için çalışıyor ve bir miktar para alıyoruz.
+ İhtiyacınız olup olmadığına siz karar vereceksiniz. Varsa alırsınız, yoksa almasınız. Memnun değilsiniz, çalışmak zorunda değilsiniz. Bu yazıları yazarken, çaba göstermek zorundayız farkındasınız dimi! Kullandığımız bu platform için İnternet muhtacız ve bunun için para veriyoruz. Rahatsız ediyorsa, yapabilirseniz İnternet de kullanmayın.
- Üreten taraf ben olsam, kendi şirketimi kursam, ben bir kavram yaratıp insanları bir şeye inandırıp onu kullanmaları için, ona muhtaçmış gibi hissetmeleri için uğraşacağım. Neye hizmet edeceğim?
+ Kendinize. Hayat sizin hayatınız.
- Vatandaşlar olarak ayakta tuttuğumuz devlet kavramı bizimle sürekli bir şeyleri saklayacak. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
+ Kim kimi ayak tutuyor allasen ya. Devletin umurunda değilsiniz. 100 sene sonra bugünkü insanların sadece yüzde 1 hatırlanacak. İşte Elon Musk filan. Sizden, bizden eser kalmayacak.
Tam olarak ne istediğinizi bilmiyorsunuz. Bir anlam yüklemek istiyorsunuz ama yüklemiyorsunuz. Hayatın bir anlamı yok. Salın gitsin. Bugün varsınız, gelecekte olmayacaksınız.
@put it in your appropriate place, ya o isin geyigi tabi de iste ayni yere cikiyor, onemsiz vatandaslariz, siradan ve onemsiz olmak nasil hissettiriyor diyorum.
Kaldi ki hatirlansak ne olur ki? O da ayri bir konu.
Maalesef durum bu. Bir yerlerde bize ihtiyacımız olmayan ürünü satmak için bir çok algoritma dönüyor. Bunun için üniversite programları, mastırlar hatta doktora programları var. İnsanlığa aslında gerçekten faydası olmayan, sadece daha fazla satış yapmak üzerine kurulu bu eğitim programında doktora bile var. Bana çok çok acayip geliyor. Bence doktora programları ucundan kıyısından insanlığın gelişimine katkı sağlamalı. Sonuçta bilim yapıyorlar. Bilinmeyeni keşfetmeye çalışıyorlar doktorada. Bunu yaparken amaçları “insanlara istemediği ürünleri nasıl satarız” olmamalı.
Bunun yanında bize ürün satmak, tüketmemizi sağlamak için türlü türlü manipülasyonlara başvuruyorlar. Vücut kimyamızı bize ürün satmaya alet ediyorlar. Bize sanki önemli bi olay varmış gibi, sanki hayatta kalmak için yapman gereken şeylerden biri o ürünü almakmış gibi hormon salgılamızı tetikliyorlar. Buna karşı koymak çok güç. O yüzden seçim maalesef bizim elimizde de değil. Tüm dünyadan soyutlaman lazım kendini. Çünkü bedenimiz gördüğü o parıltılı reklamlara bağımlı oluyor hormonal olarak. Sosyal medya, netfliz vs, rekli bilbordlardaki o afişler, hepsi bizi kendine bağımlı yapıyor. Bundan kurtulmak pek de mümkün değil maalesef.
Siyaset olayında arkada dönen çoook gizli amaçlar olduğuna inanmıyorum. Sadece kendi çıkarı için çalışan bir grup insan. Mesela bir okulda öğretmensin okul müdürü cebe para atar ya da cebine para atacak şekilde düzenlemeler yapar.
Bakkalı aynı şekilde, dernek yöneticisi aynı şekilde. Maalesef ülkeyi yönetenlerde aynı kafada.
İnsan istiyo ki ülke yönetiminin arkasında şeytanca da olsa karmaşık bir durum olsun. Üzerine çok düşünülsün, konuşulsun. Atomu parçalasınlar vs. Maalesef değil. Sadece bir grup insan kendi bilgilerince okul müdürü gibi ülke yönetiyor. Akıllıca kararlar almaktan çok uzakta. Üzerine de pek düşünülmüyor. Para eden plan uygulanıyor o kadar. Seni beni de koysan aynı yani. Takılmamak lazım. Yapacak bi şey yok. Öneri de veremedim sana. Dertleşme gibi oldu. Ama aynı düşünüyorum.
bu yüzden kafası fazla çalışan insanlar kendini bilime, sanata, felsefeye adıyor. çünkü hakikat; gelip geçici hükümetler, netflix dizileri, instagram, tiktok vs. burada değil doğanın ve insanlığın temellerini anlamakta gizli.