Asagidaki bir duyuruda bahsi gecmis, oradan esinlenerek soruyorum. Baskalarindan onay görme ihtiyaci bende had safhada. Kücüklügümden beri bu böyle. Eskiden okulda-üniversitede derslerimin falan iyi olmasinin sebebi bile bu diyebilirim. Örnegin veli toplantilarinda ögretmenlerin hakkimda iyi seyler söylemesi olmazsa olmaz bir seydi benim icin. Okul sonrasi da bu devam etti. Cevreme sürekli iyi bir imaj yayma dürtüsü, hayatimda her sey yolunda gidiyormus gibi bir izlenim birakma arzusu var. Belki bunun getirdigi disiplin sayesinde iyi sayilabilecek bir kariyerim de var ama tam mutlu degilim. Simdi 30'lu yaslardayim ve hala hayatta, iliskilerde, kariyerimde tam olarak ne istedigimi tanimlamak zor birsey benim icin. Kendi isteklerimden cok, benden beklenen bir takim seyler varmis da onlara göre hareket etmem gerekiyormus gibi geliyor. Ailem baskici degildi ama benim basarili ve sorunsuz olmamin onlari cok mutlu ettigini gözlemleyerek yetistim. Is yasaminda veya iliskilerde birisi bana ne istiyorsun diye sorunca genelde tikaniyorum ve baskalarinin benden bekledigini sandigim seyleri tarif ediyorum, ya da tam bir cevap veremiyorum. Hayatta su an icin bulundugum nokta fena degil, ama sanirim bu bahsettigim seyden dolayi motivasyonum düsük, biraz ittirerek yasiyorum hayati, asamadigim bir görünmez duvar var sanki etrafimda.

Bunu bir terapistle konusmaya basladim ama henüz bir asama kaydedemedim. Benzer durumda olanlar var mi? Kendi isteklerinizi nasil belirlediniz? Size kendini böyle tarif eden arkadasiniza ne tavsiye edersiniz?


 

sürekli onaylanma ihtiyacı, çocukluğunda kendisi olmasına izin verilmemiş ya da kendisi olursa bir şekilde sevilmeyeceği fikrine kapılmış kişilerde oluyor daha çok.
aynı zamanda bir şeyleri hak etmediğini düşünen insanlarda da görülebiliyor.

yani onaylanmak aslında sevilmek yerine koyulan bir şey.
çocukluğunuzu, annenizle, babanızla ya da birincil derecede yakın olduğunuz bakıcınızla (anneanne, teyze, dede vs. gibi ebeveynlerin olmadığı zamanlarda çok zaman geçirdiğiniz, bakımınızdan sorumlu olanlar varsa) olan ilişkinizi düşünün.

bu onlardan model olarak aldığınız bir şey mi, yani davranış olarak birini mi taklit ediyorsunuz, yoksa direkt olarak susturulan, eleştirilen, her zaman pek beğenilmeyen ya da yanındakinden (kardeş, kuzen, yeğen vb.) daha az beğenilen ve az ilgi gören bir çocuk muydunuz?

aynı zamanda kardeş rekabeti var mı?
sizden önce veya sonra düşük, kürtaj, doğal ölüm vs. şeklinde kaybedilmiş bir kardeşiniz var mı?

bu aslında kendiniz olamamak demek.
kendiniz olamadığınız için ittirerek yaşıyorsunuz çünkü bu şekilde yaşanmaz, siz de o noktaya gelmişsiniz.
bu sorunları aştıktan, kendiniz olabilmeye başladıktan sonra, kendiniz için yaşayabildiğinizde sorunlarınız ortadan kalkar.
bunlar insanın hayatında yol alması gereken süreçler, akşamdan sabaha olmaz tabii ama kim ne tepki verirse versin ilerlemeye devam etmenizi öneririm.

edit:
hayatınızdaki sorunları tespit edip öne bakma diye bir şey yoktur.
köküne inip nedenini çözemediğiniz her sorun zaman geçtikçe büyür.

blatta hiberna

Bu mevzu anne baba ile ilişkiye gidiyor :) malesef bağırsaklarımız düzensizse o bile oraya kadar gidiyor ….

love and trust

Size kendini böyle tarif eden arkadasiniza ne tavsiye edersiniz?

Bence nedenlerini aramaya gerek yok. Hobi olarak arayabilirsiniz de problem olarak gördüğünüz bir durumu tespit ettiyseniz artık o noktadan sonra önünüze bakmanız lazım. Bence başkalarının onayıyla ilerlemiş bir hayat yaşanmamış bir hayattır. Siz bir şey yaparken başkaları için "ne derlerse desinler" olgunluğuna ulaşmanız gerekiyor. Bu da biraz orijinal insan olmakla alakalı. Ülkesinde devrim yapan bir insanı da belki milyonlarca kişi onaylamazdı ama o kişiler kendi bildiğini yaptı. Zaten bu yüzden devrimci olarak görülüyorlar. Onay görme ihtiyacı belki sizin hiçbir zaman bir devrim yapamamanıza neden olacak. Hayatınızda beklediğiniz sıçramayı yapmanıza engel olacak.

dissendium
1

mobil görünümden çık