Medya desen vasatın da altında. Twitter’a giriyorsun, politika, popülizm, dedikodu ve zevzeklik.
Oscar’lar eskiden bir heyecan yaratırdı mesela. Şimdi eskisi kadar umrunda değil kimsenin. Müzik deseniz 90’lardaki üretim bolluğu yerini “Keko Rap” denen furyaya bıraktı.
Eskisi gibi güzel filmler üretilmiyor, romanlar yazılmıyor. Sadece bizde değil, tüm dünyada aynı durum geçerli.
Neden böyle?
50 sene önce de insanlar bundan yakınıyordu, bunlar her dönem olan şeyler. Rafine zevklere sahipsen sana uygun olanlara yoğunlaşmak yine senin elinde onlar sana gelmez sen gideceksin.
Ulaşım kolay, çok fazla uyaran var
Örneğin bundan 20 sene önce oscar olaydı, türkiyede filmlere bu kadar kolay ulaşamıyorduk, film izlemek korsan da olsa bir filme sahip olmak zahmetliydi, büyülü geliyordu
Yetenekliler eziliyor piyasadan disari atiliyor, gerisi de ancak bu kadar eser cikariyor.
Guzel bir site kesfediyorsun kafasi zehir adamlar var. 6 ay sonra vasatlar dolduruyor orayi.
Sonra zekileri atiyorlar geriye cop tayfa kaliyor.
Twitter,eksi hepsi boyle oldu.
Eskiden kafasiz adamlar ortamlara giremiyordu, her gordugu yeri kendi seviyelerine indiremiyorlardi.
Film,kitap sektoru de boyle.
Yanimdaki kiz 2 tane kitap yazdi saka gibi. Bunu bastirabildi sonra araya tanidiklar koyup satti.
Eskiden olsa hayal bile edemezdi.
N'oldu, o girince 1 gercek yazar disari itildi.
freebird5406_2 +1
çoğu şey büyüsünü kaybetti. bir şey ne kadar çabuk üretilir ve ne kadar kolay ulaşılabilir oluyorsa o kadar hızlı değerini kaybediyor.
eskiye duyulan özlem. senden 30 yaş büyük birine sorsan eskiden ne güzel karışık maç izliyorduk der.
20 yıl sonra bugünün çocukları eskiden fidget spinner'lar vardı ne güzel günlerdi falan diyecek.
bunun sonu yok. olay dönemde değil sende bitiyor.
90'lar müziği de Mozart müziğine göre kötü. Tat konusu kişilere göre değişen bir konu. Her şey her zaman en üst düzeyde olmaz. Bazen altın çağı yaşar, bazen çöküş yaşar. Hayatın kendisi böyle bir şey. İnsan 30 yaşına gelince çocukluğundaki gibi koşamıyor. Her şey daha kötüye gitme eğiliminde.
çok fazla uyaran var +1 bunun için dopamin detoksu öneririm.
diğer bir konu da postmodern dönem varoluşu gereği klasikleşecek eserler üretilmesine imkan vermiyor. insanların ortak noktalarda buluşabileceği ve bunu devamlı kılabileceği bir ortam yok. dolayısıyla beraberlik duygusu yok, temas çok kısıtlı, güvensizlik yoğun. herkesin kendi doğruları var, herkes kendi içine kapalı bir dünyada yaşıyor falan bunların hepsi birbiriyle bağlantılı şeyler bence. postmodernizm diyorum bunun cevabına.
çok fazla uyaran var, belirli aralıklarda dopamin detoksu + 1
bence insanlar şunu da es geçiyor sizinki gibi yorumlar yaparken; sen aynı sen değilsin, geçmişte okuduğun bir edebiyat eserinden aldığın haz değişti, dönüştü, gelişti, ilerledi. yani sen ilerledin. dolayısıyla hala aynı çerçevede/kalibrede filmler, olaylar, eserler, olgular peşindeysen zevk vermemesi kadar normal bir şey yok. hayat gibi siz de bir devinim halindesiniz, bunu çoğunlukla ıskalıyor nostalji söyleminde bulunanlar bence. ha tabii ki sınırsız değil her şey ama çok çeşitli. x tad vermiyor artık söylemine enerji harcayana kadar oha y diye bir konu varmış ya diyebilmek lazım. bunu yapabilmek için de ileriye dönük olmalı yüzümüz, sürekli arkaya bakarak yol alamayız.
örneğin oscar bir sinema aşığı olarak benim için de büyüleyiciydi geçmişte. ama zamanla okumalar yaptıkça, sinema sektörüne dair bilgiler edindikçe köhne, hatta yer yer ırkçı ve cinsiyetçi bir etkinlik durumuna düştü benim için. zira bu süreçte benim sinemayla ilgili olduğu kadar diğer konularda da farkındalığım arttı gibi gibi...
sorun eserlerde değil be kuzum... biz yaşlandık.
yaşlandığınız için size öyle geliyor. hep yaşlılar böyle şeyler söylüyor.
eski ramazanlar nostaljisi. yaşlanmayla alakalı, dünya bozmadı, dünya her zaman aynıydı.
veya muhsin bey, istanbul çok bozdu muhabbeti 1980'ler
veya ah be güzel istanbul yine istanbul çok bozdu muhabbeti, 1960'lar.