Merhaba,

Henüz 20 sene önce çıkmış filmlerde dizilerde bile bazı sahnelere bakıp “bu kadar ayrımcılık, cinsiyetçilik de olmaz” deyip soğuyabiliyoruz. Hal böyle olunca 20. Yüzyılın ortasından, başından ve daha da eski yüzyıllardan kalma kitaplarda, 20. Yüzyıldan kalma filmlerde, hele de kadın erkek ilişkileri tahlil edilen kısımları okur izlerken içimden “öff seni cinsiyetçi homofobik dayı valla iyi saçmalamışsın” falan deyip koca koca yazarlardan yönetmenlerden soğumaya başladım. Tabii ki bu eserleri dönemin şartlarına göre değerlendirmek lazım da yine de bu hislerden kurtulamadığımı fark ettim. Acaba fazla netflix izlemekten mi böyle oluyor? Size de benzer şeyler oluyor mu?


 

Diziler filmler hayatın bir parçasıdır, sadece cinsiyetçilik üzerine değil ırkçılık da olsa eğer bir dayatma, manipüle etme yoksa ve o yapının bir gerçekliği olarak ele alındıysa rahatsız olmuyorum.

olaylar olaylar

İngiltere'de 100 sene önce kadınlar insan mıdır diye konferanslar düzenleniyordu, o dönem çıkan eserlerde böyle şeyler olması normal ama günümüzde ulaşılan zeka seviyesi nedeniyle bunları garipsemek de normal.

Zaman Tamircisi

Öyle şeyler olabiliyor, ben o dönemlerin feminist sayılabilir eserlerine de "çocuğa anlatır gibi, bu ne be" diyebiliyorum ama bu o dönemin yazarlarının suçu değil tabii, onun farkında olmak lazım. Bir de geçmiş dönemler yerine daha çok çağdaş yazar okumaya başladım, nedenlerinden biri de bu.

Filmlerde dizilerde bu kadar olmuyor, nedense kitaplarda daha çok gıcık oluyorum ama bir şeyler izlerken çok takılmıyorum.

kobuzchu kiz

Bana olmuyor. Çünkü bugun bakip da aa ne cinsiyetci denen seylerin cogu da aslında bugunun asiri hassas bakis acisiyla bakınca cinsiyetçi geliyor, gercekten cinsiyetci olduğundan değil.

Bir de zamaninda yazılan cizilenler cekilen filmler hepsi hayatın bir parçasıydı, gercek dunyayi yansitiyordu genel olarak. Bugun de oyle. Dolasiyla beni rahatsiz eden bir sey olmuyor.

stavro

e gayet normal.
shakespeare de cinsiyetçi nazım da. bunu tamamen bilinçli veya o dönemin yargılarıyla hareket ettiklerinden de yapıyor olabilirler, taa o zamanlarda bile sorsak karşı duracakları halde bilmeden/içselleştirdiklerinden de böyle yapıyor olabilirler. elbette dönemin koşullarına -yani hangi dönemlerde cinsiyetçilik veya patriarka etkisi artmış, azalmış, pik yapmış bunları da fark ederek- göre bakmak lazım.
napalm tüm dünyadan nefret mi edelim ? : )

rewlack

Hayır yaşadığınız hisler normal, okuduğunuz kitaplardaki düşünceler hala hayatta ve zaman zaman karşılaşabileceğiniz hatta bizzat öznesi olabileceğiniz yaşayan bir kültüre ait şeyler.

Antik Mısır'daki kölelikle ilgili şeyleri okurken ya da izlerken aynı hisleri, aynı şiddette hissetmezsiniz çünkü bunlar ölü bir kültüre aittir. Hayatınız boyunca kimsenin sizi kırbaçlayıp ölümüne çalıştıracağı endişesi taşımıyorsunuz, gerçek dışı geliyor bu düşünce.

Ancak hayatınız süresince kendinizin ya da sevdiğiniz kişilerin cinsiyet ayrımcılığına o ya da bu sebepten maruz kalma ihtimali çok yüksek.

akhenaten

Benzer şeyleri kalabalık insan grubu görünce de hissediyorum pandemiden öncesi nasılmış vay anasını diye.

Kitapları ise yazıldığı döneme göre okumaya dikkat eder tanrıya her gece yatmadan sjw olmamak için de dua ederim.

nickimin hakkini veremedim

Böyle şeylere takılmıyorum, çünkü sanat daha ağır basıyor. Ama John Fowles’dan Fransız Teğmenin Kadını’nı okurken şuna benzer bir ifade görmüştüm. Kaç yıl geçmiş unutmamışım bak.

“… önümde ilerlerken yol dikleşmişti ve her adımında eteği bileğinin birkaç santim üzerine kadar çıkıyordu, iç çamaşırı görünüyordu…”

Tabii bire bir böyle değildi ama kadının giydiği paçalı donun ayak bileğinden itibaren görünebileceğini vurgulayan, erotik bir anlatımdı :(

ruhen hastayim ben
1

mobil görünümden çık