Acun ilicali degilsen onlari saglamis olamazsin haliyle mutsuzluk normal.
akış diye bir kitap var, onu okumanı öneririm. mutluluğun herkes için farklı bir anlamı olduğunu belirtiyor. senin saydıkların, mutlu bir yaşam için ön koşullar. yani sağlıklı değilsen, beslenmen kötüyse, uykun kötüyse, barınma sıkıntın varsa, belirsizlikler yaşıyorsan, dünyanın kralı bile olsan mutsuz olursun demek istiyor. ama bunların hepsi varsa mutlu olursun demek yanlış bir önerme olur. bunlar lazım, bunlar olduktan sonra seni mutlu edecek o asıl ana mevzuya da ulaşman lazım. özetle akış adlı kitabı okumanı öneririm :)
sevdiğin ve aynı oranda sevildigin bir sevgili/eş + yeterince (?) para + saglik
tutkuyla yapacağın bir şey. iş olması gerekmiyor, tutkuyla yaptığın şey işinse, mükemmel ötesi ama genelde böyle bir imkan olmuyor.
ikincisi de karşılıklı sevgi, aşk, değer gördüğün bir partner.
üçüncüsü de dostluklar, derdini paylaşacağın, mutluluğunda yanında olmasını isteyeceğin samimi dostlar.
roket adam doğru demiş. para mutluluk getirmiyor ama parasızlık mutlaka mutsuzluk getiriyor söylemi gibi. saydıkların mutlu olmak için değil, mutsuz olmamak için gerekli şartlar.
yazılanları okuduktan sonra edit: bir de küçük şeylerle kısa süreli mutlu olabiliniyor.
birinin ziyarete gelmesi denmiş. tam olarak beni anlatıyor. mutlu şen şakrak, über zeki bir arkadaşım var. onun gül yüzünü görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. sabah güneşi beni lokum gibi biri yapıyor. bugün karların üstünde ilk ayak izlerini gorç gorç bırakmak çocuk gibi mutlu etti. belgrad ormanı'nda, yeşilköy sahilde, caddebostan'da koşmak mutlu ediyor. tarkan dinlemek mutlu ediyor.
zombieland'da columbus'un listesinde yazar; "enjoy the little things." tallahassee twinkie ile nasıl da mutlu oluyor.
Muhtemelen bunların hiçbiri şuan ihtiyacınız olan şey değil.
Ben gerçekten ne istiyorum, onu sorgulayın.
sözlükte beğeni almanın pek anlamı yok.
hayat bir "to do list" değil.
tabii ki hayattan keyif almak böyle formüle edilemiyor, edilebilse düzenli beslenen herkes dünyanın en mutlu insanı olurdu gibi bir sonuç çıkıyor.
saydıklarınız hayatın dışında kalan, steril şeyler.
mutluluk insanın "içinde" gerçekten.
ama cem yılmaz'ın dediği gibi kdv'siyle beraber içimizde anlamında değil.
bu tip duygular ve hâller insanın kendisiyle ilgilidir, yaptıklarıyla değil.
travmalarınızla, içsel sorunlarınızla, duygularınızla yüzleşeceksiniz, sınırlarınızı belirleyeceksiniz, içinize döneceksiniz.
bunların sonunda da hayatınızı dengeye oturtacaksınız.
ne istediğinizi, kim olduğunuzu başka türlü bulamazsınız.
zaten bunlar olmadan insanın işine, gücüne, hobisine vb. sağlıklı şekilde yönelmesi bile çok zor.
çok paranız olur, kariyeriniz iyidir ama sevme-sevilme sorununuz vardır, yalnızsınızdır.
evlisinizdir ama mutsuzsunuzdur.
paranız vardır ama kendinize harcayamıyorsunuzdur.
potansiyeliniz vardır ama bir şeyler sizi hep aşağı çeker.
bunun gibi bir sürü şey olabilir, sadece örneklendirdim.
bunları aşmadan yükselmek zor.
Valla her şey bir yana, saydığın şeylerin çoğunu sağlasan bile özgürlük kıstasını sağlamak oldukça zor. Hatta belki günümüz koşullarında bir nevi imkansız bile sayılabilir. Dolayısıyla kendi mutluluğunu özgürlük kıstasına bağlayan biri bence mutlu olamaz zaten, çünkü gerçek manasıyla özgür değil. Hem özgürlüğü kıstas olarak alıp hem de mutluysa da özgürlüğü yanlış/eksik biliyordur bence.
Bunun dışında mutluluk da oldukça subjektif bir şey aslında. Ben mesela malak gibi yatıp hiçbir şey yapmadığımda aşırı mutlu olabiliyorken başkası için hiçbir şey yapmadan zaman öldürmek belki korkunç bişey olabilir. O yüzden "şöyle ya da böyle şeyler yaparsan mutlu olursun" demek oldukça yanlış bir tümevarım olur. O yorumların çoğu hep kişinin kendisi baz alınarak yapılmış yorumlar.
Kısaca evet, mutlu olmak öyle formüle edilemez bence.
mutluluk dışarıya bağımlı bir şey değildir, mutluluk bir huzur halidir. huzur için dinginlik lazım. bedensel dinginlik olmuyorsa (şi güç vs.) olabildiğince zihinsel dinginlik gerekiyor.
yukarıda saydıkların sanki tamam bunlar var mutlu olmalıyım diye bakılmış bir hayat, kolu ayağı olmayan insanların hayatları sürekli bir depresyon ve mutsuzlukla geçmeli o halde?
keyif almakda başka bişi, keyif almak ne yapıyorsan o sırada sadece ona odaklanmak lazım.
bizler dışarıdan bakınca bunları yapıp mutlu olabiliriz diye düşünüyoruz ama aslında mutlu oldukarı için yapıyorlar, yapınca mutlu oldukları için değil. tabii ki spor yapmanın stress'den uzaklaşmanın insan zihin dengesindeki yeri tartışılamaz ancak bunlar yeterli değil, mutluluk zihinsel algı ile alakalı.
herkesin tanımı farklı tabii ki; ben mutluluğu bir anomali olarak tanımlıyorum, normal halin zaten mutlu olmak değil. mutluluk dediğin şey bir iki hormonun salgılanması ve beynin buna verdiği tepkiden ibaret. bu nedenle önemli olan huzurdur diyorum.
Gelirine uygun bir şehirde yaşamak hepsini kapsıyor. Temel belirletici gelir ve gider dengesi.
Bu dünya, doyumsuzluk, sıkıntı, keder ve düş kırıklığı diyarı. Masal dinleme çağında bir insan yavrusu büyütmüyorsanız, lügatinizi "mutluluk" gibi kof sözcüklerden tez vakitte arındırmalısınız bence.
Son yillarda mutlulugun bir karakter ozelligi oldugunu gosteren cok calisma var. Yani bazi insanlar mutlu insanlar degiller. Milyarder de olsalar, unlu de olsalar, hayatlarinin askiyla da evlenseler, kilo da verseler vs mutlu olmayacaklar ya da mutlu olabilme kapasiteleri cok sinirli. Keza tam tersi insanlar da var, mutlu insanlar, zaman zaman calkantili olsalar da mutlu kalabiliyorlar uzun vadede. Cem Yilmaz'in son gosterisinde 'iste, yapmiyoruz be abi' diyen insanlar var ya hani, biraz onun gibi bu kronik mutsuzlar.
Yakin zamanda okudugum bir kitapta (ama bu konuda cok sey okudum o yuzden spesifik olarak alintilayamayacagim) mutlulugun en temel faktorlerinden birinin 'zamani istedigimiz gibi kullanabilmede kontrol' oldugundan bahsetmislerdi. Bence bu cok dogru. Calismak istiyorsaniz calisarak, evde kalmak istiyorsaniz evde kalarak, istiyorsaniz spor yaparak, seyahat ederek, uyuyarak, doktora yaparak, kayinvalidenize gitmek istemiyorsaniz gitmeyerek, alisveris yaparak vs gecirebilirsiniz zamaninizi ve o sirada yapmak istediginiz buysa bu sizi daha iyi hissettiriyor. Burdan su cikarimi yapabiliyoruz, saglik, para, egitim, cevre, fiziki saglik gibi faktorler de aslinda bize zamanimizi nasil kullanabilecegimiz konusunda ozgurluk veriyorlar. O yuzden mutlulugumuza katkilari var.
mutluluk peşinde koşmanın bir aldatmaca olduğunu düşünüyor ve mutluluğu "anlık hazlar" olarak tanımlıyorum. hiç bir mutluluk kalıcı olamaz çünkü beyinde kimyasal tepkimeler sonucu ortaya çıkar.
bence aramamız gereken şey mutluluk değil, eudaimonia (ödomoni).
bu sözcüğü mutluluk olarak çeviriyorlar, çok yanlış olduğunu düşünüyorum. mutluluk ve euadamonia farklı şeyler.