[film]
(3) 

ahlat ağacı filmi

halk #1501088
öğretmen epey idealist biriymiş zamanında. ödüller almış, protokollerde yer almış, öğrencileriyle başarılar kazanmış falan. ne olmuş ta adam kendini bu kadar bırakıyor?

ben böyle bi bilgi kırıntısına dahi denk gelmedim. tamam her şey göze sokulmaz da zerre sezdirme de olmamış.

tamam salarsın kendini de bu kadar dibe vurmasının nedeni filmde nasıl açıklanıyor? ya da bu eksiklik? size de tuhaf gelmedi mi?

ben film boyunca en çok bu sorunun cevabını aradım. hocam ne oldu? niye bu kadar rezil ettin kendini? cevap yoktu.

 

Bunun ne önemi var, hikayeye aman aman bi katkısı olacağını sanmıyorum. Sıradan idealist memur kafasının zamanla kendini salması işte. Toplumdaki tüm memurlar böyle değil mi? Nuri bilgede her şeyin cevabını bulamazsın. Bu filmleri güzel yapan da bu. Bir dizi olsaydı muhtemelen yan karakterleri işleyecek zaman olurdu. Zaten film Sinan'a odaklanıyor.

olaylar olaylar

Filmde dibe vurmuslugu yok zaten.
Maasli calisanin emekliligi tam olarak oyle oluyor.

Hatta nbc o adami tatilde gordugu icin, adamin ogluyla beraber senaryo yaziyor.
Yani o adamdan ulkede milyon tane var.

divit

aslında ne olup bittiği gözüküyor filmde. öğretmen idealist ve aynı zamanda romantik birisi. ve bu özelliklerle hayatın gerçeklerinden kopan ve kaçmak isteyen insanlara tipik bir örnek.

öğretmenin idealistliği sadece mesleği ile sınırlı değil aynı zamanda hayatla ve doğayla da ilgili. insanın doğanın bir parçası olduğunu ve her zaman doğayla iç içe yaşaması gerektiği düşünüyor. mesleğinin ilk yıllarındaki gençlik heyecanı ile mesleki yöndeki idealist duyguları ona güzel işler başartıyor ancak zaman geçtikçe etrafını kuşatan sistemin kendisine dayattığı, içine hapsettiği ve doğadan uzak rutin hayat döngüsünü de kabullenemiyor.

aslında sürekli doğayla ile iç içe olduğu bir hayat yaşamak istiyor. ancak bu mümkün değil çünkü ev geçindirmek derdinde. çoluk çocuk derken istediği hayattan gitgide uzaklaşıyor. mecburiyetleri, tüm bu sıkışmışlık onun ruhunu daraltıyor.

tüm bunların içinde kendine bir kaçış arıyor. bulabildiği tek çıkış ise şans oyunlarından yüklü kazanç elde edip kendini hapsolduğu hayatın dışına atabilmek. aslında ona göre tüm bu düşünceleri ve bunun için yaptıkları da normal. ulaşmak istediği hayal için elindeki tek çözüm bu. kendince doğru bir düşünce. ama maalesef hayatın gerçeklerinden kopuk tüm bu düşünceler ve haller. kendisi dışında herkes bu acı gerçekler tarafında yer alıyor. o yüzden onun bu halleri kimse tarafından tasvip edilmiyor, anlaşılmıyor. saygınlığını kaybediyor. eşi çocukları sürekli eleştiriyor. hatta oğlu nefretle bakıyor bir zaman. kötü olduğunu düşünüyor. kendini ondan üstün görüyor.

ancak en nihayetinde öğretmen sistemin dışına bir şekilde çıkıyor ve o doğal yaşama kavuşabiliyor. o zamana kadar onun yanlış bir yolda, yanlış hallerde olduğunu düşünen hatta nefret eden oğlu aslında babasının ne kadar da naif bir isteği elde etme çabası içinde olduğunun ve içinde asla bir kötülük olmadığının farkına varıyor. ayrıca oğlu tüm bu süreçte de hayatın acımasız tarafı ile yüzleşiyor (kitabının satmaması, değer verdiği bir yazar tarafından hor görülmesi, toplumda bir konum elde edememesi vs.) ve o acımasızlığın içinde saf ve temiz kalan tek şey babası ve tutanacak bir dal haline geliyor onun için.

---spoiler---
öğretmenin oğlunu, film boyunca babasının sürekli kuyu ile uğraşmasından ve sürekli ona yardım etmesini istemesinden nefret etmiş bir haldeyken, filmin sonunda kuyuya babası söylemeden girmiş ve çalışır halde görüyoruz. babasının hep hatalı olduğunu düşünüyordu. ancak şimdi önceden hiç istemediği, inanmadığı, nafile çaba olarak gördüğü o kuyuda çalışmaya bu sefer babası istemeden kendi koyulmuş. babasına karşı olan o iddialı tavrının boşa çıktığını, yanlış olduğunu görüyor en sonunda. ama bir yandan da bu kendisinin de bittiği yer bu kuyu. bir anlık kuyuda kendini astığını görmesi de bununla alakalı. o kuyuda bitiyor tüm iddiası ve kendisi. ama tutunacağı tek şey olarak kalıyor elinde.

dantealighieri
1

mobil görünümden çık