Yirmilerimin sonunu yaşadığım için de zaten bir "paslanıyorum" hissi içindeyim ve bu "artık kitabı bile düzgün okuyamama" düşüncesi bir süredir beni çok tedirgin ediyor; resmen algılarımın kapandığını düşünmeye başlamıştım.
Sonra Mina Urgan'ın anı kitabını okumaya başladım, resmen düşünmeden takır takır eskisi gibi okuyabildiğimi fark ettim. Aklıma birden bunun Türkçe konusunda oldukça yetkin birisi tarafından ve Türkçe olarak yazılan bir kitap olduğu geldi.
İngilizcem kötü değil, ancak oturup "kendini geliştirme" psikolojisi içine girmeden güzel güzel roman okuyacak kadar da iyi değil, haliyle kitapları Türkçe okumayı tercih ediyorum. Her neyse, yine de gidip aklımı bulandıran bu kitaplardan birinin orijinal dilindeki e-pub halini buldum ve buradan okudum.
Gerçekten de İngilizce halini Türkçe halinden çok daha rahat anlayabildiğimi fark ettim; şimdi aranızdan "eh tabi, sonuçta orijinal daha akıcı olması doğal" diyenler çıkacaktır, ancak alakası olduğunu sanmıyorum. Son yıllara kadar okuduğum kitapların hiçbirinde "google translate" havası almıyordum.
Sorum şu; siz de aynı duyguları yaşıyor musunuz? Çeviriler ciddi anlamda sorunlu. İşin içinde olan birileri varsa bu konuda hakkında bir şeyler söyleyebilir mi? Nasıl bu hale geldi bu?
bazı çeviriler pürüzlü bazı çeviriler ise tertemiz, bu hep böyleydi, yirmilerinin başındayken de böyleydi ve beynin algıların ağırlaşıyor maalesef, yirmilernin başındaki iştahla ve algı kapasitenle beynin kötü çevirilerle bile uğraşmayı, bunları düzeltmeyi anlamayı seviyordu, üst düzey bir performansla çalışıyordu o yüzden bu sana büyük bir sorun olarak gelmiyordu
bazı yayınevleri maalesef çok kötü, dediğiniz gibi.
mesela metis çok abartılmış bir kitabevi. neredeyse hiçbir çeviri kitabını okuyamıyorum. çevirmen olmasam "evet paslanıyorum galiba" diyeceğim ben de ama öyle değil. cümle yapısını türkçe'de kullandığımız şekle uyarlamadan ne görüyorlarsa onu çeviriyorlar. bunun sebebi artık çoğu yayınevinin ucuza kaçmak için piyasadan çevirmen toplaması.
ama bir de ari çokona çevirisi okuyorum mesela. binlerce yıl önce yazılmış kitap sanki anadilimde yazılmış gibi. kısacası, olay çeviriden kaynaklanıyor. paslanma söz konusu değil.
çeviriler sorunlu çünkü yapanlar çevirmen değil. kitap çeviri ücretleri çok düşük seviyede. çevirmen de hayatta kalmak için dizi film altyazısı yapıyor haliyle. şu an piyasadaki kitap çevirilerinin yüzde 80'i öğrenciye yaptırılan makine çevirisinin post edit'idir muhtemelen.
Aynısını Joe Haldeman'ın Bitmeyen Savaş'ını okurken düşünüyordum. Translate çevirisi okuyormuşum gibiydi.