Köpeğim vefat ettiğinde.
2018 yılında yaşadığım evde doğal gaz sistemi yoktu. Elektrikli sobayla ısınmaya çalışırken çok fena üşütüp hasta olmuştum. Ev ısınmıyordu ve ben çok üşüyordum. Benimle ilgilenmesi için çağırabileceğim kimse yoktu. Yemek yiyemedim, akşamdan başlayarak sabaha kadar uyuyup uyandım ve üşüdüm. Asıl zor olan da, üzülmesinler diye aileme telefonda belli etmemeye çalışmıştım hasta olduğumu.
Askerdeyken sanırım
Hasta olmustum, yerimden kalkamicak kadar kötüydüm. Kimseyi zahmete sokmayı da sevmem. Arkadaslarima fln soylemedim. Yerimden kalkamadigim için yemek de yiyemedim. 2 gün fln öyle aç bilaç yatmistim, çok uzucuydu :')
Bir de bilekliklerimi takmakta zorlaninca çok hissederim yalnizligimi xd
anlık olarak bilmiyorum da hayatımın en yalnız dönemini şu an yaşıyorum. pandemi yüzünden sosyalliğin sıfırlanması, hayatımdaki 1-2 insanın da benzer zamanlarda gitmesi, tekrar başladığım sigarayı yeniden bırakmam, parasızlıktan okul da online olduğu için anne evine sığınmam, kardeşimin bile benimle pek muhatap olmak istememesi vs...
bomboş, bombok, yapayalnız, ümitsiz bir süreç benim için. eskiden böyle zamanlarda pozitif düşünmeye çalışır veya insanlarla konuşmak isterdim örneğin. denklem basit. yalnızım, öyleyse insanlarla görüşeyim, di mi? şimdi o da yok. "kim senin derdini dinleyecek aq sktir git milletin işi gücü yok senin mızıklanmanı mı çekecek" havasındayım. çok değersiz ve gereksiz hissediyorum kendimi. ha çok sorun değil bu tabii ama bu fikre alışmak ve "değerli"yken bir anda bok çuvalına dönüşmek, o adaptasyon süreci üzüyor biraz. şey gibi hani, durmak ya da hızlı araba kullanmak çok problem değildir ama hızlı sürerken zınk diye durursan paramparça olursun, o hesap. kimsenin umursamadığı bir adam olmakla sorunum yok, sevilen ve önemsenen biri olmakla da problemim yok ama birinden diğerine keskin geçiş çok yıpratıcı oluyor.
2016 ekim ayinda ayrilik acisiyla uzuntuden kendimi harap ettigim bir donem olmustu. sabah uyandim bacaklarim tutmuyordu ve belimde inanilmaz bir agriyla duvarlara tutuna tutuna banyoya kadar gidebilmis, banyoda yere dusmustum. can acisiyla aglaya aglaya is yerine gelemeyecegimi haber vereyim bari diye yoneticimi aramistim. adamcagiz halime aciyip gelip beni doktora goturmustu. hastanede tekerlekli sandalyede otururken nasil bu kadar yapayalniz kaldigimi dusunuyordum. 2 agri kesici igneyle ancak agrim dinmisti ve eve dondugumde o zaman birkac gun once benden ayrilan eski sevgilime is arkadasim haber vermis, kendisi lutfedip beni ziyarete gelmis. evde biraktigi esyalari toplamaya gelebilmek icin bahane buldugunu sonradan anlamistim tabii. neyse ki kurtuldum hem o agrilardan hem o insandan. ama hala o gunu dusununce bogazim dugumleniyor.
yalnizligi cok severim ama ben tercih ettigim zaman.
Askerlik, anlatsam kitap olur.
Oradan sonra kari kiz terk etmeleri falan hic koymadi.
2017 mayıs-eylül arası.
annem vefat ettikten sonraki 3-4 ay hayatımın en tuhaf, en zor, en garip, en buhranlı, en belirsiz, en kasvetli ve en yalnız dönemiydi.
doğru düzgün yas bile tutamadım.
ki genel olarak çok kolay bir hayatım da olmadı ama o dört ay boyunca sınandım resmen.
2-3 yaşımda olan şeyleri bile hatırlayabiliyorum, o dönemi net hatırlayamıyorum.
sonrasında çok değiştim, hayatım da değişti.
neyse ki, iyi yönde.
o yüzden öyle zamanlara tutunmamak lazım.
Fiziksel şiddet gördüğümde en yakınımdakiler bile beni yalnız bırakmıştı. Gece bacağımda alçıyla nasıl tuvalete gidebilirim diye düşünürken kendimi ağlarken bulmuştum. Dikişlerden kafamı yastığa bile koyamıyordum. Hayatımda kendimi hiç o gece hissettiğim kadar yalnız hissetmedim. Fiziksel acıdan çok karşı karşıya kaldığım durum acıtmıştı.
hiçbir zaman. yalnız bırakılmadığım için değil ama, sadece iyi ya da kötü anlarımda birine ihtiyaç duymuyorum. birileri kötü bir şey olunca yardım etmeye çalışsa bile yalnız kalmak daha iyi geliyor. çocukluktan kalma bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum.
1- tek yaşarken kafamı dolaba vurup bayılır gibi olmuştum, o gün öleceğim sanmıştım
2- üniversiteye şehir dışına gittiğim ilk gece
9-10 sene once Milano'da Centrale cevresinde dandik bir otelde kaliyorum, yalnizim. Gece yarisi 2-3 gibi benim oteli polisler basti, normal polis de degil ozel harekat gibi bir sey agir silahlar falan var adamlarda. Nooluyo lan diye seslerine uyanip pencereden disariya bakinca gordum, koridora cikmak yemez:) 2-3 araba disarda da ekip var. Onemli bir sucluyu ariyorlar herhalde. Resepsiyonisti katmislar onlerine bu odada kim kaliyor, nereli bu, kac yasinda gibi sorular soruyorlar sonra da odaya giriyorlar arama marama yapiyorlar anladigim kadariyla, ama medeniyet Avrupa insan haklari falan hak getire ortam cok gergin, bagiris cagiris seklinde azarlama seklinde kaba saba bir sorgulama, muamele var duydugum kadariyla. Italyanca bilmesem de anlayabiliyorum az cok. Otel zaten eski duvarlar kagit gibi her sey duyuluyor, izolasyon berbat otelde. Ben de korkuyla benim odayi basmalarini bekliyorum sira sira gittikleri icin. Cikip da bu ses ne falan diye koridora dahi cikamazsin ortam cok gergin, catisma falan cikar diye de korkuyorum her an. O sirada kendimi dusundum: b seviye ingilizce disinda dil yok, yanimda dogru duzgun para yok, ulke, uyruk desen dandik, isim desen Islami bir isim, zengin, nufuslu aileden gelmiyoruz en zayif halkalardan biriyim lan ben diye dusundum. Ister misin bana bir tane faili mechul yiksinlar suracikta, toplayip gotursunler, hapisanede gecsin tum omrum. Italya zaten malum mafyanin memleketi, Berlusconi'nin ciftligi gibi birseydi o zamanlar ulke, derin devlet temiz eller bilmemne haberlerde geciyor surekli bizden pek farki yok. O zamanlar Ergenekon vardi Turkiye'de, polisler sahte delil melil uretiyor, suc icat ediyordu, kumpas kuruyor falan bu tarz dusunceler beynime oyle bir hucum etti ki sanki sucluymuscasina korktum orada polisten, en cok yalniz hissettigim zaman orasidir polsilerin odami basmasini beklerken. Benim kapinin onune geldiler, resepsiyonist adimi uyrugumu falan okudu, su tarihte giris yapti diye bilgi verdi polise, benim kapimi dahi calmadan es gectiler beni iyi mi:) Yabanci ulke, genctik falan cok pis korktum kisaca 2-3 yil yaslanmisimdir orda.
Ben arkadaş grubunun içinde kendimi yalnız hissediyorum. Onlar gülüyor eğleniyor ama ben bir türlü o eğlenceyi yakalayamıyormuşum gibi hissediyorum. Hem mutlu hem yalnız hissetmek çok garip…
Bu aralar arşa çıktı bende. Zaman içinde bütün yakın arkadaşlarımın farklı şehirlere gitmesinden, iş ortamında dışarıda görüşmek isteyeceğim kafada birilerini bulamamamdan iyice yalnızlaştım. Ama yalnızlaştıkça daha da yabanileşip yalnızlığım artıyor. Artık telefonum çalınca bile gerilmeye başladım, ulan kim arıyor şimdi bunla mı konuşacaz diye düşünüyorum ve 0850 numara falan olduğunu görünce seviniyorum.