yaşayamayıp ne yapacaksın ki? yaşayamam diye bir şey yok. açlıktan yemek bulamayıp ağzına çakıl taşı atar yine yaşarsın.
bu biraz "ne kadar intihara meyillisiniz?" sorusu olmuş. @bohr'a katılıyorum. mal mülk içinde yaşarken iflas edip 1 ekmeğe muhtaç insanlar bile yaşamaya devam ediyor. dünya hali. yaşarsın bir şekilde.
insan her şeye alışıyor.
Allah yaşatmasın ama her koşulda yaşarım. Size suç ve ceza'dan şu parçayı bırakıyorum;
Raskolnikov yürürken, "Acaba neredeydi?" diye düşündü. "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek fırtınayla sarılmış vaziyette yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse, o şekilde yaşamak, şu anda bir saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir?' Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!.."
yasiyorsunuz. yasaniyor.
issizdim, cocuk vardi, iliklerime kadar nefret ettigim bir ulkedeydim, pirinci yagi gunluk aliyordum, 1 olcu yag, yarim kilo pirinc, o ogune yetecek kadar. o siralarda cok garip bir sekilde birini tanidi esim, o adam tanidikliga mahsuben ne zaman urununu satmaya gitse bize de mutlaka 2-3 kilo birakirdi. Aldigimiz pirince onlar eslik ederdi. O adam bizim durum duzelmeye baslayinca o urunden ekmez ve pazara cikmaz oldu. Garip dedigim kismi buydu.
Fakir bir ulkedeydik, bakkallar olcuyle azar azar yag satmaya, yarim kilo pirince bir avuc fasulye tartmaya alisiktilar. Turkiye'de doverler herhalde sizi.
Insan adapte olur.