Şunu gördüm problemi yok etmeye çalışmak yerine etkilerini silmeye çalışıyorlar. Kırık kol için ağrı kesici içmek gibi geliyor.
CHP müsilaj için komisyon kuralım diyor, AKP reddediyor. Şimdi baktım AKP Başkan vekili bülent turan görüşeceğiz komisyon kurulmasını demiş.
Zaten kovidden dolayı bi çok sektör durma noktasına geldi. Marmara çevresindeki turizm noktaları bu yazı da boş geçirecek gibi.
Uzmanlar deniz altındaki yaşamın çok kötü etkilendiğini söylüyor. Ama kirlilik kaynakları ortadan kaldırılırsa ya da sınırlandırılırsa denizin kendi dengesine ulaşabileceğini de belirtiyorlar.
Bir önceki müsilaj probleminde deniz altının temizlenmesi 2 seneyi bulmuş. Bizdeki bu rehavet beni çok korkutuyor. Silkelenip radikal çözümler ortaya koymuyor olmamız çok endişe verici.
Siz ne düşünüyorsunuz?
çünkü ucunda rant, siyaset, nüfus, ekonomik büyümeyi ve üretimi önceleyen kapitalist sistem var, buradan bir çok konuda eleştiri çıkar
bilim insanlarının söylediği şu an fabrikaların arıtmadan denize saldığı atık suların durdurulmasından 5-6 sene sonra müsilajın etkisinin azalacağı 10 seneye de temizleneceği
ileri arıtma sistemlerinin yapımının ve işletmesinin pahalı olması da var
son zamanlarda bu konu ile ilgili güzel yazılar yazıldı, videolar çekildi youtube da var
marmara denizi kaçınılmaz sona yaklaşmış gibi anlıyorum ben okuduğum ve izlediklerimden. sen 80 milyonluk ülkenin tüm sanayisini ve nüfusunu tek bir iç denizin etrafına topla, fabrikaları doğru düzgün denetleme, rant uğruna on yıllar boyunca doğayı yok et, şimdi de denizin üstündeki salyayı fileyle toplamaya çalış.
sorun müsilaj değil, uzmanlar böyle söylüyor. müsilaj marmara denizi'nin bittiğinin bir emaresi sadece. müsilaj toplansa da o deniz temizlenmeyecek. hatta bir uzman marmara denizi'nin 80'lerin sonunda yok olduğunu, o günden beri çürüyerek bugüne geldiğini söylüyordu.
bu saatten sonra alınacak aksiyonu bizim gibi bir ekonomi yapamaz. tutup izmit'i komple başka yere taşımak gerekiyor mesela. değil izmit'i, izmit'teki tek bir fabrikayı kaldırıp başka yere taşıyamazlar. o yüzden hepimize geçmiş olsun.
Sadece Kocaeli'de 13 adet organize sanayi bölgesi var, binlerce fabrika&üretim tesisi organize sanayi bölgeleri dışında yer alıyor.
Yalova,Tekirdağ, Tuzla ve İstanbul bölgelerini de buna dahil etmek gerekli, Osb dışında kalan firmaların neredeyse tamaında bir ön arıtma tesisi dahi yok.
Uygunsuz deşarj yapmanın cezası, çıkan atıkları geri dönüşüme & atık bertaraf tesislerine göndermenin yanında ucuz kalıyor, siyasette işin içine girince bu cezalar bile kesilmiyor.
Osb'lerde ise çoğunlukla biyolojik arıtma, çöktürme ve çamur bertaraf işlemleri yapılıyor, ileri kimyasal arıtma yapan tesis sayısı çok az, bunların temel sebebi de yatırım ve işletme maliyetlerinin çok yüksek olmasıdır.
Ev ve ticarethane kullanımını da buna dahil etmen gerekir o da 25 milyondan fazla nüfusun oluşturduğu kimyasal ve atıksulardan oluşuyor.
Bu öyle kolay bir iş değil.
Konu sadece istanbul'dan ibaret düşünüyoruz.
marmara denizi'ne dökülen 10'un üzerinde akarsu var. tekirdağ'dan kocaeli'ne,
bursa'dan çanakkale'ye devasa bir alan söz konusu.
bunların tamamınının atıkları, kanalizasyonları, sanayi suları oluk oluk marmara'ya gidiyor. Yıllardır.
8-10 şehri, Türkiye'nin nüfus yoğunluğu en yüksek bölgesini toptan bir dönüşüme sokmanız lazım. En ufak atölyesinden devasa fabrikasına her sanayi kuruluşunun tüm atık sistemini elden geçirmeniz lazım. Evleri bile. Lavaboya döktüğümüz çamaşır suları, çamaşır makinesinden giden deterjanlar, mutfaktan döktüğümüz yağlar vs vs...
Kanalizasyon sistemlerini arıtmadan geçirmeniz lazım.
Bunlar hem korkunç maliyetler, bir anda yapmak için. hem de ciddi bir organizasyon ve denetim mekanizması gerektiriyor.