Süreçler uzun olduğu için, çok para harcanması gerektiği için ilerleme de yavaş oluyor. Bir noktadan sonra hızlanır diye umuyorum. (bkz: crispr)
ilaçlar için denek olmak isteyen kaç kişi bulabilirsin ki*
Gayet gelişiyor. Organ nakli, bypass, stent, kalp pili, lazerle göz ameliyatı gibi onlarca gelişmiş seçenek var.
Daha ne kadar gelişsin 60-70 sene önce en ufak bi mikrobik olayda ölüyordun antibiyotiği buldular ömrün belki de 50-60 sene uzadı, bu bence yeter, ayrıca ilkel bir durum da değil, saç da çıkmasın ne olacak. Ayrıca saç dökülmesi bi hastalık ya da medikal bir sorun değil tıp niye bununla uğraşsın. Ha çok istiyorsan dihidrotestosteronu baskılarsın saç dökülmesi tamamen durur, çok da basit bir olay bu işi gören prostat ilaçları var, tıp buna da bi çare bulmuş aslınsa.
@kaleci yapay diş var mı hocam veya numarası ayarlanabilen çıkarıp takmak gerekmeyen lens. Bu ikisi en basit şeyler onlar bile yok.
Çünkü mühendisliğin konusu olan materyal ile bir canlı olan insan vücudu çok farklı.
Vücut basit bir denklem, bir formül değil.
Her şeye karşın, insan yaşamını uzatan bir sürü gelişme oldu.
para.
kaliteli bir araba düşünelim. üretildiği zaman onbinlerce euro masraf yapıp üretip karıyla beraber satabilirsin. teknik olarak alıcı sayın 7 milyar insanın tamamı. saç vs için o geçerli değil. kafadan dünyanın yarısını ele kadınların ciddi bir dökülme derdi yok. erkeklerin de %30-35'i kel kalıyor. bunların da yarısı bunu dert ediyor. totalde %10 yapmıyor.
yani genel olarak teknolojik gelişmeler (otomotiv telefon iletişim vs) potansiyel müşteri olarak 7 milyara hitap ederken tıbbi gelişmeler o kadar yüksek insan sayısına erişemiyor.
dental implantlar yapay diştir
@ceket hocam porselen onlar yahu ben anlı kanlı dişten bahsediyorum
İmplant var işte diş için daha ne yapsınlar, yani yapay karaciğer dalak böbrek üretiyorlar da diş mi üretemiyorlar? Onun dışında göz gibi hassas bir organa takıp çıkarma zorunluluğu olmamayan bir lens icat etmeye çalışmak sence mantıklı mı, bilim bunun için neden uğraşsın sen vücut için yabancı bir cismi alıp göz gibi hassasiyeti yüksek bir organa sürekli takmak istiyorsun, bunun hiçbir anlamı yok.
Ar-ge yerine halk sağlığına ayrılıyor bütçe o yüzden. Bir hastalığın tedavisi üzerine çalışmaktansa hastane açıp insanlara sağlık hizmeti vermek daha kazançlı geliyor.
diş için implantlar gayet yeterli ve kabul edilebilir bir kalite sunuyor. daha ötesi için uğraşmanın çok bir manası yok.
saç konusunda da saç ektirme teknolojileri fazlasıyla ilerledi.
lens dediğin şey de mucizevi bir madde, malzeme mühendisliğinin son noktası. kalıcı lensler de mevcut, katarakt vs için kullanılıyor mecbur kalırsan.
yani özetle tıp şu an 20 sene önceye göre bile inanılmaz bir noktada. bundan 70-80 sene önce ortalama yaş 40 falanmış yani öyle düşün.
(bkz: crispr) Scissors diye google’dan makaleleri oku bence
Yapılan buluş mars’a gitmekten bile çok daha önemli
Bence sen dünyayı takip etmiyorsun
Bu konularla ilgili dünya çapında harika siteler var
Ekşi sözlük’te gündem olmaz, basında da gündem olmaz
Biz Sedat peker’le yatıp, süleyman soylu ile uyanıyoruz, euro’yla, dolarla, işsizlikle uğraşıyoruz, dünya bambaşka şeyler konuşuyor maalesef
1) mühendisliğin birçok dalında, askeri harcamalar kapsamında nerdeyse sınırsız bütçe ve kadro ile araştırma yapılıyor.
uzaya gidilebilmesi için hibe edilen askeri bütçeyi, son 50 senede tıbbi araştırmalara versek gözümüzden süpermen lazeri bile çıkardı.
2) tıbbın ilerlemesini sağlayan temel araştırmalar büyük oranda hemen para kazandırmıyor. aziz sancar mesela dna'nın kendini tamir etme mekanizmaları için çalışıyor. bu temel bilgidir. bu bilgiyle birilerinin para kazandırcak bir ilaç üretip satması belki 20 sene alacak. durum böyle olunca büyük şirketler temel tıbbi araştırmalara harcama yapmıyor. ancak aziz hoca gibi idealist hocalar, üniversitenin kuş pipisi kadar bütçesiyle birşeyler üretmeye çabalıyor.
ama diğer mühendislik alanlarında yapılan çalışmalar kısa sürede para kazandırm apotansiyeline sahip. sermayede o araştırmalara akıyor haliylen.
3) birde insanlar aslında uzun yaşamı, sağlıklı yaşamı falan önemsemiyor. takmıyorlar. en basitinden şu pandemi ortamında bile en önmeli kriter d vitaminini belli seviyede tutmak, c vitamini ve çinko almak. toplumun yüzde kaçı umursuyor bunu ? mehmet öz bu üçünü özellikle tavsiye etti, türkçe video yayınladı, kimin umrunda ki ? insan ömrünü uzattığı bilinen antioksidanlar var, eczanelerde sigara fiyatına satılıyor. git sor kaç tane satılıyormuş.
Mühendislikte yatırımın çoğu özel sektörden geliyor, tıpta devlet/kamu üzerinden. Bence temel sıkıntı bu. Yani bütçe farkı da vardır, ama tıbbın çok daha sıkı bir şekilde regüle edilen bir sektör olması gelişmesini engelliyor diye düşünüyorum.
Ha tıbbı tamamen özelleştirmek mantıklı mı? Değil. Düzgün bir şekilde yapılması da imkansıza yakın bence, ama bu sebepten dolayı gelişme hızı düşük.
Teknoloji ilkel değil, bence siz tıp bilimini sadece biyomateryaller bakımından değerlendiriyorsunuz. Yapay diş dedikleriniz porselen değil, içeriğinde opaklıktan mukavemete kadar bir çok özelliği etkileyen malzemelerin karışımı. Ama sonuçta yapay bir malzeme ve dişin yerini almak için de gayet yeterli bir çözüm sunuyor aslında. kaldı ki, hücre doku kültürü ile kulak yapıyor insanlar, mesele malzemeyi laboratuvarda yapmakla bitmiyor. vücudun kendine ait bir bağışıklık sistemi var, siz dışardan neyi verseniz kendinden değilse reddediyor. öyle olmasaydı, insandan alınan organlar, kan, kemik iliği başka insanın bedeninde reddedilmezdi. bu konuda bile, kontrollü olarak insan kanındaki tüm bağışıklık hücreleri sıfırlanarak kemik iliği nakilleri yapılıyor.
Onlarca ilaç araştırmasında görev aldım, yaklaşık 50 tane de tıbbi cihazın kapsamlı raporlamasını yapmışımdır.b en bile bu kadar işin içindeyken hala önüme yeni bir üretim teknolojisi, yeni bir tedavi/tanı yöntemi geldiğinde 'ulan tıp ne kadar ilerlemiş' diyorum. kanser hücrelerinin üreme yollarını tıkayan akıllı ilaçlar yapılıyor, ultrasonik patlama yaratarak (böbrek taşının kırılmasındaki mantık) damar içine gönderilen ve oradaki tıkanıklığı açan stentler yapılıyor (bakınız damar içi gibi incecik bir alandan bahsediyoruz), bunların haberleri yapılmıyor diye ilerleme olmadığını düşünemeyiz.
mesela verdiğiniz örnek, numarası değişen lens... neden olsun ki, mevcut optik camlar, farklı materyallerden üretilen yumuşak/sert lensler ve oftalmolojik cerrahi laser uygulamaları bu sorunların çözümü için yeterli seçenekler sunuyor. numarası değişen bir lens olsa, şimdiki lensler kadar saydam, ince, esnek ve geçirgen olabilir mi? laser bile her göze uygun olmadığı için farklı kornea özelliklerine uygun çeşitli cihazlar geliştirildi. neden bu kadar insan ve para kaynağı saç çıkarmak için harcansın ki? tabii ki firmalar da çok masum değil ama saçsızlıktan ölen yok sonuçta... göz cerrahisinde kullanılan o kadar mikrocerrahi alet var ki, bunların gelişimini ve ne işe yaradıklarını okumak bile' oha bunu da mı yapıyorlarmış' dedirtiyor.
bu arada mühendislik bu kadar ilerledi derken aslında tıptaki bu gelişmeleri yine mühendislerin ve doktorların birlikte çalışarak sağladığından habersizsiniz sanırım. tıp mühendisliği, genetik mühendisliği, biyomalzeme mühendisliği diye bir çok alan var. Biyomalzeme konusu hem çok geniş, hem de yukarıda belirttiğim gibi vücudun savunma sistemi tarafından sınırlanan bir alan. Malzemeyi laboratuvarda geliştirseniz bile biyouyumlu olması için birçok testten geçmesi gerekiyor, sitotoksisite, genotoksisite, mutajenite, akut ve kronik toksisite, kan uyumluluğu gibi bir çok test var ve seramik, metal veya diğer canlılardan elde edilen biyomalzemeler de dahil hepsi için %100 biyouyumluluk mümkün değil.
Özne insan olduğu zaman gelişmeler diğer alanlara göre çok daha yavaş oluyor hocam. Kendi alanımdan örnek verirsem, yapay zeka dünyada son 10 yılda müthiş bir yol katetti. Ancak bu yapay zeka uygulamalarının öznesi insan olan ürünlere entegre edilmesi hala büyük bir problem. Örneğin otonom kara araçları hala insan ölümlü kazalara neden olabiliyorlar. Ya da microsoft yarattığı yapay zekalı twtitter botunu, insanlar tarafından istismar edildiği gerekçesiyle yayından kaldırmak zorunda kalıyor. Ya da hala otonom savaşçı iha/sihalar etkin bir şekilde kullanılamıyor, ufak bir hata sivil insanların/kendi askerlerinin ölümüne neden olabilir.
Tıp biliminde de yaşadığımız süreçte bir aşı geliştirmek bile aylar süren deneylerden sonra ortaya çıkıyor, çünkü her türlü yan etki belirlenmek zorunda ve öznesi insan.
Tıp hatta genel olarak bilim birilerinin elinde tekel durumdadır .
Gelişen de tıp değil tıp endüstrisidir. Konu insana çip yalmaya kadar gelmişken bu zamanda kontrolü kimlerin ele alacağı konuşulmuyor .
Dünyanın bir farklı yerindeki araştırma buluş ve deneyler aslında birbiriyle bağlantılı ve belli bir amaca hizmet etmektedir. Haberler bize ayrı ve parçları birbirinden bağımsız gibi verildiğinden bu parçaları birleştirmek ve anlamlandırmak için ayrıca bilgi temelli alt yapı gerekiyor.
Gen araştırmaları şu an insana zararlı olarak ilerliyor.
insanı değiştirme ve topraktan/doğasından uzaklaştıran her şey temelde insana zararlı olmakla birlikte daha yeni/güncel/zaman uygun ve bilimsel olarak sunuluyor.
İnsanın kendisi şu an bilimsellik adı altında işgal edilmiş durumda.
Bazı Tedavi yöntemlerinin kendisi bizzat hastalık hatta ölüm sebebi oluyor.
Bir ilaç şirketinin vaadleriyle bir doktorun her daim o ilaç şirketinin ilaçlarını reçeteye yazmasına "tedavi " denebilir mi?
Hasta olan insan, aslında böyle bir ortamda ilaç müşterisi olduğunu ne zaman anlayacak?
Evet güzel çalışan sağlık görevlileri de var ama sorun arızalı olanlardan başlıyor zaten.
www.hurriyet.com.tr
www.winally.com
Caps:
i.hizliresim.com
araştırılırsa yok hipokrat yemini yok etik yok tıp ahlakının da
birer örtü ve bir yere kadar olduğu görülür.
Nasıl yani? Daha ne kadar gelişsin?Atatürk için diyoruz ya çok erken vefat etti diye. Öldüğünde 57 yaşındaydı. Erken vefat etmedi aslında, o yıllarda yaşam süresi o kadardı. Şimdi 80 civarı. Ortalama yaş süresi 25 yıl artmış, çok çok çok büyük bür gelişme bu.
İmplantı begenmiyor, kanlı canlı diş istiyorsun ya o aslında sıfırdan kanlı canlı insan yaratmak demek. Henüz robot aşamadındayız.
Açıkçası bu soruyu sorman yaşının çok genç olduğunu(20 nin altında) ve herhangi bir bilimin akademik olarak içinde olmadığını düşündürüyor.