nispeten kurumsal denebilecek bir şirkette çalışıyorum ve memnunum aslında. bu zamana kadar birkaç olay dışında ayrılmayı düşündürecek kadar çok ciddi bir sıkıntım olmadı.

aslında bu zamana kadar nispeten daha insanca bir çalışma ortamı vardı ama son 6 ayda şirket her geçen gün saçmalamaya başladı. "madem evdeler, 7/24 çalışsınlar, evden de asla çıkmasınlar" salgını bizim şirkete de sirayet etti.

bişini en düzgün şekilde yapmaya gayret eden, yeri geldi mi mesai de yapan, hafta sonları da çalışan biriyim. işimi seviyorum, ortamdan memnunum düşüncesi ile kariyer de hedeflediğim için çok çalışmaktan hiç şikayet etmedim ama ben bile artık isyan noktasına geldim.

son birkaç aydır özellikle yöneticilere bir haller oldu. herkes 7/24 çalışıyor vaziyette, kimse de şikayet etmiyor. hadi özel hayatı geçtim, kimsenin evinde işi gücü yok mu anlamıyorum. görüntülü görüşmeler ancak 7'de bitiyor, akşamları sabaha yetişecek işler isteniyor. bu insanlar ne zaman yemek yapıyor, evdeki diğer işlerini hallediyor?

öğle yemeği zaten kalmadı. gün içinde 15 dakika tuvalete gidince telefonu açmadığımız süre bile dikkat çekip espri ile karışık laf konusu oluyor.

08:00 - 18:00 çalışıyoruz. şu anda evden çalışanların mesai saatleri içinde evinden çıkması izne tabii. ofisteyken olan 1 saatlik öğle arası da yalan oldu. ofisten çalışanlar zaten servis ile gidip geliyor, ofis şehir merkezine uzak. yani kimsenin markete, eczaneye vs gitmesine imkan yok.

geceleri, haftasonları mail trafiğini anlatmıyorum bile zaten.

benim anlamadığım bizim şirket örneğin böyle bir şirket pek değildi. tamam yoğunuz ama 7/24 çalışacak kadar değiliz. bazı insanlara ya kendinize gelin pandeminin ortasındayız, neden tek derdiniz 5 günlük işi 5 saatte bitirmekmiş gibi davranıyorsunuz diye sorasım geliyor.

herkesin ekonomik kaygıları var, geçim sıkıntısı, işi kaybetme korkusu var, onu da çok iyi anlıyorum çünkü benim de var. ailemin işleri çok bozuldu, 1 senedir neredeyse aileme ben baktım. işimi kaybetmemek benim için de çok önemli ama bu kadarı da insanlıktan çıkmak değil mi?

derdim de keyif değil hiçbir şekilde. tek derdim evde aileme karşı yemektir, temizliktir, doğru düzgün yardımcı olamamak. insanlara soruyorum, bekarlar dışarıdan söylüyor, çocuklu ailelerde anneanne, babaanne varsa, yakındalarsa, haftada 1-2 onlardan destek alınıyor. yakında değillerse çocuklu anneler de bu şekilde çıldırmış durumda zaten. çocuk yoksa öğünler geçiştiriliyor...

çok uzun oldu ama sözün özü salgında özellikle evden çalışanlar için, mesai saatleri haricinde yapmamız gereken işlerin olduğu gerçeğine bozulan yöneticilere artık dayanamıyorum.

benzer hisleri, durumları yaşayan var mı, nasıl başa çıkıyorsunuz, idare ediyorsunuz?
sizin şirkette bu durumlar nasıl gidiyor?

 

"...yeri geldi mi mesai de yapan, hafta sonları da çalışan biriyim."

üzgünüm, kendin alıştırmışsın. Patron-müdür tayfası olaya senin baktığın gibi bakmıyor.

"benim anlamadığım bizim şirket örneğin böyle bir şirket pek değildi."

Çalıştığın yere etten kemikten bir insan muamelesi yapmamanı öneririm. Hayır öyleydi, sen yeni anlıyorsun. Yapman gerektiği kadarını yapıp hakkını talep et, bu kadar.

temasettin

ilginç bir şekilde uzaktan çalışmaya geçildiğinden beri kafam hiç olmadığı kadar rahat. şirkete giderken sürekli mesai yapmam gerekiyordu, yöneticiler de dediğiniz gibi işkolik. ekibin zaten eve gitme huyu yok, ortalama çıkış saati 8 civarıydı.

uzaktan çalışmayla beraber zamanı yönetebilir hale geldim. işe odaklanacağım zaman mesajlaşmayı kapatıyorum, 30-40 dk açmadığım oluyor. yeni mesaj geldiyse cevap vermek için ara ara açıp sonra yine kapatıyorum.

9-10 saatlik mesaim 4-5 saat net çalışmaya düştü. hafta sonu yazılanlara yine çok acil değilse hafta içi cevap veriyorum. öğle araları yazılanlara cevap vermiyorum mesela, 1 saat boyunca. o saatlerde kahvaltıyı hazırlıyorum genelde.

siz de bu yaklaşımı deneyebilirsiniz. kendi saatlerinizi kabul ettirin. şirket alev almadıysa sizden kaynaklı bir durumdan dolayı, cevap vermeyin. mobil bildirim varsa kapatın, ara ara kendiniz bakın mesela. işleri aksatmadığınız sürece sorun olacağını düşünmüyorum.

nehara

Aynııı durumdayız hele yöneticiler hiç çıkmıyor bir de skype olduğu için sürekli online olma durumu söz konusu, o yöneticilerin hepsinin evinde yardımcısı var o yüzden yok yemekmiş felan anlaması çok zor ama ben bazen diyorum yemek yapıcam temizlik yapıcam geç açarım açamıcam diye belli ediyorum yoksa canımızı alıcaklar

esinikaybetmiscorap.

yani tabii ki kabili kıyas değil ama ben öğretmenim ve haftalık 20 saat derse girerken şu an zorla etüt metüt diye öğrencilere resmen bedava özel ders verme ayağına tamı tamına 30 saat derse giriyorum.

kaldırabilecek noktayı çoktan geçtim. günde 6 saat non stop konuşup, ilkokul öğrencilerini kameranı aç, mikrofonunu kapat demek kadar yorucu bir şey yok. artık cidden okuldan sonra konuşasım hatta nefes alasım gelmiyor. cumartesi pazarları, nasılsa evde olduğumuz için sürekli toplantı geliyor. en son cuma günü bilgisayarı akşam 8'de kapattım ertesi gün sabah 9'da sınav gözetmeniydim.

delirmemek elde değil cidden.

wild honey suckle

Sizi çok iyi anlıyorum. Eşim böyle çalışıyor. Şimdi bir de ramazanda ne de olsa sahura kalkıyorlar diye sahur mesaisi çıktı. Yöneticiler sürekli online bu adamlar ne yiyor ne içiyor çoluk çocukları ne yapıyor merak ediyorum.
Marketler 6da kapanıyor mesela. Ben evden çıkamıyorum, eşimin de mesaisi bitmediği için alışveriş yapamıyoruz. Saçma sapan bir hal aldı. Gece 1de aramayı gayet normal görüyorlar mesela. Uyuyorken biri arayıp bir şey soruyor falan. Daha ne kadar dayanıcaz bilmiyorum iyice abarttılar. Sektör yazılım.

suicides underground

**kimse şikayet etmiyor**
**mesai yaparım, haftasonu da çalışırım**
**geçim sıkıntısı, iş kaybetme korkusu**

işte bu üçünü birleştirince böyle bir sıkıntı yaşanması çok doğal. "benim bir özel hayatım, bakmam gereken bir ailem var, kusura bakmayın bu iş burada yetişmez" deyip ara ara net bir çizgi çekmediğin sürece bunu yaşamaya devam edeceksin. iş hiç bir zaman bitmez, biten bir şey değil, sadece akşam değil gece de çalışsan iş zaten bitmeyecek. çizgi çizmek zorundasınız, espriyle karışık falan değil net bir çizgi.

roket adam

Maalesef bizde de benzer bir durum var. Bir de uluslararası bir şirket olduğumuz için saat farkı konusu ekleniyor. Normalde 08:00-18:00 gibi olan mesai 19,20 lere kadar sarkıyor. Toplantı yapmaktan iş yapamaz hale geldiğimi görüyorum. Pandemi öncesi de organize biriydim ama pandemi benim organize ettiğim pek çok şeyi altüst etti. Normalde haftada bir gelen temizlikçiyi bir süre (korkudan) çağıramayınca kadıncağız haliyle başkasını buldu (benim hatam). Şimdi bana ancak iki haftada bir geliyor. O geldiği günler ofiste çalışıyorum, çocukları dedenin yanına gönderiyorum. Akşam yemeği çocukların ve benim öğle yemeğimiz oluyor. Ama akşama sarkan toplantı varsa fena, akşamın 9'unda ben salondaki masada toplantı yaparken eşim-çocuklarım masanın öbür ucunda yemek yiyorlar. Rezalet.
Bu arada şirkette sürü sepet "midfullness, resilience" eğitimleri veriliyor. "Kendinizi depresif hissetmeniz normal. Biraz yavaşlayın vs" deyip akabinde gerçek hayat koşullarıyla başbaşa kalıyoruz.
Ben haftamı planlarken araya yemek, kendi kendime çalışmak gibi toplantılar koymaya başladım. Bu arada arayan olursa da reddedip sonra geri arıyorum. Ama globalin akşam toplantılarına maalesef bir çözüm bulamadım.

SiyamkedisiZorro

işlerin bu noktaya gelmesine biraz da sen izin vermişsin. tepkini göstermeliydin. ben de mesai yaparım, içimden geliyorsa veya o işin yetişmesi benim sorumluluğumdaysa sabaha kadar da bilgisayar başında oturduğum olur. ama bunu ben öyle istediğim için yaparım ve kimse de bana neden mesai saatleri dışında çalışmıyorsun/maile cevap vermiyorsun gibi şeyler soramaz.

ama bizim şirkette de bazıları tam olarak senin temponda 7/24 online çalışıp/çalıştırılıp sonra gelip ağlıyorlar.

ben iki seçenek görüyorum, ya sizler de içten içe işkoliksiniz. 7/24 çalışmaktan gerçekten hoşlanıyorsunuz. ya da sesinizi çıkartıp hakkınız savunmuyorsunuz.

mesai saatleri dışında ve hele ki haftasonları çalışmayacaksın. içinden geliyorsa mesai saatleri dışında da çalışsan bile, mail atmayacaksın. online olmayacaksın. kimseye mesai saatleri dışında çalıştığını çaktırmayacaksın. mesai saatleri dışında telefonları açmayacaksın. öğle aralarında ulaşılabilir olmayacaksın, aradık ulaşamadık derlerse de "öğle arasında alışveriş yapayım dedim/yemek yapıyordum/biraz hava almaya çıkmıştım" vs gibi, hatta "öğle arasına çıkmıştım" kadar bile basit cevaplar verip işe geri döneceksin.

demek istediğim, madem onlar mesai saatleri dışında çalışmanızı sizlerin kafasında bu derece normalleştirdiler, sen de mesai saatleri dışında çalışmamayı normalleştireceksin. zira, olması gereken ve normal olan da asıl bu. şu an öyle bir alıştırmışlar ki sizi, bunu göremiyorsun.

bu yüzden seni işten çıkaracaklarını mı düşünüyorsun? anladığım kadarıyla beyaz yaka kalifiye bir elemansın. işi bilen yetişmiş elemanı çıkarmak o kadar kolay değil. şirkete bir sürü masraf.

"derdim de keyif değil hiçbir şekilde. tek derdim evde aileme karşı yemektir, temizliktir, doğru düzgün yardımcı olamamak."
bunu asla ofiste kimseye bu şekilde aktarma. senin hiçbir sorumluluğun olmasa da, tek derdin mesai saatleri dışında yatıp çizgifilm izlemek olsa da bu da senin hakkın ve konuyu saptırmadan mesai saatleri dışında çalışmak zorunda olmamandan yürü. hem kendine keyif için zamanlar yaratmaz ve böylesine kaygıyla çalışırsan çok yakın zamanda ruh sağlığından olursun. kendi kendine şunu sor, şirketin senin bozulan psikolojini düzeltmek için psikolog masraflarını ödeyecek mi? hadi diyelim ödedi, psikolog seni sağlığına kavuşturabilecek mi?

istanbul kanatlarimin altinda

işler yavaşladı ve karlılık çok düştü. yönetim kurulu ciddi şekilde küçülmeye karar vermek istedi. küçülmemize gerek yok diyebilmek için daha çok çalışıyoruz.

yepyeni mecralara açılmaya çalışıyoruz çünkü işbirliği yaptığımız bazı kurumlar dayanamadı, bazı alanlardan da umudumuz kalmadı. Bu nedenle de daha çok çalışıyoruz.

Tek bir kişi bile maaşını ikramiyesini eksik almadı, tek bir kişi ücretsiz izne çıkarılmadı. Yıl sonu, yöneticiler hem zamdan hem ikramiyelerinden feragat ettiler, yönetim kurulu ne huzur hakkı ne kar payı ne ikramiye aldı, buna karşılık şirket herkes uzaktan çalışabilsin diye teknoloji yatırımına gitti.Yani herkes bir şekilde taşın altına elini koydu. Direnebilmeye devam etmek için daha çok çalışıyoruz.

Hafta içi saatler herkes için hayli uzadı. Hafta sonu ise sadece yöneticiler çalışıyor.

latchet

Beyaz yakalılılar sendikalaşmayı hep es geçti çünkü kendini "işçi"den saymadı.

Şimdi acısı çıkıyor. Benim çalıştığım sektörde sendikalı "işçi" saati doldu mu şalteri kapatıp gidiyor. O havalı beyaz yakalılar yani biz uyumadığımız her saat çalışıyoruz.

anten
1

mobil görünümden çık