Herkes gibi ben de yurt dışında yaşama niyeti taşıyorum ve belki de bir yerlerden başlamak gerektiğini düşünüyorum. Siz böyle bir karar verdikten yerleşene kadar hangi aşamalardan geçtiniz? Geriye dönüp baktığınızda şöyle yapılsa daha iyi olurdu dediğiniz şeyler var mı?
Bunun dışında yaşadığınız ülkeden memnun musunuz? evet ya da hayırların nedenleri neler?
Şimdiden teşekkürler.
ilk asama olarak, "yurt disi" neresi onu netlestirmeniz lazim. dubai mi danimarka mi vs...
En büyük hatam bunu ister istemez harekete geçmemek oldu.
ana dilini bilmediğiniz yere gitmeyin. giderseniz de ilk iş olarak çabucak öğrenmeye bakın.
ana dili farklı olan ülkelerde ingilizceye sırt dayamayın her ne kadar herkes ingilizce bilse de.
ayıp oluyor.
Hem yazılımcıydım, hem akademisyen. Fırsatım oldu, İtalya'da 1 yıla yakın kaldım, beceremedim. Sosyal entegrasyonun sıfıra inmesi bana göre değil. Şu an komple rafa kaldırdık o meseleyi. Arada aklımıza geliyor ama artısını eksisinden daha fazla kılamadık.
Merhaba,
Eğitim veya evlilik yolu ile gitmeyecekseniz eğer zannımca 2 husus çok önemli:
1. Diliniz çok iyi olacak (mümkünse ing + yerel dil)
2. Yaptığınız içi çok iyi yapacaksınız
Tam olarak bu sürecin içindeyim. 2 yaşında bir bebekle beraber çekirdek aile olarak İngiltere'ye, ikinci dalganın tam olarak vurduğu Ekim ayında geldik.
Burayı seçme sebeplerimiz, dili biliyoruz, daha rahat iş bulabiliriz, ekonomi ne kadar sallansa da dünyada üst sıralarda vs. gibi şeylerdi.
Başka Avrupa ülkelerine de gidebiliyorduk ama yukarıdaki nedenlerden buradayız.
Taşınma kararını zaten 10 yıldır düşündüğümüzden aslında kafada çok önce vermiştik.
Geçen yaz, covidden delirmek üzereyken, eşimin eğitimiyle bağı kalmaması sonrası hafiften biraz gaza geldik. O bana "artık gidelim durmak istemiyorum" dedi, ben "hay hay" dedim.
Bunu dedikten yaklaşık 2.5 ay sonra kendimizi burada bulduk.
Taşınmak, eşya toplamak, ev bulmak vs. hakikatten işkence.
Yeni taşınılacak ülkeye eğer orada herşey ekstrem pahalı değilse, eşya taşımak çok saçma.
Adaptasyon ve yalnız olmamak çok önemli. Bizim şu ana kadar dayanabilmemizin tek sebebi 3 kişi olmamız. Yoksa bu pandemi ortamında tek başıma gelmiş olsam yalnızlıktan kafayı çizerdim sanırım. Zaten adapte olabilecek sosyal ortam yok, ofisler kapalı.
Bundan dolayı iyice tartıp, o ülkenin atmosferine dahil olabilecek misiniz bakmanız lazım. Ben hala heryer açılınca gidebileceğim klupleri, dernekleri araştırıyorum. Yoksa geçmez hayat.
Geri dönüp bakarsam, keşke daha erken yapsaydım derim. Covid esnasında değilde, 2 yıl önce yapmış olsaydık, burada doktoru da, komşuyu da herşeyi bilirdik. Bu kriz esnasında bu kadar yalnız kalmazdık.
Ne kadar kapalı olsak da, yine de memnunum. Gelecek açısından daha pozitif olabildiğim bir yerdeyim. Biliyorum ki bir sorun çıkarsa hakikat ile çözüm aranacak. Boris şapşalı ne kadar saçmalamış olsa da başlangıçta, yanındaki bilim insanları güzel bastırdı ve toparladılar.
Kısaca, kararı kesin vermek, uygularken caydırıcı fikirlerden uzak durmak (ailemi özlerim, türk damak tadı, aman burda bir şekilde yaşıyoruz işte) çok önemli. Gidiş için yasal altyapıyı kurmadan gaza gelmemek de lazım. "Ben gidicem yeaa" deyip sınırdan yüzerek geçmeye kalkmayın. Geldiğinizde ise, "of bi lahmacun yah" deyip kıvranmayın, ortama adapte olmaya bakın. (Bu ortamda ne kadar olursa) Zaten isteyerek yaparsanız, memnun olmak için bir sürü sebep bulursunuz.
Arkadaşlar sorum sanırım açık olmadı gelen cevaplardan anladığım kadarıyla:
1- hangi aşamalardan geçtiğinizi sordum. ilk önce şunu yaptık sonra bunu yaptık vs vs.
2- geriye bakınca şunu yapsak iyi olurdu, keşke önceden yapsaymışız dediğiniz deneyimleriniz.
3- yaşadığınız ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel vb yönlerden sizi olan olumlu olumsuz etkileri.
Yani dil yazmışsınız tamam saygı duyuyorum da madagaskar'a ya da nepal'e gidip türkçe dışında bir dil öğrenmeyeceğimizi mi düşünüyorsunuz?
bu arada her yıl yeşil karta başvurmayı unutma.
1. İngilizce öğrenmek,
2. İstediğim ülkede Erasmus yapmak,
3. Dile hakimiyet ve Master,
4. Kalıcı bir iş bulup, yerleşmek,
5. Vatandaşlığı almak.
Geriye dönüp baktığımda daha iyi olurdu diyebileceğim bir şey yok.
Memnunum, her gün Türkiye'nin durumunu gördükçe memnuniyetim daha da artıyor.
Eksi(k) yanları elbette var. Ancak genel olarak, maddi-manevi, tatmin edici. Daha iyisini ya da farklısını istersem, başka ülkeye giderim.
Bu aşamalara dahil olmayan bir şey var, o da en önemlisi: uyum, adapte olabilme kabiliyeti. Bunu yapabiliyorsanız gerisi geliyor. Mutsuz olup, her gün ağlayıp geri dönmeye çalışanı da çok çünkü.
1 - Dil harbiden cok onemli. Gitmeden cok iyi bilmene bence kesinlikle gerek yok ama orta seviye falan olman lazim ayak basmadan, yoksa cok zorluk cekersin. Zaten hicbir zaman anadilin gibi olmuyor. Dili bilmiyorum ama oraya gidince hallederiz, o arada ingilizce yeter bence sikintili bir bakis acisi cunku belli bir seviyeye gelene kadar ustunden silindirle gececekler, seni bitirecekler.
2 - Dilden sonra ikinci en onemli sey bence para, meslegin disarsa para etmiyorsa sikinti var. "Abi asgarinin iki kati aldinmi yeter, burada alim gucu cok yuksek" ekibine kesinlikle katilmiyorum, o is oyle olmuyor. Hayata gercek anlamda katilabilmen icin, hele ailen colugun cocugun falan varsa cok iyi kazanman lazim. Ama gocmen olarak bu zor, maaslar dusuk.
3- 20 senedir kanada'dayim, bunun yarisi okumakla gecti. Ben memnun degilim, beyaz yakaya burasi super gelin demem, maddi manevi olarak overrated bir ulke. Mavi yakaya ise gelin diyorum cunku orada goremedikleri hayati burada yasiyorlar, inanilmaz paralarla oynuyorlar. Beyaz yakanin hali ise bence icler acisi, rezillik. (Doktor/Avukat ve bazi ITciler haric)
4- Simdiki aklim olsa 10 sene once bizim copluge donerdim, gec kaldim boka battim.
5- Yurtdisi herkes gore degil, caki gibi psikoloji lazim. Hayal kurmak guzel ama malesef hayallerle gercekler birbirini pek tutmuyor. Ben cok pahali bir restauranta benzetiyorum disariyi. Hep camdan izlemissin, bir gun burada yiyecem demissin. Sonra o gun gelmis, iceri girdin, ortam super, servis on numara. Tabaklar geliyor, yemegin goruntusu harika. Sonra bir catal aliyorsun ve tadinin bombok oldugunu anliyorsun.
1-evlilik yoluyla geldiğim için anlatılacak birşey yok pek. Garanti bir süreç, sadece biraz uzun o kadar.
2-is bulamam vs diye dert edip, ilk arayan isi kabul etmeyeydim iyiydi. Dünyanın top 3 fmcg firmasından biri ama calisma bana uymadı, parasi da azdi. 4 ay sonra kontrat bitiminde yenilemedim, 4 ay sonra iş buldum çok çok daha iyi sartlara. Kısacası alanınız tedarik zincirindeyse is her türlü var, dert etmeyin.
Bir de çok mobildim ama daha büyük şehir ve düzgün havasi olan yer seçmek lazim. Ben 150 bin kisilik kuzeyde bir şehre gittim, İzmir'den gelen adama yaramadi. Sehir cok sirindi ama olmadi.
3- olumlu çok var ya anlat anlat bitmez. Onun dışında Türkiye gibi dandik bir is kültürü olan yerden sonra sağlam is kültürü öğrendim, bu da cok arti.
Olumsuz: yani aklıma pek gelmiyor. Türkiye gibi insanlarin somuruldugu bir yerden sonra o somurulen hayatin eksikligi var; gece bilmem kaca kadar acik olan cafe, gece 12de kapanan market, her yer bim/bakkal, yemeksepeti, parayi bastırıp herşeyi yapabilmen. Onun dışında çalışanların haklari cok haliyle müdür olduğunda dert Türkiye'ye oranla daha fazla, ki güzel birşey bu. Sadece Türkiye'ye alisan bir müdür burada sıkıntı yaşar, hele o tipik kültürden geliyorsa.
Bir de Türkiye gibi calisanin 4bin alirken sen 20bin alamazsin. Yani sinif farki az. Ülkenin çoğu benzer maas aliyor Bu bazilarina kötü, anlıyorum onlari da. Bana göre çok iyi. Türkiye'de migros calisani calismaktan depresyona girecekken buralarda o hale dusur(e)miyorlar. Düşen de doktora gidip burn out alir yani.
lisede almanca öğrenmiştim. trde üni kazandıktan sonra hedefim almanyaya gidip orada devam etmekti. ünide erasmusa hak kazandım çalışıp. erasmusa 1 dönemlik gittim, 2. dönemde de büyük bi şirkette ücretli staj ayarladım, bi 6 ay da onu yaptım, bana alman iş disiplinini öğrettiler döve döve, çok faydasını gördüm. o süreçte üni başvuruları yaptım orada devam etmek için. sözlü olarak tüm kabulleri halledip iş formaliteleri halletmeye kalmışken son anda bir kararla kalmaktan vazgeçtim. almanya çok güzel bir ülke, bekçinin bile hayat kalitesi çok yüksek trye göre, bence ırkçılık da çok düşük, bir türkün en başarılı olabileceği ülkelerden biri. ama bir yerde yabancı olma hissi, sürekli kendini anlatmak zorunda olmak, sürekli bi sen türke benzemiyorsun tribi, hayır benim gibi türkler de var muhabbeti, diğer göçmenlerle kıyaslanmak, avrupa insanının arkadaşlık kavramının bizdekine göre çok uzak olması, sürekli vize ve oturma izni gerginliği ile uğraşmak (en azından bi süre) vs vs bunların hepsi biraz yordu beni. şu an iyi ki de kalmamışım diyorum.
sonuç olarak trde yazılım tarzı bi iş yapıyorum, remote çalışıyorum zaten tr ile işim yok, istisnai düzeyde para kazanıyorum, almanyada yaşayacağım hayata denk - daha iyi yaşıyorumdur, uzakta olmak zorunda da kalmadım. **AMA** şu an 2020 itibariyle yeni mezun olsam, tüm kariyerimi yurtdışı üzerine kurarım. trde yeni mezun için eski fırsatlar ve alım gücü yok, çok zor bir hayat bekliyor gençleri.