İş bulduğumda.
İlk istifama işyerindeki bütün işler üstüme yıkıldığında karar vermiştim. Bir de çok az zam yapmışlardı. Patronum kurşun kalem ve tükenmez kalem arasındaki farkı bilmiyordu (eğitim sektörü) ve bu kişinin kafa yapısıyla bir yere varamayacağımı anlamıştım.
İkinci istifamın kararını içerde aylardır param kaldığı için vermiştim. O kadar bekleyip duygusal olarak yıpranmadan daha erken etseydim diye düşünürüm bazen.
Üçüncü istifama, patronumun üslubunu beğenmediğim ve mesai saati/özel hayat kavramı ortadan kalktığı için karar verdim. Ancak istifa etmedim. Sözleşmemin bitmesine az vakit kaldı ve onu bekliyorum. İşyeri kafada bitince pek çok şey de bitiyor zaten.
Tamamen farklı bir sektörde çalışmak istediğimi fark ettiğim zaman.
Aklımda hiç yokken iş bulduğumda
gereğinden fazla çalışmıştım, her şey yolunda gibiydi ama sıkılmıştım bi defa. öyle olunca gözden çıkarttım biraz hareket katmak için iş bulup söyledim.
sadece söylerken vazgeçirmeye çalışmışlardı o çok zor olmuştu o kadar hukukun üstüne yok demek.
yurt dışında 5.5 sene sonunda kenarda hiç birikimim olmadığını farkedince.
"Sen şimdi bu birimde başla, beş altı ay sonra istediğin bitime alırız, hem işleyişi de öğrenmiş olursun"
7 ay sonra birinin torpilli akrabası o birime getirilir ve karar o an verilip 1 hafta sonra dilekçe verilir.
Şu anki iş yerine de uzak olduğu için soğumuştum başlarda, şu an 7. yılım (yakına taşındı 2 yıl önce, ama bayağı yakına). Şimdilik devam.
Her sabah mutsuz uyandığımda.
fazla konforlu hissedince, babamin isyeri gibi gidip gelmeye baslayinca.
ogrenme durunca.
beni ucuza calistirdiklarini anlayinca.
yukselmenin neredeyse imkansiz oldugunu anlayinca.
vs
Tanınan bir marka olan eski işyerimden ,
-patronlardan biri odamıza gelip “bayanlar topuklu ayakkabı giysin bundan sonra.” Dediğinde
- malum partiden birini işyerinde ağırlayıp kadına çiçek vermeye zorladıklarında.
- erkek çalışana özel araç tahsis edilip kadın çalışanların metrobüsle işe gelmek zorunda bırakıldığında.
- telefonda sorduğu kişiyi tanımadığım için “ siz zaten bi bok bilmezsiniz” diye ik müdürü beni azarladığında..
Sikerler diyip istifa ettim.
patron, yonetim surekli isler cok kotu, batiyoruz, piyasa, sektor berbat, is yok muhabbeti yapiyordu hepsi 5 karsi surat falan surekli(kovid movid yok o aralar). Klasik patron muhabbetidir bu, isler kotu falan derler surekli, zam istenmesin, sukretsinler, extra calissinlar vs diye ama bizimkiler .okunu cikarmisti, resmen enejimi emiyorlardi yeter diyip bastim istifayi, isimde de basariliydim ve cok disiplinli, siki calisirim ben, epey sok oldular hepsi niye diye soruyorlar, patronla da gorusturduler gitme falan cektiler bayagi, dedim isler kotuymus, kuculmeye gideceksiniz sanirim ben size yardimci olayim, gelecek goremiyorum burada. sonra demezler mi bana yok oyle bir sey, nasil boyle bir izlenim edindin:) Senden memnunuz yok o mevkiye atayacagiz, oranin basina gececeksin, ogullarimdan sonra sen geliyorsun falan hayir dedim biraktim iste isi, iyi oldu yasam enerjimi emiyorlardi
edit: baslik altindaki yazilardan istifa iyi bir sey gibi algilamasin kimse. Kimse de istifa gazina gelmesin cok gerekli nedenleri yoksa. En kotu is, issizlikten iyidir, cok kalifiye oldugunuz ise basvuruken bile bosta olan aday dezavantajli durumda oluyor mevcut isi olan adaya gore cogunlukla
Ilki istifa sayılmaz, ülkeden ayrilacaktim.
Ikincisinde ise pazar aksamlarim zehirdi, zor uyurdum. Aksamlari zor uyurdum stresten. Isi yapamadigimdan değil ama bana uygun değildi (fmcg firmasinda planlama, hayatlar 2-3 saatlik stres icinde. Her gün farkli. Sabah 30 dk gec gelsen büyük sıkıntı çünkü cek cumhuriyetindeki fabrika senin planlamani bekliyor. Ama su anki isimde tedarik suresi 3 ay kadar haliyle böyle 20 dk erken başladın gec basladin önemi yok. Bu bile farkli birşey)
Neyse böyle olunca esime dedim, ben burada yapamayacagim. O da tamam dedi. Sirkete sözleşme uzatmak istemedigimi söyledim, onlar üzüldü ama anlayisla karşıladı (bahane uydurdum, yaşadığımız sehir esimin ailesine uzak vs diye). Sozlesmemi yerine getirdigim icin sözleşme tazminatı aldım 2 bin euro falan ayrildim.
Iyi ki ayrilmisim. 1 sene sonrasinda 7.20de ise başlamak, 45 dk öğle arası yerine 9da ise başlama, 2 saat öğle arasi ve yaklaşık 300-400 euro fazla maasla ise başladım.
Ama hayatımda oyle stres yasamamistim ya. Uyuyamazdim acaba üretim hatti gene patladı da 8 saatlik uretim plani yalan mi oldu diye...
Valla ben bir gecede karar vermistim.
24 saat çalışan seri üretim fabrikada stresin bitmeyeceğini anladım. alternatif buldum. istifa ettim.
Hayat her ay ucu ucuna geçinmekle geçmez diye düşündüğümde. İyi ki de sektör değiştirmişim.
Haftanin 2 gunu calisiyorum sadece, istifa etmek gereksiz su anda ama yakin bir sektore gecmeye karar verdim.
Su anda projesinde arastirmaci olarak calistigim hocanin safi havagazi oldugunu anladigim anda kendisine karsi olan butun saygimi yitirdim. Nasil anlatsam. Islerin kendi anlamadigi kisimlarinda anlatilana guvenmez, sunu soyle yapin bunu boyle yapin diye mudahale eder. O isten anlamaz ama anlayani da yerer, kafasinin dikine gidip isleri sarpa sardirir. Yapilani unuttugu icin ve not almadigi icin 2 adim ileri gidersek 5 adim geri gideriz. Uyardiginda da tartismaya girer. Sebep sunmadan sunlari yapin der, kesik basli tavuk gibi yolunu bulmaya calisirsin.
Akademiyi komple birakip ozel sektore gecmeyi dusunuyorum. Zaten akademiye devam edersem arastirmayi birakip derslere zaman ayirmam gerekecek. Efendi gibi gider arastirma-gelistirme projelerinde calisirim daha iyi.
son ayrıldığım iş yerinde (5 sene önce) karı kocalardı ve basketbol oynayanların çok iyi bildiği bir web sitesinin sahipleri. adam bildiğin manyaktı. bipolar falan herhalde. bir gün iyi, bir gün kötü. ofise gelir bas bas müzik açar, asla çalışamazsın. hele işin muhasebeyse dikkat ister yani. gecenin köründe ayakkabı linki atar, bunları bul der. bir şey sorar şu şu oldu mu diye, şu şu yüzden olmadı ya da olmayacaktı ama şunu şunu yaptım oldu diye izah etmeye kalksan bağırır ben sana açıklama yap dedim mi, oldu mu, olmadı mı onu sordum diye bağırır, sonra mesela olmadı dersin, niye olmadı der açıklama bekler. herkesi dolandırır ama telefonlara benim bakmamı ister vs vs.
en son bir gün işe gitmek için kalktığımda keşke deprem olsa da işe gitmem gerekmese diye düşündüğümü fark ettim ve o gün anahtarlarını verip ben daha gelmiyorum dedim. benden sonra gelen eleman bunları tokatlamış. bir sürü ayakkabılarını çalıp kendi site kurup satmış. karısı da bak sen bizi bırakıp gittin başımıza neler dedi diyor. karısı iyi biriydi hala çok severim ama adam ıyyy. oh iyi ki kurtuldum ondan.
iyi ki kurtulmuşum. 5 yıldır çok severek yaptığım bi işim var.
şirketim daha doğrusu yöneticim zam sözünü tutamadığında. ardından da iş bulup kağıdı önüne bıraktım. o andan itibaren söylediği her şey bi kulağımdan girdi öteki kulağımdan çıktı. hatta 2 senelik periyot içinde maaşımın iki katına çıkacaklarını bile söylediler ama ilk söz benim için kıymetliydi. bi kere yalan söyleyen sözünü tutamayan her zaman böyle yapar.
Hadi ben de yazayım madem...
Bundan 5-6 sene önce bir ajansa girerken "Bakın ben dünyayı gezmek istiyorum. Seçiminizi yaparken bunu da göz önünde bulundurun çünkü bir zaman sonra işten ayrılmam gerekebilir" diye belirttim ve yöneticilerin çok hoşuna gitti. Sonra gel zaman git zaman baktım ben dünyayı filan gezemiyorum. İşsiz güçsüz halimde çok büyük bir risk alıp "Burada ne uzar ne kısalırım, amaçladığım yolda da ilerleyemiyorum. Bu yüzden işten ayrılmayı planlıyorum." dedim. Benden oldukça memnunlardı, maaş zammı ve çalışma saatlerimde düzenleme teklif ederek yarı zamanlı şekilde öneri getirdiler ancak kibarca reddettim. "İleride fikrini değiştirirsen kapımız sana açık." dediler ve ben de ayrıldım.
Ondan sonraki süreçte çok ilginç gelişmeler oldu ve adeta film gibi geçen birkaç ay içerisinde; işten ayrılmamın üzerinden 1 sene geçmeden cruise gemilerinde iş buldum ve 4 yıldır çalışıyorum. Acayip mutluyum :)
ilk özel sektör işimde zaten maddi olarak ailecek zorda kaldığımızdan girmiş olduğum bir iş olduğu için, durumumuz düzelince ve yüksek lisansa da başlamak istediğim için istifa etmiştim. sonrasında uzun yıllar akademide çeşitli üniversitelerde çalıştım, bazen asistan olarak bazen proje burslu olarak bazen okul burslu olarak vs vs ama akademide en azından bana yer olmadığını görerek, yılllarrr sonra kendi alanımda tekrar özel sektöre döndüm. asıl bahsetmek istediğim de bu.
müdürümüz sağ olsun, dışarıdan böyle modern gibi görünen bir arkadaş. iş yeri de öyle. alanında da türkiye'de az bulunan bir firma. ama,
1. aynı departmanda bir kısım insanı eşşşşek gibi çalıştırırken, bir kısmını ise kaçmasın diye az işle çalıştıran, ama aslında bu iki tarafa da ne hak ettiği iş yükünü ne de maaşı verebilen bir departman müdürü ve firma bu bahsettiğim. ama türkiye'deki çoğu yer böyle zaten. özellikle de kurumsal değilse.
2. kurumsallığa gitmekte olan bir firma ama hala aile bağları ile yönetiliyor tabi. bu da bir etken. firma karmaşa içinde.
3. ayrımcılık. sadece cinsiyetten bahsetmiyorum, din, mezhep, ırk ve etnik köken ayrımcılıklarından da bahsediyorum.
4. iş güvenliğinin sıfır olması. hatta sıfır bile fazla yani.
5. fikirlerinin çalınması veya karşılığını alamaman. bir de güya fikire karşı prim sistemi var. bu arada bazıları patentlik fikirler ha.
6. sana hiç değer vermemeleri de bunların hepsinin üstüne fındık olarak dökülüyor aşjdksaidadka
neyse, sinirim bozuldu. yazsam daha neler yazarım da, bu altı madde şimdilik yeterli. ha türkiye'deki çok firma böyle, o ayrı.