hakim olsan hukuk'a aykırı karar veremezsin, o yüzden hukuk.
Tabi ki hukuk. Zaten insanlar bunu anlamıyor. "bilmem bilmem ne oldu serbest kaldı" yazıp duruyorlar sinir oluyorum. Yarın adam yaralama serbest olur hakim adam yaralamaya ceza vermez. Yarın sokakta zıplamak yasaklanır hakim sokakta zıplayana ceza verir.
Veee en önemlisi KANUNLARI HAKİM KOYMAZ, UYGULAR. Teşekkürler...
hukuk ve adalet birbirini tamamlayan ve kapsayan kavramlar. Hukuk kurallarının ruhu diye bir kavram var ve bu aslında hukuk kurallarının adalete uygun bir şekilde oluşturulmasını ifade ediyor. Yani, hukuk kurallarının oluşturulmasında, karşılıklı menfaatlerin dengelenmesinin, hakkaniyetin ve diğer ilgili kıstasların gözetilmesi ve ona göre kanun yapılması gerekiyor. Bizde hukuk kuralları ise allaha emanet oluşturuluyor. Hazırlık süreçleri oldukça kısa süren ve meclisten neredeyse hiç tartışılmadan geçen kanunlar yumağı. Hatta bazıları o kadar başarısız ki, dil bilgisi kuralları bile dikkate alınmamış (iş kanunu geçici madde 10).
Neyse, hakim olsam, hukuk kuralları ne diyorsa onu uygulardım. Bu bir yükümlülük. Ancak, anayasanın hükmü açık, hakimler kanuna uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler (madde 138). O yüzden, sadece hukuk kuralları değil, vicdan da giriyor işin içine, bir başka deyişle adalet kavramının anayasadaki tezahürü. Kanunun ya da yargıtay içtihatlarının ne dediği umrumda değil, normlar hiyerarşinde anayasanın yeri belli.
Sadece adil olmayı baz alırdım. Adil olmaktan daha üstün çok az değer vardır.
Adalet subjektif bişi dasti
Sen birine bir tokat vursan bunun cezası ne olmalı?
Kimisi buna "Bir tokat, çünkü yapılanın tam karşılığı odur." der. Birisi çıkar "Hayır, bir tokattan fazlası vurulmalı, çünkü tokat onun yaptığının karşılığı, bir tokat da durduk yerde itlik yaptığı için vurulmalı." der. Bir başkası çıkar "Bir tokata bir tokatla karşılık verirsek bizim suçludan ne farkımız kalır, biz hafif bir fiskeyle geçiştirelim." der. Üçü de kendince adildir. Hukuk dediğin şey bu subjektifliği ortadan kaldırmak, belli bir müşterekte buluşmak için var. Rawls dayım çok güzel anlatır bunları.