özel sektörün tamamında patronun ağzından çıkan söz çalışana zarar vermiyor, çok genelleme olmuş bu. ben niçe bir yazılım sektörünü tercih ettim, patron firması az, adam bulması zor, iş yaparken kullandığım araçlar iş bulma alanımı daraltıyor ama aynı zamanda patronun da adam bulma alanını daraltıyor böylece birbirimizin yükünü taşıyoruz. zamanında bir patron firmasında çalıştım farklı bi meslekte öyle hayat geçmez ya.
çalışan emeğini her zaman alır
mevcut işinden olursan yeni işinde karşılığını alırsın
kendi işini denersin
özel sektörde çalışanlar türkiye'de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor.
El emeği gerektirir bir iş üzerinden para kazanırken bir sabah sağ kolumu hissetmeyerek uyandım. 6 aydır, bırak o işi yapmayı kaşık tutup çorba içemiyordum (yeni yeni düzelmeye başladım).
Demem o ki; hayat zaten bir an sonra ne olacağını bilmediğin bir muamma. Bunları düşünme de demiyorum. Korkularının gerçekleşecek olması olasılığına karşı önlemler alabilirsin. Kendini diğerlerinden üstün kılacak nitelikler geliştirebilir, tek bir plan üzerinde yoğunlaşmayabilirsin.
patron-işçi mukayesesi yapıyorsan,
bu saydığın risklerden ticarette, patronlukta daha çok var?!
bi pandemi geliyor, bi döviz vuruyor, turist gelmiyor, bırak sermayeni sıfırlamayı, eksiye düşüyorsun. milyonluk borçlanıp çıkıyorsun, hiç değilse beyaz yakada böyle bir ihtimal yok
başaranın 10 misli kaybeden hikayesi var ticarette, adları anılmıyor tabi
özel sektör çalışanı olarak dediklerine katılıyorum en kurumsal şirket de olsa patron şirketi de olsa iğne ipliğe bağlı bir nevi işini konumunu kaybetmen. bir iki kişinin insiyatifine bağlı kurumsalda müdürün direktörün patron şirketinde patron patronun yeğeni. ancak ihtimal yüksek değil. hayatın kendisi zor ve bilinmezliklerle dolu. konumun ve kazandıkların arttıkça kaybedeceklerin de artıyor. korkun da artıyor normal. şirketin ceo su veya patronu düşün kazandığı yaşadığı lüksü hayatı ve onun da kaybetme ihtimali var. bir günde pat diye olmasa bile 1 ayda 1 haftada 1 yılda çok kötü hale gelebilirler. ne kadar sürede o hale geldiğin önemli olmuyor. bize düşen kendimizi geliştirerek düştüğümüzde çelme taktıkların da veya yanlış zamanda yanlış yerde olduğumuzda tekrar ayağa kalkacak kuvvet de olmamız gerektiği.
gerçekten ironi yapıyorsun sandım.
sence şu an özel sektör olmayan sektör bir insanın iki dudağı arasında değil mi? samimiyetle soruyorum? espri yok ciddi ciddi sordun yani?
öte yandan özel sektör diye sebahat teyzenin bakkal dükkanında/kobisinde işe girerseniz bu durumu belki hissedersin ama hangi büyük kurumsal şirketin gerçek sahibini görüyor çalışanlar? ne alaka yani? herkes herkese hesap verecek şekilde bir iş hiyerarşisi vardır, gerçek patron (ki o da aklı başındaysa tek başına karar vermez) dışında kimse doğrudan karar verici konumunda değildir.
kurumları bu kadar sahiplenmeye gerek yok, herkes kendi fonksiyonunu gerçekleştirip parasını alma peşinde sonuçta..
bunu düşünmeden durabilmenin formülü, en az 6 aylık maaşı kenarda tutmakta yatıyor. aksi takdirde "işsiz kalıcam" korkusuyla kafayı yersin, ayrıca işsizlik korkusuyla riske giremezsin, riske giremeyeceğin için yükselemezsin, olduğun yerde sayarsın. ama kenarda paran varsa, o 6 ayda da iş bulabileceğine inandığın bir beceri ve yeteceğe ulaştıysan, iyi bir alanda çalışıyorsan bunları kafaya takmıyorsun. bir abim bana demişti ki, hepimiz bir gün öleceğiz ama her gün ölümü düşünerek yaşanılır mı?