Biliyorum bu konunun net kurallari yok ama yine de sormak istiyorum. Yabanci birisiyle, hatta daraltarak sorayim, gelismis bir Avrupa ülkesinin vatandasiyla kurulacak bir duygusal iliskide (ve hatta evlilikte) olmazsa olmazlar nelerdir? Yani böyle bir iliskiyi/evliligi uzun süreye yayacak olan ekstra faktörler ne olabilir? Sadakat, karsilikli anlayis, hayat tarzi uyumu gibi yerli-yabanci farketmeden her iliskide olmasi gereken durumlari degil de, özellikle yabanci birisiyle olan iliskinin icermesi gereken bazi püf noktalarini soruyorum. Kendinizden veya yakin cevrenizden basarili olmus veya olamamis iliskilerden örnekler vererek anlatabilirseniz güzel olur (basarili iliski demek de cok sacma oldu ama anladiniz siz :D)




 

ozellikle yabanci birisiyle olmasi gereken puf nokta nedir? acik fikirlilik. gittigin ulkenin kurallarina ve sosyal hayatina, sosyal rituellerine uyum saglaman gerekir. kendi kulturunu dayatma, uyum sagla. yerel dili ogrenmeye gayret et. sosyal kurallara dikkat et.

JohnOakley

Yani ben vereyim hemen olm. Ilk aklıma geleni yazayım. Jeff artık Almanlaşmış bir Amerikan boy. Belirli bir mesafe herzaman var ilişkide. Adam kendini ifade edip samimi olarak böyle düsünüyorum dese bile film karakteri gibi konuşyor, yav bu bana yine da mini çakal gibi geliyor diyorsun. Duyguyu ifade ederken bile. Bu beni epey çekiyor açıkçası. Yani isterse en yakın ilişkiyi kur yine de arada kapanmayan bir mesafe var, o hiç kapanmayacak. bedensel bir şeyden bahsetmiyorum. Bir de susuyor ya, susmasını biliyor. Konuşmadığında seninle ilgilenmiyor, seni sevmiyor falan degil. Konuşmuyor. Turklerde bitmek bilmez bi konuşma var. Bana kalırsa suskunluk ve mesafeyi arayan ya da aramasa be kabul edebilecek biri çok sağlam ilişkiler kurabilir. Tabi bunların sevgi eksikliği olmadığını benimsemeli.

Sonra epey planlı. Yahu adam zaman cetveli yapmış kendine, günlük, yani grafiklerla falan, deli çıkacagım. Şimdi mesela ben iki dakika burada duyuruda bir sey yazıyorum ya, o böyle bir sey yapmaz, yapsa bile günlük zaman çizelgesine işler (*-*)/ Bakar ki zamanını alıyor, bırakır. Duş zamanı bile yazılı. Benim fark ettiğim epey zaman planlamasına sahipler ve boş zaman geçirmiyorlar. Bu yuzden yaşam tarzın buna yakınsa süper ilerler gibi geliyor. Gün içinde çok iş yapiyorlar bu yüzden. Senden de bu hıza ve plana ayak uydurman bekleniyor. Kendine ait ugraşının olması çok önemli. Cünkü onun yalnız yapmak istediği seyler var. Seni istemiyor yani. Neyseki ben de onu istemiyorum, bu yüzden bazı durumlarda istenmemek gayet normal. Bir de ben en çok şunu seviyorum. Ebeveyni olmuyorsun, o da senin olmuyor. Anne, baba rolü yok. Türklerde her şey birbirine karişmış, yahu anne şefkati istesem anneme giderim, kaybettiysem de onu baskasında bulamayacağımı bilirim. Anne baba istemiyorum ben kendime eşitimi istiyorum. Bu Jeff'le tam oldu mesela. Yani "her şeyim" olsun falan diyorsan o iš yaş. Bu iyi. Aklıma bunlar geldi bir çırpıda. bu arada uzun süredir birlikteyiz. Farklı evlerde yaşıyoruz ama birbirimizde kalıyoruz çoğunlukla. Raad bir ilişki.

velvetmorning

yabancı diye kendinizi aşağıda görmeyin, 1 numaralı kural bu sanırım. arkadaşlarım çok yapıyor sinir oluyorum.

aguen

Benim için tek sıkıntı aile faktörü olurdu sanırım. Malum bizim ailelerin en açık fikirli olanı bile çiftlere müdahale ediyor

olaylar olaylar

türkiye'deki saçma sapan kıskançlıklar olmuyor. mesajlaşırken anında yanıt beklemek gibi ergenlikler yok. (bütün genellemeler yanlıştır) iltifat ederken bayağı ölçülü olmak lazım yoksa garipsenebiliyor. senin için ölürüm falan gibi şeylerden net uzak durmak lazım:D (yaptığımdan değil ama anlamsız olacağı bariz) böyle arabesk şeyler bizde var daha çok. yalnız kalma ihtiyacının dile getirilmesi de bunlardan biri doğal olarak. bunlar genelde ilişkinin başlarında olabilecek şeyler tabii.
bunlar bizdeki ilişkilere göre olumlu tarafları. olumsuz kısım da kendinizi bir ilişki içinde hissetmeniz bazen uzun sürebiliyor, bu da bizim alışkanlıklara göre biraz değişik. ev arkadaşım biriyle tanışmıştı ve 3-5 ay geçti hala "seni seviyorum" deyip dememe konusunu kafaya takıyordu. ingilizlerin böyle deyimleri vardır ya, nefret/aşk güçlü bir kelimedir falan gibi. bu görülebilyior bence.

tabii bunları önemseyip önemsememeniz kimin hangi ülkede olduğuna bağlı. bu avrupa vatandaşı türkiye'deyse o düşünsün nasıl davranacağını. siz bu ülkelerin birindeyseniz siz biraz ayak uydurmalısınız. yine de kişiliğinizden ödün vermemelisiniz. kimse türklerden aşağı olmadığı gibi üstün falan da değil. sizi uzun vadede ilgi çekici yapacak olan şeyler deneyimleriniz ve kafanızın içindekiler. birey olma olgusu batıda daha önemsendiği için nereden geldiğiniz nereye gittiğinizden ziyade kişisel olarak ne olduğunuz daha çok önem taşıyor gibi.

bohr atom modeli

uzak mesafe olacaksa (hatta olmayacaksa bile) aradaki gelir/sınıf farkının çok olmamasına dikkat etmek lazım. yabancı kişi avrupalıysa bu durum daha da zor olabilir.

biz bu yüzden çok zorlanıyoruz çünkü kız arkadaşım benim bir ayda kazandığım parayı üç günde kazanıyor. başına bir şey gelse ülkesine gidemem çünkü vize bile vermezler. hayattaki konumumuz olsun, hayata bakış açımız ve ideallerimiz olsun çok farklı. ben mesela "nasılsa işsiz kalcam" diye okulu bitirmeye korkuyorum, o ise gelecek kaygısı olmadığı ve okul ortamını sevdiği için bitirmek istemiyor. bazen içinde bulunduğum durumu, yaşadığım stresi vs. gerçekten hiç anlamadığını düşünüyorum. benzer şekilde benim de onun dünyasını anlayamadığımı düşündüğüm oluyor. bu açıdan ortak bir noktada buluşabilmek veya en azından karşı tarafı anlayabilmek önemli.

bence onun dışında ne desek boş çünkü yabancı dediğin insan da genellenmiyor sonuçta. yerine göre bi türk bi ingilizden çok daha soğuk veya mesafeli olabiliyor insan ilişkilerinde. benim iki tane yabancı sevgilim oldu. ilk ilişkimde her şey gayet normaldi, açıkçası bi türkle olmaktan daha farklı gelmedi bana, ufak tefek bazı olumlu detaylar haricinde (daha özgüvenli olması, daha az kıskanç olması vs.). şu anki ilişkimde ise bazen çok soğuk olduğunu düşünüyorum. bir yıl geçti ama hala alışamadım. "canım konuşmak istemiyor" deyip susabiliyor mesela. aslında hiç garip bi şey değil bu. ben de "yalnız kalmak istiyorum" diye o türkiye'deyken, vaktimiz kısıtlıyken kızı bırakıp kendi evime gidiyodum yalnız oturmak için, yani hiç öyle yapışkan ve sürekli ilgi bekleyecek bi sevgili değilim ama ona rağmen tuhaf geliyodu bana hiçbi işi gücü yokken aktif bi şekilde benimle konuşmayı reddetmesi.

bence kişiden kişiye çok değişir bu, o yüzden ne desek boş. kimi avrupalıyla 20 yıllık arkadaşınmış gibi rahat iletişim kurar ve iyi anlaşırsın, kimisiyle de hiç olmaz.

der meister
1

mobil görünümden çık