sigortacılık adına çok büyük bir kaos olmaz mı? sigorta şirketleri buna dayanabilir mi? dayansa bile ödemeler gecikecektir, insanlar mağdur olacak o zaman.
bir de dask tam değerini karşılamıyor, hepsini karşılasın diyebileceğimiz bir seçenek oluyor mu? ya da özel sigorta şirketleri deprem için ayrıca sigorta yapıyor mu?
dahası, dask'a güvenip derem riski olan yerden oturmalık değil de yatırımlık ev alınır mı?
dask evinin değerine göre ödeme yapmıyor ki zaten. bu piyasada 500'e ev aldın diyelim, 50 ödüyor.
@malheiros, yine de hacmi düşününce çok para değil mi? herkese aynı ödeme şartı ve süreci koydularsa bu aynı anda hepsinin yıkılacağı ya da zarar göreceği sürece denk gelicek neticede, bunu düşünüp bir düzenleme yapmışlar mıdır, hiç sanmıyorum.
tamam ama herkes de dask yaptırmıyor. dask genelde ev alınıp satılırken yaptırılıyor. sonra millet unutup gidiyor. ismi sadece ismi zorunlu. istanbul'da dasksız çok konut vardır.
Bunun için sadece deprem olmasına gerek yok. Sigorta edilen 10 büyük fabrikada çeşitli hasarlar oluştuğunu düşünün. Bunları ödese sigorta şirketi batar. Bu yüzden sigorta şirketleri de kendilerini sigortalıyor. Reasürans deniyor buna.
Bu arada türkiyedeki deprem bölgelerinin risk dağılımı değişti. Yeni dağılımlara göre prim ödenmeli ve sözleşme yenilenmeli. Aksi durumda ödemeler olmayacak.
@jazzabel, haklısın, küçük düşündüm ben. üretim tesisleri fabrikalar içinde değerli üretim elemanları bulunan yerleşkeler daha büyük pay. sadece, onların binalarının çok sağlam olmama ihtimali yok gibi geliyor bana, en azından kıçıkırık bir müteaahhitin yaptığı 5 katlı apartmandan daha sağlam olduklarını farz ediyorum. yine de yıkılacak olan elbet vardır.
sigorta şirketinin sigortasını kim yapıyor peki? onlar da zorlanmayacak mı?
bu son dediğinden sigorta firmaları su kaynatacak diye anlıyorum. yine de; primlerin düzgün ödendiği, her şeyin usulünce yapıldığı bir senaryoda dask paralarını unutsun mu insanlar?
ben de kaynak yapayım. çoğu ev sahibi sadece eve ilk oturduğunda ya da kiraya verirken elektrik ve su tesisatlarının alınabilmesi için yapıyor daskı ve senelerce yenilemiyor. şimdi bu insanların alacağıyla her yıl daskı yenileyenin alacağı para aynı değildir, değil mi?
yukarıda 500lük ev için 50 ödenir denmiş. bu hangisi için mesela?
bence büyük istanbul depremi olursa ve söylendiği gibi on binlerce bina yıkılırsa dask'tan ya da herhangi bir sigortadan para falan beklenmemeli.
bunun teknik detaylarına hakim değilim.
yüzde şu kadarı verilir, bu kadarı verilir ya da verilmesi gereken miktar nedir bilemem.
bence verilmesi gereken miktarların verilemeyeceği kadar büyük bir felç ve kaos yaşanır.
belki bazı sigorta şirketleri batar, bazıları zorlanır ve batmamak için ödeme yapmaktan kaçar.
jazzabel'in dediği reasürans süreçlerinin de şirketler açısından nasıl işleyeceğinden emin olamayız şimdiden.
bir miktarını alsan da bilmem kaç ay ya da yıl içinde alırsın, o da muhtemelen evin ancak yüzde bilmem kaçı eder.
yani bina ciddi hasar gördüyse ya da yıkıldıysa üzerine soğuk su içmek gerekeceğine olan inancım tama yakın gibi.
o yüzden, bir yandan kirada oturmaktan bıksam da, diğer yandan istanbul'da ev almanın ne kadar doğru olduğu konusunda şüpheliyim.
bunu düşününce hep bir şey durduruyor beni.
dask'a güvenip deprem riski olan yerden oturmak için değil yatırım için ev aldığında kiraya vereceksin evi.
o zaman kiracının hayatını bile bile riske atmış olursun.
tabii deprem açısından büyük risk olan bölgedeki her ev yıkılacak diye bir şey yok, yani hasarlı olduğunu bildiğin evi kiraya vermekle aynı şey değil bu elbette.
kiracı da bu riski belki bilerek, belki bilmeyerek, belki bilse de bütçesi nedeniyle mecbur olarak ev tutacak o bölgede.
sonuçta kendin oturmayı tercih etmeyeceğin bir yerden ev alıp başkasına kiraya verdiğinde "kiracının bileceği iş" desen de, insanlara ev yüzünden bir şey olursa hayatın boyunca bazı soru işaretlerin olur, vicdan muhasebesine girersin.