Yol üstü satış yaptığı adamı bağlamasına gerek yok. Herkesi tek atımlık görüyor ondan.
arnold hakli olmakla birlikte genel olarak bizim esnafta biz adam carpma anlayisi var evet. yani musteri doner dolasir gelir kaygisi olmasa hemen hepsi carpacak da allahtan musteriyi baglama durumu var o yuzden bazilari carpmiyor :)
Hele pandemi sonrasi iyice azittilar sanki...
(bkz: köylü kurnazlığı)
köylü milletinde utanma diye bir şey yok ki, çocukluğum geçti köylerde hepsi çıkarcı ve kıskanç tipler. iyilik yapmayı enayilik olarak dürüst olmayı da mallık olarak gören tipler.
muhtemelen senin arkandan şöyle demiştir "lan zaten ucuza satıyorum(kime göre) bi de gelmiş pazarlık yapıyor aldım 20 lirasını kaç kilo geliyosa 10 kilo diye yolladım" diye kahvede anlatıyodur
Türk esnafı yarını düşünmez üstat, günü kurtarma derdindedir, vizyondan ve stratejiden anlamaz, o anda cebine girecek olan paranın derdindedir.
Ben yan komşum olan kırtasiyeden bir koli a4 kağıdı soruyorum 110 TL fiyat çekiyor aynı marka kağıdın bir kolisi piyasada 60-70 TL civarı. Türk esnafının geneli vurkaç şeklinde gerilla taktiği uygulamayı dedelerinden genetik olarak almış, müşterinin tekrar gelip gelmemesi umurunda bile değil.
Bu ülkede herkes birbirini çarpmaya çalışıyor
kaldırıp indirirken 10 kilo olmadığını nasıl farketmediniz ben ona takıldım.
herkes dolandırıcı
Yukarıda gayet iyi anlatmışlar sebeplerini. Çok derin analiz yapmaya gerek yok aslında. Ticareti veya üretimi düzgün, yasal ve iyi yapmak oldukça zordur. Bir fabrikada da, bir dükkanda da bunun örneklerini görebilirsin. Ama uzun vadede işini iyi yapan kazanıyor. Bu yüzden işletmelerin yüzde 80'i ilk 2 yılda kapatıyor. Burada tercih müşteriye kalıyor. Riski azaltmak mümkün. Misal, alkol alırken büyük market zincirinden alırım. Özellikle rakı ve viski vb sahtesinin çok olduğu şeyleri. Elektronik alacaksam güvenilir yerlerden almaya çalışırım. Farklı yerlerden fiyat alıp, gerekli araştırmayı yaparım. Dolandırılmadan, kazıklanmadan alışveriş yapmak yüzde 99 bizlerin elinde.
Yalova-Pendik iskelesi önünde salatalık satarlar, 4 kilo diye başlıyor. Eşimin el tartısı iyidir. Kaç sene önceydi, tartarım ben bunu arabadaki tartıyla dedi,nitekim 2,5 kilodan biraz fazla geldi. Neden böyle yapıyorsun dedik, yılık yılık gülüyor. Herkesin arabasında tartı mı var, yol boyu yiyecen bitecek işte, dedi.
Ahlaki yozlaşma Turgut Özal döneminden beri gittikçe arttı, ama artık yakalanınca utanma da kalmadı.
Genellememek lazım beş parmağın beşi bir değil.
Ben de biraz seytanin avukatligini yapayim. :)
Kendimizi koylunun yerine koyalim. Butun sene ugrasmisim bir urun yetistirmisim. Biraz bahce tarla olayini bilenler hadisenin ne kadar me$akkatli oldugunu bilir, bunun capasi var, tohumu var, gumresi var, sulamasi var, bocegi ilaclamasi var allah var. Biz patates sogan der geceriz, ama arkasinda ciddi bir alin teri var.
Ulkede zaten tarimin degeri yerle yeksan olmus. Araci bir suru cakal var, senin normalde kilosunu 5 liraya satman gereken seye 1 lira vermiyorlar. Sen de aradaki cakallari ortadan kaldirmak alin terinin hakkini almak icin yol kenarina tezgah kurmussun satmaya calisiyorsun. Butun gun 40 derece gunesin altinda mal gibi beklemek zorundasin ki eldeki mali curumeden satabilesin. Her duran yerli turist pazarlik yapiyor, senin fiyatini kirmaya calisiyor. Ayni adamlar buyuk marketlerden urun alirken pazarlik yapamiyor ama..
Valla ben de bir noktadan sonra eksik tartmaya baslardim herhalde, acik soyliyim. Oyle basa boyle tarak.
Ben koylu ile pazarlik yapmiyorum, hatta cogu zaman ustu kalsin cekerim. Adamlara ne zaman velinimet gozuyle bakip ona gore muamele cekeriz, o noktadan sonra onlardan duzgun davranislar beklemeye yuzumuz olur. Su anda ben adamlara pek hak vermiyor degilim. Uzucu ama durum bu.