Bu aralar bulunduğum yerde vakalar filan çok arttı. Hayat eve sığar uygulamasında her yer kıpkırmızı oldu ama izindeyim ve evde geçirmek mutsuz ediyor beni sanki boşa gidiyormuş gibi.
Siz olsanız ne yaparsınız ?
gezmeyeceğimi bildiğim için izin kullanmadım ben.
işsiz olmama rağmen mümkün olduğunca topluluğa girmiyorum, gezeceksem de yoğun olmayan parklara, ormanlara vs. gidiyorum. 6 aydır dışarıdan yemiyorum içmiyorum.
Yazlığa gittim. Denize de sabah girdim. Dağ bayır keşfe çıkabilirsin aracın varsa.
ocaktan beri sadece 1 defa kendi isteğim için arkadaşımın evine gittim. onun dışında evdeyim, market, eczane, hastane, atm gittiğim yerler bunlar bunları da haftada 1 ile sınırlandırıyorum hastane dışında.
bir de yarın ilk defa toplu taşımaya binip bi yere gidicem.
Evin yakınında, açık havada yuruyuse vs çıkıyoruz biz. Gölet, ağaçlık alan derken iyi geliyor. Son bir aydır dışarda bir şeyler de içiyoruz ama çok dikkatli şekilde. Yemek siparişini eve verip fırında biraz isitiyorum önce. O harita ne kadar doğru bilmiyorum da bizim bölge yeşil durumda.
Tatile gitmedim ama ailemin yanına yurtdışına geldim.
Ama iki hafta içinde ise baslayacagim ve toplu tasima kullanmak zorundayım; bundan sonrası için ne olur bilemem.
cumartesi tatilimiz basliyor, turkiyeye geliyoruz, ancak ucakla degil arabayla. tam almanci modu. gezip tozmayi planlamiyoruz, aileleri gormek amac. iki aile de ege'de deniz kenari kasabalarda yasiyor. eylul'de iyice bosalmis olur oralar diye umuyoruz, en azindan biraz denize girebiliriz diye umuyoruz ancak sart degil, duruma gore.
Marttan beri ev modundayım. Toplu taşıma hiç kullanmadım, ev çevresi gezinti var ufak ufak. Misafirlik falan yok o zamandan beri.
Tatil mevzusunda kendi arabasıyla dağda çadır falan kuranlar hariç kızıyorum ben.
Yıllık iznimin 2. günü, Evdeyim, akşamları sadece yürümek için dışarıya çıkıyorum ve daha önce covid ten 1 hafta hastanede tedavi görmüş biri olarak insanlığın denize ve tatile olan aşkının ibretlik sonunu izliyorum. Yanmış millet susuzluktan.
geziyoruz, ağustos başı itibariyle ofise döndük biz her gün istanbulda toplu taşıma kullanıyorum, sosyal mesafeli bütün etkinliklere konserlere tiyatrolara gidiyoruz.
arkadaşlarımızla da evlerde değil parklarda buluşuyoruz.
erkek arkadaşım hemşire haftaya izne çıkıp kaşa tatile gideceğiz, çünkü ihtiyacımız var.
Haftasonları tek gecelik kamp yapıyoruz ayda 1-2 kez, her şeyi evden götürüp. Camping filan değil bildiğin doğanın içinde kimseyle muhattap olmadan. Gerçi kimseyle muhattap olmama kısmı covid'den çok insanlarla alakalı da olabilir ama olsun. ^^
Dikili'ye kuzenimin yanına gittim. Kendimi dağa taşa köye yaylaya vurdum, drone uçurdum, sandalyemi çektim, biramı içtim. Tenha yerlerde denize girmeye çalıştım. Dışarıda hiç yemedim, en kötü marketten erzağı alıp, kendim sandviç yaptım.
İyi geldi. Zaten insan içinde olmayı çok sevmiyordum, bu şekilde normalde gitmeyeceğim görmeyeceğim yerleri keşfetmiş oldum.
Öğrenciyim, marttan beri evdeyim.
Marttan hazirana kadar hicbir yere gitmedim,
Hazirandan itibaren 2 kez bulundugum ulkede tatil yaptim,
3 kez yurtdisina ciktim. (Italya, yunanistan, slovenya)
1 ay sonra da turkiye’ye geliyorum.
Ucaklarda ffp2 maske kullanip sonrasinda atiyorum.
Mesafemi korumaya calisiyorum - italya bu konuda cok iyi onlemler almisti ve cok da ciddiye aliyorlar.
Toplu tasimada ve kapali alanlarda maskemi kullaniyorum.
Geziyor olmamla yasadigim ulkede kalmam arasinda bir fark olmadigina karar verdim cunku burada herkes saldi gitti, ekonomisi cok buyuk oranda turizme bagli ulkelerde onlem var en azindan.