Evliliğe, ilişkilere olan güvenim iyice sarsıldı. Kimseye güvenmiyorum.
Bugün sözlükte dolaşırken şu Antalya'da belediye başkanının karıştığı aldatma haberini okudum. Müthiş derecede midem bulandı. Belediye başkanına bakıyorum en az 45 yaşında, geline bakıyorum 31 yaşında. Bu ikisi arasında 16 yaş var. Aldatma büyük ihtimalle zenginlik falan yüzünden.
Artık aldatma haberleri o kadar sıklaştı ki şaşıramıyorum. Zaten güven sorunları olan biriyim, kim olursa olsun bana karşı en ufak hatasında ihanet içindeymiş gibi düşünüyorum. Bu hale gelmemin belki de en büyük sebebi bu yozlaşmış yaratıklardır. Şimdi nasıl evleneceğiz? Nasıl yuva kuracağız? Var olan ilişkilerimizi nasıl sürdüreceğiz? Herkes kokuşmuş, herkes yozlaşmış. "Canım" dediğin bile arkandan vuruyor. Bunun düşüncesi bile insanı kahrediyor, bunu yaşamak kim bilir nasıl bir cehennem azabı yaşatır insana. Hiçbir zaman o acıyı unutamazsınız.
Düşünsenize çok sevdiğiniz, hayatınızı hiç düşünmeden feda edeceğiniz insanın sizi aldattığını. Bir de bu insanların çoğunun çocuğu var, ya eşine bunu yapıyor ama çocuklarına nasıl yapıyor bunu? Yazık değil mi onlara?
Hayatımda şimdiye kadar kimse olmadı. Zamanında uğraştım olmadı, bir daha da uğraşmadım gönül işleriyle. İnsanlara hep mesafeli davrandım. Gittikçe insanlara olan tahammülüm azaldı. Sanırım ksenofobik gibi bir şey oldum. Bu olayları gördükçe gönül ilişkisi kurma, evlenme, yuva sahibi olma düşüncelerinden daha da uzaklaşıyorum. Diğer yandan toplumun insanları evlendirmek için yaptığı baskı var. Bu gidişatla zor ama olur da evlenirsem bu mentaliteyle evliliğimi nasıl sürdüreceğim? Çok zor geliyor. Aldatılmaktansa yalnız kalmayı tercih ederim. Çünkü ben böyle şeyleri kaldırabilecek biri değilim. Ölümle aynı şey benim için. Siz ne düşünüyorsunuz?
yani bu dedikleriniz "gavura kızıp oruç bozmak" dedikleri şey oluyor sanırım. veya "kaza yapar diye otomobile binmemek".
yalnızlığınızı seviyor, onla mutlu oluyorsanız buna çeşitli kılıflar bulup kendinizi bulduğunuz genellemelere inandırmak zorunda değilsiniz. mutluluk tek başına da mümkün, birileriyle de mümkün, tıpkı mutsuzluk gibi çeşitli yolları çeşitli neden-sonuçları var bu işlerin. bir zamanlar gönül işleriniz ters gitti diye çeşitli mazeretler üretmeyin bence.
Aldatılmamanın garantisi yok fakat uyumlu olup olmadığınızı ilişkinin başında yabancıların red flag dediği göstergeler var, tabi bu göstergeler kişiden kişiye, beklentilere göre değişir, sanırım ilişkinin iyi gittiği sarhoşluk zamanlarında bunlar göz ardı edilmemeli ya da sonradan düzeltilir diye düşünülmemeli
Hocam mutlu ve güven dolu ilişkiler haber olmaz, aldatmalar olur, çünkü ilgi çekici olanlar onlar falan. İnsan beyni bu tarz ayrımları yapmakta iyi değil, yani derdiniz sadece aldatılmaksa, aldatmayan insan sayısı daha fazladır istatiksel olarak.
Neyse, haber okumak bence genel olarak mantıksız bir şey. Çünkü olumsuz şeyler görüyorsunuz, moraliniz bozuluyor, üstelik düzeltmek için elinizden gelecek bir şey de yok. O yüzden sosyal medyayı falan olabildiğince az kullanıyorum ben, size de aynısını tavsiye edebilirim. En azından kafanız daha rahat olur, daha az korkar ve belki daha sağlıklı düşünmenize faydası olur.
Bu dusuncene gore ben bir salagim. hayat neyi yasamayi secersen onun sonuclarini getiriyor onune.
yeterince iyi tanimamak da dahil.
bu olayda kadının kocası da masum durmuyor bence para durumları da var.
plutongezegendegilmi +1
Gerçek hayat haberlerdeki ve televizyondaki gibi değil. Okuduğunuz gördüğünüz her aldatma haberine karşılık birbirini aldatmayan binlerce insan var. Gördüğünüz her trafik kazası haberine karşılık her gün gideceği yere sağ salim giden binlerce insan olduğu gibi. Fakat bunların haber değeri yok.
Ha evlenmek zorunda değilsiniz, romantik ilişkiler kurmak zorunda değilsiniz. Aldatılmayı ölümle aynı şey sayarak ciddi bir drama queen hamlesi yapıyorsunuz yalnız, tebrik ederim.