Ekteki harita vikipedi'ye gore gunumuze ulasan en eski istanbul haritasiymis (1422, floransali cristoforo cizmis).

Gerci haritada tarihi yarimadanin disini da gosteriyor, oralar da mi istanbul sayiliyormus bilmiyorum ama oralari 1453'e kadar aliyoruz sanirim, bir tek sur içi kaliyor (yani istanbul merkez).

Sorularim:

Bizans, 1453'e kadar son birkac yil, hatta belki 15-20 yil istanbul'dan ibaretti. Yani bu kucucuk yere mi sıkışmıştı? Aslinda bu soru ozelinde baska genel bir seyi anlamak istiyorum. Burasi "asıl istanbul" mu? O zamanlar istanbul diye tarif edilen yer sadece bu sur icinde kalan yer mi? Surun disinda da hayat, yerlesim var miydi o zamanlar? Yani sanirim sadece kalesi olan yerlere sehir demek sacma olur, kale disinda bir suru bos alan kaliyor (avrupa'daki yerleri de dusunursek).

Yani evet osmanli'nin son zamanlarinda sinirlari biraz genisliyor sanirim istanbul'un ama "asıl istanbul tarihi yarimada. Sisli, taksim vs yerler istanbul degil aslinda (1000-1500 yili dusunursek)" diyebilir miyiz?

Aklim cok bulanik. Umarim ifade edebilmisimdir kendimi. Ama bu durumu anlayabilmek icin ortaçağ sehir yapilarina bakmam lazim sanirim.

 

İstanbul = tarihi yarımada. Bu Bizans zamanı için hatta Osmanlı işgal ettikten sonra bile uzunca bir süre böyle. Sanayi devrimi öncesi süreçte kuşatılmaya müsait (yani denize kıyısı varsa veya dağlık bir bölgede değilse) hiçbir şehirde sur dışında yaşamak diye bir kavram yoktur. Sebebi ise güvenlik.

Elbette civarda köyler vardır ama bunlar balıkçı köyleri veya tarıma müsait yerlerdedir. He tabi bir de stratejik tepelere kurulan askeri gözlem yerleri de vardır. İstanbul’un ilginç bir özelliği tarıma çok elverişli bir arazi olmaması. Roma imparatorluğu Roma şehri haricinde dörtlü yönetim denen sisteme geçip burada bir saray inşa etmeseydi (Diocletianus olması lazım bunu yapanın) İstanbul bir 500 sene daha gelişemezdi heralde. Şöyle düşünün tarihi yarımada’da surlar olmazsa sağdan soldan gelen her korsan bugünkü bakırköy civarına çıkartma yapıp kara yoluyla bu şehire saldrırabilirdi. İstanbul’u Romalılar kurdu ve geliştirdi derken bunu kastediyorum Roma’nın askeri gücü olmadan bu mümkün olmazdı hatta karnını bile doyuramazdı bu şehir. İstanbul Bizans döneminde Mısır’dan gelen ürünlerle karnını doyurmuştur. Osmanlı zamanı için de Bursa’dan beslenmiştir, tek başına karnını doyurabilecek bir şehir değil yani. Ticaret sistemi gelişene kadar hep bir bağımlılığı olmuş diğer şehirlere. Tek başına özerk şekilde gelişememiş bu coğrafi konumundan dolayı. İki iklim kuşağı geçişinin tam ortasında olması da bunda çok etkili sanırım ama kuşatılmaya oldukça müsait olması, kendini hem Haliç ile hem de surlarıyla korumaya alması gerekiyordu.

Sizin ya bu Bizans sıkışmıştı buraya dediğiniz şey tipik bir anakronizm örneği. Bugünün düşünce yapısıyla düşünüyorsunuz, kimse bir yere sıkışmıyor. Birincisi, sizin “bir sürü boş alan kalıyor avrupa yakasında” dediğiniz yerlerin çoğu ormandı. İkincisi tarihi yarımada tc devleti (özellikle menderes dönemi ve sonrası) tarafından neredeyse tekrar elden geçirilmek gibi bir yıkıma uğramamıştı. Surların arasında nasıl binlerce yaşıyor görmek isterseniz Kudüs’ün Eski Şehir denen bölgesini bir ziyaret etmenizi öneririm. Gayet de güzel yaşanıyor. Ayrıca İstanbul nüfusu bu kadar yoğun bir şehir değildi (12. Yy dan itibaren her zaman en kalabalık 10 şehir arasında listede vardır ama yoğunluk başka bir şey)

İstanbul'un tarihini spesifik olarak çok iyi bilmiyorum ama hakkında en çok kitap yazılan şehir olduğu için bazı arkadaşlar güzel kitaplar önerebilir konuyla ilgili.
Ben ortaçağ şehirleri konusunu Henri Pirenne'in kitabından okumuştum. tarihsel konular değerlendirirken ciddi bir ufuk kaynağı oldu bana o kitap. Çok da ince bir kitaptır üstelik. Link bıraktım

www.kitapyurdu.com

ala09

İstanbul = tarihi yarımada, Şişli, Taksim, Galata = Ceneviz kolonisi

SiyamkedisiZorro
1

mobil görünümden çık