Evde Linguaphone setiyle başladım
Aralıklarla 4 yıl kursa gittim
İnternette yabancı siteleri çok gezdim
Yabancıları evimde ağırladım
eskinin anadolu liselerinde, 5 yıllık ilkokul sonrası hazırlıkla başladım. sonra internet geldi türkiye'ye. o arada yabancı bir manitam oldu.
Engvid izleyip gramer çalışıp Couchsurfing toplantılarında pratik yaparak 1 yılda B2. Üstünden dört beş yıl geçmesine rağmen aktif öğrenmeyi durdurduğum için hâlâ B2-C1 arasındayım.
Liseden beri dizi-oyun-müzik üçgeni ile biraz kendiliğinden oldu diyebilirim.
Şarkı dinleyip çevirisine bakmak ve oradaki ifadeleri öğrenmek çok faydalı.
Friend, HIMYM gibi dizilerde ise hem izlemek zevkli hem de gündelik konuşma ve tavırlara aşina olunuyor, telafuzlar cabası.
Kendi adıma dili gerçekten öğrenip iletişim kurabilmek için hayatın bir rutini haline getirmek gerektiğini düşünüyorum. Zevk alınan aktiviteler ile birleştirerek mümkün olduğunca çok vakit geçirmek. Sonuçta yeni doğan çocuk da sesleri tekrar tekrar duyarak öğreniyor konuşmayı.
lisede tömere gönderdiler, temeli orda aldım, kendime güvenimi hiç kaybetmedim, arada yaklaşık 10 yıl hiç kullanmadım sonra iş mecburiyeti sebebiyle aktif kaldı. kullanıldıkça unutulmuyor. sürekli kullanmak lazım.
universite hazirlikta ogrendim (1 sene, haftada 5 gun ders). Onun sonrasinda universite ilk 2 sene uzerine koymaya devam ettim her gun.
"kurs? yurt dışında? videolar? kitaplar?" bir nevi bunlarin hepsini ayni anda uyguladim yukarida bahsettigim donemde. en az 3 yil surer diyorum yani.
anadolu lisesi ile eş zamanlı dil kursu ile ingilizceye başladım. üniversite'de ingilizce bölümle devam ettim. öğrenci kulüplerinde yabancı arkadaşlıklar kurmak ve avrupa'ya gidip gelmek derken C1 seviyesine geldim diyebilirim.