Cidden merak ediyorum, aklıma ilk gelenler mesela futbol, basketbol ( hadi yine burda iyi takımlarımız var ama milli takım olarak bir şeyimiz yok) , f1. ya yanlış biliyorsam düzeltin bizim ülkede arabalar vs sevilir ama 1 tane f1’e pilot gönderip başarılı olan birisi var mı? Tenis, yüzme, olimpiyatlar vs. Şimdi illa ki örnek verenler olacaktır ama benim kastım mesela nadal gibi top class teniscimiz, sporcumuz yok. Bakıyorum İspanya’ya baskette müthiş başarılı, futbol desen zaten öyle, tour de france’da üst üste 3 şampiyonluk vs. Almanya ya da futbol müthiş, f1’e dünyanın en iyi pilotlarını yarıştırmış, dirk nowitkzki gibi bir adam dallas’ta nba’de şampiyonluk yaşamış vs. Brezilya futbol, f1 ( ilk aklıma gelenler bunlar ) Bi halter vardı mesela naim süleymanoğlu onu da bulgarlar yetiştirdi çocukluktan eğitti ekmeğini türkiye yedi, şuan yine halterde sıfırız adama üst düzey görev bile verilmedi.

Yani neredeyse her ülkenin öne çıktığı yerler var ama türkiyeden dünyada uzun süre başarılı olmuş kimse yok. Arda diyeceğim mesela tamam iyiydi ama 3-4 sene ortasaha olarak oynadı o kadar. Yeteneksiz miyiz yoksa eğitmeyi mi bilmiyoruz.


 

bu tabi ki ülkede spora verilen önemle alakalı bir şey bence. sporcu dediğin ufak yaştan yetişir ki başarılı olduğumuz branşlarda (güreş halter) hepsi ufak yaştan yetiştirilmeye başlanmış. ama bizde beden derslerinin bile saati azaltılıyor bir cacık işlemedikleri için. diğer ülkelerdeki gibi her çocuğu başarılı olabileceği branşa yöneltsek bu işi başarırız. sonuçta bizim nufusun yüzde onuna sahip ülkelerde bile ne sporcular çıkıyor.

carpenic

hem bireysel hem takım sporlarında profesyonellikten çok uzak ve duygusal sporcu yetiştiriyoruz. bu yüzden her dalda grafiğimiz çok dalgalı oluyor.

ben demistim zaten

@carpenic bende ondan bahsediyorum, balkan ülkeleri mesela inanılmaz basket kültürü var. sırbistan 7 milyon nüfusu var baskette çok iyi, yunanlar da öyle. novak djokovic yine sırp mesela. şaka gibi 80 milyonluk ülke ama hiçbir alanda o seviyede sporcumuz yok :)

garavel

Hangi alanda başarımız var ki? Her şey pahalı. Bir hobimiz var mı? Enstrümanlar pahalı. %30 vergi daha gelecek. Kimse müzikle ilgilenemiyor. Spor yapayım dese insanlar doğru düzgün beslenemiyor. Kırmızı et 60 lira. Protein almadan sporcu mu olunur? Yazılımcı, start up çıkarsak desek teknolojik ürünler pahalı. Öğrenciler İngilizce öğrenemiyor. Ne çıkarıyoruz ki bu ülkede sporcu çıkaralım. En büyük takımlar bile avrupada rezil olup dönüyor. Hala gs nin 2000deki başarısının üzerine çıkılmadı. 20 yıl geçti.

black mamba

Kendi gözlemlerimi söyleyeyim. Çocukların belli bir yaşa kadar aileleri tarafından spor salonuna düzenli olarak götürülmesi gerekiyor. Ben antrenmana gittiğim zaman yaklaşık 3 saatim gidiyordu. 30 dakika gidiş, 1 saat antrenman, 30 dakika dönüş, 30 dakika temizlik. Çocukları bu süre boyunca takip etmek gerekiyor. Aileler çocukları bekliyor. Bu da anne ya da baba için antrenman günlerinde 3 saati ayırmak demek. Anne ya da baba çalışıyorsa bunu yapmak çok zor. Eğitim sistemimizde ödev denen bir şey olduğu için çocuklar derslerine daha fazla zaman ayırma eğilimindeler. Kendilerini bekleyen onlarca sınav var.

Kısaca ailelerin çocukları yönlendirmesi, zaman ayırması, özen göstermesi, okul ve spor dengesinin iyi kurulması, yaşanılan şehrin spor olanakları, iyi ve yeterli sayıda antrenörlerin olması etkili.

dissendium

spor ciddi emek isteyen bir olay. benim diyen aile bunu başaramıyor.

ben kızımı 3 sene haftada 3 gün günde 2 saat sürekli bir sporu yapması için götürdüm. hocaları sevdi, sporu da sevdi. yeteneği de varmış. ilk birinciliğini ilk yarışında aldı ve türkiye'de ikinci istanbul'da birinci oldu. ikinci sene yine türkiye ikincisi oldu. üçüncü sene takım olarak üçüncülüğü aldılar. bireyselde yaşının en küçüğü olmasına rağmen 4. oldu. (yani 11-12-13 yaş yarışabiliyorsa bizimki 11 yıl 0 aylık olarak katıldı-13 yaş 11 aylık olanlar işi götürdü tabi)

yani bu sporda bizden daha fazla emek harcayıp çok iyi yere gelecek olan çocuklarla tanıştım. bir tanesi çok ünlü hatta. babası da antrenör tabi.

o yüzden yetenek ve emek bir araya gelince oluyor olmuyor değil. sıkıntı bu emeği verebilecek kaç kişi tanıyorsunuz? ne yazık ki 3 senede çok gözlemledim en fazla 1 sene çekiyor insanlar. biz yaz tatiline bile gidemedik yarışma yüzünden..

ozdek

Güreş var, Hamza Yerlikaya Taha Akgül var birçok olimpiyat şampiyonu var. Totalde güreş de 39 olimpiyat şampiyonumuz var.

Avrupa ve dünya şampiyonları fazlasıyla var rıza Kayaalp gibi.

Halter bir rüzgardı devamı gelmedi ama güreş için ciddi altyapımız var.

Malesef ülkemizde spor ile meşgul olmak çocuklar gençler için ciddi mesele. Çocuk okul sınav test dershane üniversite sınav arasında spora önem veremiyor. Hepimizin en güzel yolları dershane sınav stresi ile geçmedi mi? Sorun bu

Fritz-X

Diğer arkadaşların söylediklerine ek olarak. Biz Türklerin duygusal olup eleştiriye tahammülü olmaması. Advocaat'ın geçen bir söyleşisi paylaşılmıştı. Hatta debe'ye girmişti. Orada söylüyordu adam. Türk halkı olumsuz şeylere dayanamıyor sonuçları ağır oluyor diye.

komando kani var bende

bu soruyu ben de çok soruyorum. 2012'de de 2016da da nedensiz çok ümitlenmiştim bu sefer parlarız belki diye ama olmadı olmuyor. ömrü hayatım şu 80 milyonluk ülkede olimpiyat görmeden geçecek galiba.

bana göre şöyle şeyler sebep olabilir:

1. yeteneğin ve bazı fiziksel özelliklerin rolünü abartıyor "star ışığı" arıyoruz, azimle çalışan bize göre düz bir sporcuya hakettiği değeri vermiyoruz, o çocuk star olabilecekken kırılıyor. onun kolu 3 cm uzun, bunun refleksleri yay gibi diye gerçek başarıyı getirecek olan çalışmayı, sıkı fundamental eğitimi azımsıyoruz.

2. yakın çevrede hep çok fazla dikkat dağıtıcı etmen (eğlence, drama, entrika trajedi) var ve biz de çok şükür buna yenilerini eklemekte başarılıyız.

3. başarısızlıkta da başarıda da gerçek sorunlarla yüzleşmekten kaçıyoruz sistematik, yapısal çözümler yerine hep o günkü basit talihsizliklere odaklanıyoruz. bir tür toplu safsata, histeri durumu. eğitimsizlikten veya edinilmiş yanlış tecrübelerden ötürü objektif düşünememe, sanırım doğu toplumlarının genelinde var bu durum.


ama basketbolda milli takım bazında 163 ülke arasında onbeşinciyiz. Kuzey Avrupa ülkeleri, Almanya vb gerilerde. www.fiba.basketball elbette daha iyi olabilir ama bu bir şeyleri doğru yaptığımız bir branş. diğer bazı branşlarda da (yüzme, jimnastik vb) 2010 ve sonrası doğumlulardan ümitliyim ben. metodolojiyi bilen, yurtdışı örnekleriyle kendini yetiştiren eğitmenlerle daha sık karşılaşıyorum. en azından eğitim verecek tesisleri ve tavsiyelere kulak asacak ana babaları daha kolay bulabildiklerini düşünüyorum... zaman gösterecek tabi.

engelbert humperdinck

Kendimizi geliştirme alışkanlığımız yok. Verilen şey neyse o. Üstüne koyma, devamını getirmekte çok büyük problemimiz var. Futbolcu olsun, basketçi olsun ya da başka sektörde bir noktaya kadar gelip, ötesine geçmeye gerek duymuyor. O noktada genelde vasatlığın bir basamak ötesi oluyor.

Babam Güldür Güldür'ü izliyor. Bir skeçte İngilizce konuşma geçiyor. Ali Sunal, bunun devamını getirmesini talep ediyor oyuncundan. Oyuncuda diyor ki; İngilizcem bu kadar, dahası yok. Zahmet edip, birkaç kelime cümle öğrenmeye tenezzül etmemiş.

put it in your appropriate place

uzun yillar basketbol oynadim, oglum 7 yasinda lisansli oynamaya başladi 9 yildir lisansli oynuyor, diger oglum 5 yildir banvitin altyapisinda oynuyor.

basketbol icin konusmak gerekirse (diger tüm sporlar icin de gecerli) altyapiya maddi kaynak ayirmiyor hicbir takim ve altyapi kültürü ne takimlarda ne ailelerde var. osuruktan takimda koçluk yapan yeni yetme antrenör kendini obradovic saniyor, 10 yasinda oyuncusuna ana avrak küfreden mi ararsin, oyun board'ini oyuncusunun kafasinda parcalayan mi ararsin, antrenörler ne oyuncu psikolojisinden ne de fizyolojisinden anliyor. teknik bilgi zaten sıfır. velilerin her birisi cocugunun birinci ligde oynayacak kapasitede oldugunu düsünüyor, bir kismi evde yaramazlik yapmasin ben ugrasmayayim diye kulübe oradan satranc kursuna oradan drama kursuna taşıyor cocugu. mac sırasında sayi atamayan 9 yasindaki cocuguna "gerizekali, bir sayi atamiyorsan siktir git oynama" diyen baba var. ilkokul cocuklarının oynadigi maçta veliler birbirine giriyor, hakeme sataşmıyor diye antrenöre bagiriyor tribündekiler. maçtan cikarken rakip takimin oyuncusu ufacik cocuga "nasıl koyduk" diyen yetiskinler var. kimsenin spor ahlakindan, sporcunun bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarından haberi yok umurmsamiyorlar, herkes her macta en kazanan olmak istiyor, cocuklarını ona göre güdülüyor, bir sporcunun yetismesinin en önce sabir ışı oldugunu görmezden geliyor.

izmirde 100'den fazla altyaş grubu basketbol takimi var, bunlar icinde banvit -simdi teksüt oldu- ve belki bir iki takim -belediye destekli bornova, bergama, urla belediyesi mesela- altyapiya dikkat ediyor (bu belediye takimlari da ne yazik ki garibanliktan ve oyuncu havuzlarının darligindan başarılı olamıyor), oyuncu yetistirmeye calisiyor. digerleri oyuncudan aldigi para ve özel ders parasi ile yolunu bulma derdinde, basketboldan kazandıgını basketbola yatiran kimseyi görmedim ben.

böyle bir kültürde bir bok olmaz.

proteus

Genelde takım sporlarından söz edilmiş ama bireysel sporlarda da çok kötüyüz. Ufak tefek ülkelerden bile x sporunu domine eden adam varken bizde yok. Yani ispanyanın hem basketinin hem futbolunun dünya çapında şampiyonluk yaşaması anormal geliyor iki katıyız ya, tenis desen yine en iyiler onda.

Şimdi baktım Marc Marquez diye bir adam var mesela İspanyol sekiz kere grand prix şampiyonu olmuş adam. Kenan sofuoğlu diyolardı bi ara adam 3. lig şampiyonuymuş. Yine triatlon falan. Liste uzar gider, hiçbir yerde yokuz ya :)

Ya mesela fildişi sahilinden bile dünya çapında topçular çıktı, drogba, pepe vs. Senegal = sadio mane , mısır = salah. Yok abi türklerin bu derece top class hiçbir alanda hiçbir sporcusu yok. Senegal, mısır çok mu iyi? Örnekler uzar gider ya..

garavel

okçuluk mu kaldı abi :) motosiklette kim var saydığım gibi top class?

garavel

@garavel

hocam ispanya örneğinden konuşayım, valencia'da şehrin içinden geçen eski geniş bir nehir yatağı var, yedi kilometre uzunluğunda hayranlık verici bir park.

valencia.for91days.com

sabah burada koşmak, bisiklete binmek, köpeğini gezdirmek, hiçbir şey yapamasa yürüyüş yaparken oradaki sahalarda rugby, futbol oynayanları izlemek istemeyen herhalde ya ölmüştür ya inceden o yola girmiştir. şehrin yarısı sabah yarısı akşam buralarda. insanlar sporu yaşamın bir parçası olarak gördükleri için zaman ayırmakta zorluk çekmiyorlar, sabah akşam rutini olsun diye değil doğallıkla ve severek bunu yapıyorlar, yaptıkları için iyi hissediyorlar, gelişim de zorlama değil nesilden nesile doğal yollarla oluyor, çevredeki çoğu kişi spora saygı duyan kişiler olunca çocuklar da ben profesyonel olmak istiyorum dediğinde doğru yönlendirilebiliyor. içinde yaşadığımız şehirlerin, ortamın, spora bakış açısı ve kültürünün da insana bir şeyleri çocukluktan itibaren aşılıyor olması gerekir.

engelbert humperdinck

Küçüklüğümden beri çevrem nedeniyle sporun içerinde sürekli bulunduğumdan gözlemlerim;

Öncelikle spor kültürü diye bir şey yok. Spor hala bizde boş vakit öldürülen bir şey olarak görünüyor ve aman ne yapacağım, başka bir işim mi yok, ben zaten taş gibiyim anlayışı var. Bu mantık değişmedikçe ne yaparsan yap olmuyor.

Ülkemizde sporun maddi getirisi olmadığından insanlar çocuklarının spor yapmasını belirli bir yerden sonra; sen sporunu yap ama okulunu da ihmal etme, iyi bir yeri kazan orada devam edersin diyerek destekliyor. (Bu seçim zamanında önüme geldi.)

Sporu özellikle de amatör takımlar ve branşlarda en büyük destekci hala devlet bugün devlet çekilse çoğu branş kapanma noktasına gelir.(belediye, il özel idare, vb kulüpleri)

Yukarıda belirtildiği gibi yoğun bir çaba, disiplin, maddiyat gerektiriyor.

murtiii

Disiplin eksiği ve imkan darlığı adam 12 saat jimlastik mi çalışsın evine ekmek mi götürsün

basond

Tek cümlelik cevap;
Liyakata önem verilmemesi.

Mirket

alt yapımızın olmaması. hollandaya gittiğimde bunu gördüm. eindhoven şehrinde ki nüfusu 200 binli bir şehir, şehirde her yerin çim beton toprak futbol sahası olduğunu gördüm. yani insanları küçük yaştan itibaren spora başlatmak lazım. dershaneye değil özel derslere değil. altyapı her şeydir.

mikahakkinen
1

mobil görünümden çık