Nedir bunun sebebi?
Ben bunu tamamen önyargı olarak görüyorum. Belki eskiden o renkte bir kedisi vardı ve ona benzer bir kedi istiyor olamaz mı? Yolu muhtaç bir kediyle kesişmemiştir, sahiplenmek istiyodur, arama yaparken de renk belirtmiştir eski kedisine ya da çok sevdiği ama sahiplenemediği başka bir kediye benzesin diye, olamaz mı?
İnsanların hayvan sevgisini sorgulamaktan ve “en çok ben seviyorum” hırsından vazgeçmelisiniz.


 

bu en çok ben seviyorum hırsı değil.
bu aç gözlülüğe ve ayrımcılığa olan nefret. 10-15 yılın beraber geçirileceği bir evcil hayvanın tabi belli kriterlere sahip olmasını isteyebilirsin. ama kriterleri dağ gibi serip bana bunu bulun, varsa verin demek itici.

nereden alacağını ya da nasıl bulacağını bilmeyebilirsin ama her şeyden önce bunun bir uslubu var. karşındakine güven vermeyince yardım edesi gelmiyor insanların. son derece haklılarda.
her kedi-köpek seven bakacak diye bir şey yok. ekonomik yeterlilik ayrı, mental yeterlilik ayrı haliyle, sevgi ayrı, sorumluluk farklı.
sonra sözlükte köpek havladı/ısırdı, kedim 10. kattan aşağı uçtu başlıkları türüyor. ulan sıcaksa cam açmayacaksın, açacağım diyorsan tel gereceksin falan filan.

işin kökünde düşüncesizlik yatıyor. sözlük ve duyuru timleri kolay kolay beğenmez, hevesli olman da yetmez önce kendini kanıtlayacaksın.

qxgviper

şimdi, verdiğin örneklerde ki durumlar olabilir tabii; ama bunların oranı yüzde kaçtır ki?
böyle, kedinin tüyü şu renk olsun, gözleri bu renk olsun diyen tipler genellikle kedilere peluş oyuncak mantığıyla yaklaşan tipler. eh, kediler de görünüşü itibariyle andırmıyor değil! yine de görünüşe aldanmamak lazım. netice de bir canlıdan bahsediyoruz; psikolojisi var, ihtiyaçları var, iletişimi var... var da var!
işte, bu renk belirtenler, genellikle düşünüp, taşınmadan iki kalas bir heves kedileri alıp, bakımının da zor olduğunun farkına varınca direk sokağa ya da en yakın barınağa salıyorlar. insanlar, bu tiplere bu yüzden tepki gösteriyor.
ben de mesela severim kedileri. öyle, sokakta görürsem okşarım,beslerim. evimin balkonunda da var 3 tane; besliyorum arada petshop'tan mama alıp; ama evime almam arkadaş.
öyle az, buz zaman değil ki beraber yaşayacağımız zaman! minimum 15 yıl diyorlar. gözüm kesmiyor.

pangea

ben bir insanın gerçekten kedi sever olup olmadığını ona tasma takıp süslemesi ile ölçüyorum. Tespitlerimde yanılmadım şimdiye kadar, kim yüklü miktarda paralar verip kıvrık kulaklı bir scottish yavru alıp onu ilk haftadan renkli tasmalarla, renkli objelerle süsleyip instasına atıyorsa o kişi gerçek bir hayvansever değil, ilgi severdir.

konunuza gelecek olursak, hayvan bir eşya değildir. onu sevmek aslında bir şart ve yükümlülük de değildir bu arada. sevmeyebilirsin ama seviyormuş kılıfına girmek itici ötesi. bu sevgi bağı geçmiş yaşanmışlıklarla (çocukluk, aile vs.) harmanlandığında insanda empati duygusunu körükler ve salt bir varlığın kayıtsız şartsız size bağımlı olduğu, ve bu bağlılığın ufak bir zaafiyete uğramaması gerektiği gerçeği ile harmanlanırsa gerçek hayvansever olunur. nasıl bir insan bebeği için “ ben uyurken çok ağlıyor, kapıyı mı kapatsam” diyemiyor ise, aynı şeyi sınırlı hayat yolculuğunda vagona dahil ettiği bu günahsız ve habersiz yolcu için de yapmamalı diye düşünüyorum.

Ben ona her baktığımda O’nun her nasılsa beni anladığını ve sevdiğini gözlerinden görüyorum ve içten içe ara sıra ölüm gününü düşünüp kederleniyorum. Çünkü kader birlikteliğimiz var.

Başka bir örnek, 6 ay önce taşındığım mahallede fırsat buldukça beslediğim, Bakışları ile beni her zaman selamlayan, beni işe uğurlayan, En basitinden sadece selamlaştığımız, kara kışta geceleri büzüşmüş, betonda titrerken son paramla üç beş parça besin alıp gecenin köründe verdiğim zeytin adını verdiğim sokak köpeğini her gün hatırlıyorum, Üzülüyorum kendimce acaba 6 ay geçti napıyordur diye.

Dediğim gibi hayvanseverlik çaba ile kazanılabilecek bir özellikten öte yaşanmışlıklarla harmanlanan empatik, vicdani ve en içten duyguların aidiyetinin temsilidir.

bugisme
1

mobil görünümden çık