E insan da unutmak ile malul olduguna gore bence okumus oldugumuz kitaplarla ilgili not almak son derece onemli ama iste simdiye kadar almamanin pismanligini yasiyorum.
Not almaya baslayacakken sorayim dedim. Neleri not aliyorsunuz, not almaya nasil karar veriyorsunuz?
ben genelde sevdiğim bölümlerin üzerini çiziyorum keçeli kalemle. Arada okuyorum tekrar o kısımları. Bir de bilmediğim kelimeler varsa ya da sadece kelime demeyeyim belki bilmediğim şarkı bilmediğim bir isim bilmediğim herhangi bir şey çıkarsa yine üzerini çizip kitap bittikten sonra internet üzerinden araştırma yapıyorum.
Kitap üzerinde çalışacaksam romanlarda titizlikle not alıyorum. Ama onun dışında okuduğum her kitapta metinlerarası ilişkileri, göndermeleri bir daha gözümden kaçmasın ya da gönderme yapılan yere bakma amacıyla not alırım.
Ben genelde kitabın üstüne not alırım ya da küçük not defterlerine sadece o kitaba ilişkin notlar tutarım. Üzerinde ciddi çalışacaksam, önemli olayları sayfa sayfa not ederim ama bu çok kısa anahtar kelimeler halinde. Atıyorum, 39. sayfada Ahmet'e araba çarpıyor, gibi. Roman bittikten sonra daha büyük bir kağıda ya da Word dosyasına şema oluştururum, daireler halinde olayları veya karakterleri yazıp bağlantıları kurarım. Ama bunu sadece üzerinde çalışacağım romanlara yapıyorum.
Bence romanları unutmayı bu kadar dert etmeyin. Çünkü unuttuğunuz şeyler çok önemli değil. Ben de okuduğum çoğu kitabın karakterini aklımda tutamıyorum, bana mühim gelmiyor. Kitaptan ne anladığım çok daha önemli. 1984 kitabı için konuşayım, adını hatırladığım tek karakter Winston. Ama "Kestane ağacının altında sen beni sattın ben de seni." cümlesi ve kitaptaki daha birçok cümle aklımdan çıkmıyor. Kitabın neyi kast ettiğini de anlıyorum. Kitaptaki rejimin dayattığı belli başlı şeyler, kitapta insanların yapamadıkları ve neyi sınırlı olarak yapabildikleri gibi şeyler aklımda, bunlar bana yetiyor. Orwell'in neyi hedef aldığını da sezebiliyorum. Roman okumakla alakalı temel şey şu bence. Çoğu roman bir düşünceyi açıklamak için yazılmıyor mu zaten? Bizim edebiyat tarihimizde de romanın ağırlıklı yönü budur. Tanpınar'ın bence en iyi romanına bakalım, Huzur'da bile önemli diyebileceğimiz 2-3 olay vardır, başka da yoktur mesela. Biraz romanı şiirinde anlatmadığını anlatmak için kullanmıştır Tanpınar, onun da örneği. Neyse konudan çok uzaklaştım ama bence dert etmeyin romandaki olayları ya da karakterleri unutmayı. Asıl önemli olan o değil.
ben etkilendigim bir sozu ya da betimlemeyi not alirim. altini cizmeden kitap okuyamayangillerdenim :)
şu tespitin sıkıntılı:
"yani eger bana katmis oldugu seyi ben hatirlamiyorsam en nihayetinde bana bir sey katmamis oluyor"
1) edebiyat bir sanattır ve sanatın sana bir şey katmak gibi bir ülküsü yok. insanlar okumaktan hoşlandıkları için roman okur, bir şey öğrenmek için değil. ama edebiyat bir insana çok şey katabilir, öğretebilir (amacı bu olmasa bile).
2) romana dair bir şey hatırlamasan bile, roman sana çok şey katmış olabilir. edebiyat seni farklı şeyler düşünmeye, hissetmeye sevk eder. sana bir gerçekliğe dair yeni bir bakış açısı sunar. bunları yaşadığın, okuduğun an sana bir şey katmış olur. bunları bazen hatırlarsın, bazen de hatırlamazsın. edebiyat sana "kullanabileceğin" bir bilgi vermez. Kullanabileceğin bilgiler için bilimsel kitaplar ya da gazete okursun.
3) suç ve ceza'nın özetini kafanda tutmak, suç ve ceza'yı anladığını göstermez. bu yüzden alınacak notlar, keçeli kalemler falan boştur. romanın sana vereceği ya da senin ondan alacağın şey senin donanımın ve hayat tecrübenle ilgilidir.
Sorunun cevabı: romanlarda nadiren çok beğendiğim bazı lafları ya da pasajları deftere yazardım eskiden. yıllardır yapmıyorum bunu.