
Birincisi: genelde yemek kültürü tarım ürünlerine ve ticaret ile kolay edinilebilen besin maddelerine dayanır.
İkincisi: siyasete ilişkin yemek çeşitliliği ya da kültürü değil ama yemek yeme kültürü değişiyor sanırım. Fransızların adabı muaşeret kurallarının monarşi ile ilgisi önemli olabilir.
Üçüncüsü: içki ve domuz etinin dindar toplumların yemek kültürüne etkisi
Dördüncü: kapitalizmi ideoloji olarak alırsak hazır yemeklerin nasıl ev yapımının yerini aldığını 1950'lerden itibaren görebiliriz.
Düşündüm düşündüm doğrudan yemek kültürü ile ideoloji ilişkisini kuramadım. İdeoloji dediğimiz liberalizm, kapitalizm vs. Ama devlet işin içine girince faşizm döneminde geleneksel yemeklerin nasıl teşvik edildiği, kapitalist dönemde nasıl tüketim dolaylı bir mutfak alışkanlığına evrildiği arastirilabilir belki.


aynı grup üyeleri aynı şeyleri beraber yerler.
yahudi kosher şartlarına göre yabancının yemeğiyle aynı kapta pişen yemek kosher değildir. benzeri her dinde var, veganlık dahil.
örneğin biz “arap” der geçeriz ancak körfez arabı ile suriyeli baya farklıdır kültürde. yemek boyutuna bakınca zeytinyağı, kekik gibi şeyler birinin sofrasında olur diğerinde olmaz. hatta suriyede de doğulu kara suriyeli ile batılı beyaz suriyeli farklıdır. derin bakınca güney italyalı ile batı suriyelinin çok farklı olmadığı görülür.
türkiyede biz fırat yani roma’nın doğal sınırının iki yakasını da içerdiğimiz için + kıyı-iç ayrımını çok sert yaşadığımız için italya/yunanistan aksine hepsini gözlemleme şansına sahibiz.
bi de şu var twitter.com


Tarim subvansiyon ve tesviklerine bakmani oneririm.
