Kafa çalıştırmayacağım, şöyle müşterilerle goygoy yapacağım bi' kafem olsa mutlu olurmuşum gibi geliyor hep.
uzun dönem kafe işletmiş biri olarak, " şöyle müşterilerle goygoy yapacağım bi' kafem olsa mutlu olurmuşum" hayalinin, adı üstünde hayal olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını söyleyebilrim. :)
bir yerden sonra kafa dinleyememekten şikayet edeceksin. bununla birlikte, kafe işinde hayatın kafen olur.
kafeye giriş bellidir de, çıkış konusunda kimse birşey diyemez; gece 12'de olabiir, gece 1 veya 2 de olabilir.
onun dışında 20, 25 yaş arası herşeyi çözmüş ve hakklılığından en ufak şüpe duymayan gençlerle de uğraşmak durumuda kalacaksın.
küllük kırılacak, şekerlik düşecek, çayın demlendiği halde, demlenmedi denilecek, sürekli olarak "abi aslında şöyle, şöyle yapsan burası daha iyi olur" gibisinden işletme tavsiyeleri alacaksın, garip tipler gelecek, sen iyi müzik seçeyim, güzel bir playlisti olsun diye uğraşırken sığırın birisi "kardaş bu nasıl müzikler? şöyle türkçe bişeyler yok mu?" diyecek, 6 kişi gelecek mesela ve yalnızca birisi su söyleyecek ve diğerleri birşey istemeycek, öbürü gelecek bir çay söyleyip sabahtan akşama kadar internetini sömürecek; üstüne üstlük bir de hızından şikayet edecek... daha bağkur ödemelerine hiç girmiyorum bile :)
diyesim, kafe işi öyle uzaktan göründüğü gibi değil.
mutluluğu nerede bulursun bilemiyorum; ama kafecilikte bulamayacağını garanti edebilirm.
Herhangi bir anormallik göremiyorum. Tam zamanlı maaşlı çalışmayı sevenin aklından şüphe ederim.
%98'luk kitle sizin gibi. şaşırılacak bir şey yok.
mesainin içindeysek, hayatın dışındayız.
Off ben de tam aynısını düşünüyordum ki duyurunu gördüm :( gidip devlet memuru mu olsam fln diyorum, nikah memurluğu ilgimi çekiyor mesela :/
@pangea guzel bir insansin sen! :)
Mutlu olunacak iş önerisi olan var mı? :)
Ben en orta yaşlara yakın bi insanım. Gençliğimde 3 yıl kadar çalıştım. Ama üç kuruş maaşla başkalarının servetine servet katma, yani modern kölelik fikri beni çalışma hayatından uzaklaştırdı. Yaklaşık 7 yıldır çalışmıyorum. Çalışmayı da düşünmüyorum. Ayrıca kutsal gördüğüm her şeyin adına yemin ederim ki cebimde 5 kuruş ( gerçek 5 kuruş) bile yok. Ama kölelik hissinden iyidir fakirlik hissi. YouTube’da köye yerleşenler falan bir iki belgesel türü şeyler var. Evli değilsen bunları izle. Çünkü hayat arkadaşın kapitalizmin büyüsünden kaçamayabilir. Ya da kendine bi iş kur. Bu kentte veya kırsalda, hiç fark etmez. Buna sen karar verebilirsin sadece.
@dakota nasil geciniyorsunuz peki? Yani elektrik, su, yemek gibi temel ihtiyaclarinizi nasil karsiliyorsunuz? gercekten 'calismamak' fikri cok ulvi bir fikir elbette ancak siz calismazken, calismis baskasinin emeklisiyle geciniyorsaniz, kira geliri ile geciniyorsaniz, baskasinin maasiyla geciniyorsaniz pek bir ulviligi kalmiyor. yani calismamak ve ayni zamanda baskasinin uzerinden de gecinmemek, dolayisiyla karsi cikilan 'somuru' duzenini farkli bir boyutta surdurmemek diye bir sey nasil oluyor cok merak ediyorum.
insan sevmedigi iste mutlu olmaz. 10 yildir calisiyorum, bir kere bile pazartesi sendromu denilen seyi yasamadim. yaptigim isi seviyorum. sansima patron sirketi olarak girdigim ilk sirkette patron calisanlarina deger veren ve asil isi bizim yaptigimizi bilen birisiydi. her yil ben ne kadar zam istediysem ok dedi verdi. mutlu olacagin bir alan bulmak onemli. sonrasinda da dogru sirketi bulmak onemli.
"şöyle müşterilerle goygoy yapacağım bi' kafen olsa" bir yil icerisinde cafe batar.
Gerçekten Türkiye'de hayalindeki ya da sevdiği işi yaptığını söyleyen insan var mı? Varsa çok şanslı. Çünkü ben genel olarak güzel sanatlara yönelsem de hep "aç kalırsın" geri bildirimiyle ailem tarafından vazgeçirildim. Keşke öyle aç kalsaydım diyorum zaman zaman.