acaba ben mi çok şey bekliyordum?
yarattığı yükün karşılığını vermekten çok çok uzak olduğunu düşünüyorum.
sırtlarını öğrenciye sunum hazırlatmaya dayamışlar.
yapılan sunumun ne yapana ne diğerlerine bir katkısı var.
profesyonel hayata hazırlıyor desen alakası yok. buradaki en iyi sunumdan 3-4 kat daha iyisini işimde sunsam, sunum bitmeden kovulurdum. benzer şekilde grup çalışmalarında yaşananların yarısı işte yaşansa kovulmayan kimse kalmazdı.
lisans derslerinin kötü tekrarları gibi daha çok.
çok allah'a emanet sanki her şey. hocalarla görüşme şansın çok kısıtlı, syllabus yok, okuma listesi falan yok. yok yani her şey genel olarak.
dönemin sonuna doğru geliyoruz ancak daha üç kere gördüğümüz hoca var.
üç dersin üçünde de aynı muhabbet döndü.
sınavı olacak mı, nasıl olacak, ne yapacağız diye konuştuğumuzda herkes birbirini boş boş bakıyor. doğal olarak hiç kimsenin bir fikri yok.
kimi dersler var sadece hocanın kitabını dijitaleştirip oradan kopyala yapıştırla sunum çıkarmaktan ibaret.
hoca var derse gelmiyor, asistan da gelmiyor. gidiyoruz bekliyoruz ders yok kimsenin bir şey söylediği yok.
dersin ortasında çıkıp gideni var, öyle kalıyoruz.
ne bileyim sıkılıyor telefonu ile oynuyor, sıkıcı diye kızıyor. oxford, mit kaynağını beğenmiyor ya da terimi üreten kişiyi referans gösteriyorsun beğenmiyor.
kendi kitabını baz alıyorsun, bunu niye böyle yaptın deyince sizin kitabı referans aldık diyorsun gene laf söylüyor.
yani ben böyle saçmalıkları lisansta yaşamadım.
bakarsan bunun size uzmanlık ya da daha dar bir alanda gelişme imkanı sunması gerekiyor yani benim bu işe başlamadan önce beklentim ya da anladığım şey buydu.
altı ders var hadi biri araştırma yöntemleri onu sayma. geriye kalan derslerden üçü seçmeli.
ancak seçmeli dediğime bakmayın hepi topu seçebileceğimiz beş ders var zaten.
yabancı öğrencilere karşı saçma denebilecek düzeyde pozitif ayrımcılık olduğunu düşünüyorum.
benim bu öğrencilerin akademik düzeyde türkçe bilmesini beklemem doğal değil mi?
program türkçe, herhangi bir yabancı dil yeterliliği istemiyor. ama nedense benim rus ya da arap aksanlı ingilizceyi sular seller gibi anlamam beklenirken onların türkçe bilmemesi normal karşılanıyor.
öğrenciye sunum hazırlatma gibi bir güvenli liman bulmuşlar hepsi oraya sığınıyor.
sen onlara bir şey katmış mısın, derse gelmiş misin kimsenin umrunda değil.
sizin mevcudunuz -30- çok deyip bize fatura çıkarıyorlar. bunun sorumlusu nasıl öğrenci oluyor aq alma o zaman 30 kişi ben mi mülakat yaptım da aldım. aynı şekilde sizin seviyeniz yetersiz muhabbeti var. eee sınav yapmışsın, mülakat yapmışsın. dahası çoğunun lisansı da aynı üniversiteden. seviye düşükse bu zaten senin eserin değil mi?
bu dönemi bitirene kadar dayanmak istiyorum en azından ama çok zorluyor bu şeyler.

sayısal mı sözel mi alanınız
o kadar kötü sunumda hoca öğrenciyi yerin dibine sokmuyorsa hocada sıkıntı var demektir. dediğiniz bazı noktalarda da hocaların egoları mevcut.
programın türkçe olup ing. sunum beklenmesi saçma ancak yabancı öğrencilerin o programa gelmesi daha da saçma.
bence öğrenciye sunum hazırlatma hocanız kaliteli ise iyi bir şey. Y.lisans seviyesinde size lisans gibi ders anlatmaları mantıklı değil. genelde 7-8 hafta ders sonra sunum şeklinde geçiyor her öğrenci araştırıp bilgi alışverişi yapması temel felsefe ancak hocaların da doğru düzgün yönlendirmesi gerekiyor.
genel olarak y.lisansta derslerden değil tez yaparken tezinizden/yaptığınız hocadan öğrenirsiniz. uzmanlaşmak ve dar alanda gelişme imkanı tezde oluyor.
ama bölüme ve üniversiteye göre ders çeşitliliği değişiyor. örneğin benim okuduğum ünide bölümün y.lisansta 3 farklı programı vardı. hepsinin zorunlu dersleri farklı yoğunlaştığı konular farklı olduğu için uzmanlaşma daha zevkli oluyordu ve seçmeli ders çeşitliliği fazlaydı.
ayrıca 1 ya da 2 dersi farklı bölümden alabiliyorsunuz. örneğin elekt. müh. okurken makineden ders alabilirsiniz. bu durum tüm üniler için geçerli olması lazım.


Aslında daha beterlerini de duydum ama siz belli ki beklentilerinize ters bir üniversite seçmişsiniz. Başkaları son derece memnun bile olabilir bu durumdan. Gittiğiniz yer belli ki paramı alayım diplomayı satayım kafasında bir yer. Ben tezsiz yaptığım halde üç profesör bir doçent bir de yar.doç.tan ders aldım. Bir devlet üniversitesiydi. Bütün yüksek lisans boyunca iki bilemedim, üç kere asistan geldi o da sınavda gözetmenlik yapmak için geldi, derse değil. Öğrenci profili lisanstakinden daha iyi olacak diye bir şey yok. Neticede eldeki insan kaynağı belli ve bu bir anda yükselmiyor. Hocalar da ona göre çok kasmıyor/sıkmıyor açıkçası. Yüksek lisansta başka türlü ders işleyen duymadım. Genelde o power point ya hocada oluyor ya da öğrencide :) Şahsen yaptığım sunumlardan ve bilhassa bitirme projemi tamamlarken çok şey öğrendim. EA'cıyım.
Ödediğiniz harç bir yana imkânınız varsa bırakıp baska bir üniversiteye geçin. Harcadığınız zamana yazık.


sosyal bilimler.
yani elbette gelsin defter kontolü yapsın kırmızı kalemle yıldız versin falan demiyorum ama sanki nereden açtık bu yüksek lisansı yok yere iş aldık başımıza gibi davranıyorlar.
para vermiyoruz diye sallamıyorlar gibi geliyor biraz da.
ilk dönemi bir şekilde atlatıp bırakmayı ciddi ciddi düşünüyorum artık.


Dediğiniz gibiyse bırakıp başka bir yere geçin ama yüksek lisans yapın mutlaka. Sonra neden yapmadım diye pişman olmayın.
