şimdi doğunun hep bahaneleri var. ulaşım yok, dağ tepe bayır, kar kış dolu vs.
e şmdi abi burdaki köye bakıyorum. sivas'ta erzurum'da şartlar ne kadar zorsa, burada 500 katı daha zor.
ama insanların evlerinin dışı hep temiz, bütün şehirde bir tane rezil görünümlü ev yok.
tüm evlerin içi böyle mi bilmiyorum, ama elemanın kaldığı evin içi de gayet düzgün.
niçin bizim halkımızda yaşadığı yeri güzelleştirme gayesi yok?
niçin iğrenç köylere ve iğrenç şehirlere sahibiz?
bu arada rizeye, trabzona, artvine falan da gittim. oralar da aynı. hepsinde dışı sıvasız, bakımsız iğrenç beton evler.
beş para temez sokaklar, düzensiz yapılar.
köyle şehirle alakası yok. istanbul ya da diğer büyükşehirlerde bu işin eğitimini almış mimarların mühendislerin tasarladığı binalar da rezalet. 18-19. yüzyılda ermenilerin rumların yaptıkları dışında doğru düzgün bina örneğimiz yok zaten. yerleşik hayat, şehir kültürü genlerimizde mevcut değil.
sefalet kültürü. karnını düzgün doyuramayan adam evinin görünümüne bakar mı? en son bakacağı şey olur hatta, başını sokacak bi evi olsa yeter. şimdi de nasıl geldiyse öyle gidiyor. anadolu Türk hakimiyetinde pek refah görmüş bi yer olmadığı için diğer şehirlerde de aynı sefalet kültürü sürüyor.
Kültürden dolayı kaynaklanıyor. Sanırım öncelik hiçbir zaman estetik, göze hoş gelme vs. değil.
abi açlıkla falan alakası yok onu bi geçelim.
adamın videoda anlattığına göre, çetin geçen kışlarda öyle bir açlık çekiyorlarmış ki, ailenin en büyüğü intihar ediyormuş. yiyecek diğerlerine yetsin diye.
İnsanlar sığır gibi yaşıyor çünkü varolduklarından beri. Fakirlikle ilgisi yok, birazcık özenerek yapılsa bile çok daha estetik görünürdük ama yok işte.