Hayatımda bana kötü anıları çağrıştıran ve moralimi aşırı derecede bozan bazı şeyler var, mesela Otomatik Portakal filmi. İzlemeyi çok istiyorum ama geçmişimde başka kötü şeylerle bağlantılı olduğu için moralimi aşırı derecede bozuyor ve izleyemiyorum, denediğimde başım dönüyor ve hatta gözüm kararıyor.
Ya da Layne Staley şarkıları mesela. Adam geçmişimde olan kötü bir şeyi hatırlattığı için dinleyemiyorum, dinlemek isteyip kendimi zorladığımda da bir yerden sonra titremeye başlıyorum resmen. Ne yapmak gerekir bu durumda? İyice üzerine mi gideyim yoksa kaçayım mı?
Üzerine git. Üzerine gitmediğin hiçbir şey düzelmiyor bu dünyada.
Günlük hayatı, işlevselliği etkileyen durumlarda üzerine gitmek yerine sistematik maruziyet ile duyarsızlaştırma yapılabilir belki ama gündelik hayatı etkilemeyen birşey için o stresi çekmenize gerek yok bence.
Not: uzman değilim, sade vatandaş tavsiyesi.
Otomatik portakal filminin konusu da bu zaten. Hepsini izlesen anlardın. Tabi tedavi amaçlı.
Üzerine gitmek anılarını hazmedip olması gereken yerde yani geçmişte bırakmanı sağlayacaksa git ama baş dönmesi göz kararması yaptığına göre bence pek yardımı olmuyor.
Ben olsam anılarımı ele alır onlarla hesabımı keserdim. Böylesi daha kolay ve sonuç odaklı oluyor.
Geçmiş adı üzerinde geçmiş gitmiş. Bugüne taşınmamalı. Her ne yaşanmış olursa olsun. Alınacak dersler varsa alınmalı (ki illa vardır), bugün olması gerektiği gibi yaşanmalı. Hayatı tam randımanlı yaşamak diyorum ben buna. Kötü bir olay oldu, sıkıldım pıkıldım, üzüldüm, kahroldum, ağır geldi taşıyamadım.. her türlüsü var. Ama aynı zamanda olay oldu mutlu oldum, huzuru hissettim, sevindim, şımardım, zıpzıp zıpladım da var.
Biz genlerimizde olumsuz olayları saklama kodu taşıyoruz. Genlerimize çok çok eskiden yazılan bir kod bu. Zira o zaman hayatı devam ettirebilmemiz için kendimizi koruyabilmemiz için bu gerekliydi. Şimdi zaman değişti, artık bu kodu değiştirmemiz lazım. Güzel haber bunu herkes bireysel olarak yapabilir. (Epigenetik diyor ben demiyorum.) Vee daha güzel haber gelecek kuşaklara da sirayet edecek bir değişim bu. Ne güzel değil mi? Ama oturmakla olmuyor herşey gibi buna da emek harcamak lazım.
Seni huzursuz eden her ne ise onu ele al ve bi güzel yoğur. Alınacak dersleri al, o olmasaydı bugünkü sen olmayacağının farkına var (pişiriyoruz), sonrasında da olması gereken zamanda bırak ve asla bugünü etkilemesine izin verme. (yedik ve hazmettik onu)
Zor meselelerde uyguladığım bi yöntemi anlatayım sana. bende çalışıyor belki sende de çalışır veya ilham olur sen kendi yöntemini geliştirirsin.
Farz et ki ringdesin. Rakibin baya iyi durumda sen ise gününde değilsin veya daha zayıfsın. Yumruklar geliyor baş edemiyorsun.
Öncelikli olarak karar ver. Yeneceğim onu de. Kararında samimi olman gerektiğini söylememe gerek yok :) Kararı içten gelerek veriyoruz. Sonra zayıf noktalarını gözden geçir çünkü kuvvetli yumruk atmak için o zayıf noktayı da kullanacağız. Sağ vuracaksan sol ayaktan destek alırsın ya onun gibi. Sonra da giriş. Baktın yoruldun veya işler ters gidiyor rakibinden uzaklaş. Bu aşamada mesafe önemli, çok fazla uzaklaşmayacaksın. (unutmaya çalışmak uzaklaşmanın katmerli böreğidir) Unutmak yok. Yan sekmeye al pencereyi kapatma, arada gözün kaysın burada bu var dedirtsin. Hazır hissedince bi daha giriş. Yer yer iplere kaçarak yer yer rakibini sarıp sarmalayıp etkisiz bırakarak yenene kadar devam et. Mutlaka yenersin çünkü karar verdin ve kararlılığını sürdürdün. Kararlılık çok fark yaratıyor. Girdap oluşturup çevreyi de etkiliyor. Ben böyle yaparak kanseri yendim, anılar da neymişşş :)
Kolay olsun :)