Yaşam çabasının karşılığını zaten bu dünyada alıyoruz. Çalışıp para kazanarak karnımızı doyurup barınıyoruz en nihayetinde. Ölümü düşünürsek eğer, öteki dünya için de çaba göstermemizin gerekliliği çıkıyor ortaya, en azında inançlı insanlar için bu böyle. Yoksa herkesin hayatına kimse karışamaz
biz aslinda hic dogmadik. dolayisiyla olmek diye bir sey de yok:)
Her sey yarida kalacak iste, hicbir anlami kalmayacak.
Yaşamın tek çabası gen aktarımıdır. Çalışmak ve karnımızı doyurmak genimizi aktarabileceğimiz bir birey bulduktan sonra anlamsızlaşır. Veya bunu anladıktan sonra. Çünkü yaşamdaki en büyük doğal görevimiz çoğalmaktır. İnsan ırkını ayakta tutan yegane tutku genin aktarılmasıdır. Türün devamını sağlamak yani.
Gen aktarımından sonra veya bu olayı tam kavradıktan sonra eğer yaşam standartların yüksekse otomobil alırsın, dünyayı gezersin. Sonra yaşamdaki görevimiz sona erer ve ölürüz.
İnsan o kadar bencildir ki; dünyada yaşadığı yetmezmiş, buraları pislettiği yetmezmiş gibi, bir de ölümsüzlük istemiş ve kafasında bir öbür dünya kurgusu (ahiret) yaratmıştır.
O kadar bencil bir ırktır ki insan ırkı. Ölümü bile kabul etmez, bunu doğaya karşı bir yenilgi olarak asla kabul etmez ve kafasında öbür dünya olgusu oluşmuştur.
Doğa bize bir yaşam hakkı verdi ve bunu dünyayı kirletmeden,savaşmadan kullanırsak bizden iyi kimse yoktur.
sinema perdesi gibi bize izletilecekmiş.
tum cabamiz bu dunya icin,
cok calisip iyi bir okul okudun, iyi bir ise girdin ve calisiyorsun, daha iyi yasamak icin
olunce hepsi bitiyor, toprak oluyorsun, ister sultan ol ister homeless ol herkes organik madde olarak donusecek
cevap: caban bosa (sadece yasarken bir ise yarar)