
mehmet ali birand da türk, anadili türkçe.
www.youtube.com
gördüğün üzere çghb'de taklidini yapmışlardı.
mehmet ali birand, sık sık eeee derdi hep.


bir süredir bir yabancı diziyi izliyorum ve oradaki bazı sözcük kalıpları dilime yapışıyor. muhtemelen fazla dizi/film izleyen biridir ve farkında olarak veya olmadan taklit ediyordur.


Anadili ingilizce olmayanlar tarafından düşünmek icin zaman kazanmaya yönelik kullanılıyor genelde.


Bu bir noktada kibarlık şeyi olarak da kullanılıyor.
Sizin de bildiğiniz gibi, artık havalar artık soğumaya başladı.
you know, winter is coming.


Her dilin bir dinamiği var. Nasıl çeviri demek her şeyi birebir çevirmek değilse bu kalıplara da öyle bakmak gerek. Konuşma sırasında anlamı/ cümleyi pekiştirici şeyler var; “well” mesela.
Türkçede yani/ o zaman/ öyleyse/ e madem/ (cümle sonunda kullanılan) gibi, (son zamanların gözdesi) aynen gibi kalıplar neyse bu bahsettiğin şeyler de öyle olabiliyor.
Hava atmakla kasmakla falan ilgisi yok.
Bi de seni tenzih ederim ama;
bitmedi şu yabancı dil üzerinden birbirimize duyduğumuz kompleks. Zaten ülkenin yarısı bırak yabancı dili ana dilini doğru konuşamıyor; yabancı dil kullanabilme durumu da bu kadar ince eleyip sık dokumalar yüzünden gelişemiyor. Bırakın birileri de kasılsın, birileri gevelesin, birileri berbat aksanla konuşsun.


benim ingilizcem de anadil seviyesinde değil ama konuşurken bunları zaman kazanmak o arada düşünmek için kullanıyorum. karşımdaki kullandığı zaman da hiç yadırgamıyorum belli ki kelimeyi aklına getirmeye çalışıyor. öyle sessizce bekleyip düşüneceğine, böyle arayı doldurmak daha mantıklı bence.
