Gönül işlerine taşımayın hemen psikolojik değil fizyolojik kırılganlıktan bahsediyorum. Ve yazacaklarımı hassas olanlar okumasın lütfen.

Kamil Koç kazası başlığında firmanın diğer kazalarının linkini vermişler. Onlara tıklarken kaza görsellerine kadar geldim ve küçük bir farkındalık yaşadım. O kadar egonun, hırsın, paranın, derdin tasanın arkasında aslında hepimiz kanlı et parçalarıyız. Kaza videolarında en ufak basınçta patlayan iç organları, kafalar, parçalanan kollar, fırlayan kemikler.

Dünya kadar paran var gelecek planların var veya ne bileyim 10 yıl sonra buruşmasın diye narin cildine o kadar krem sürüyorsun kaza oluyor hop hepsi planların hepsi gidiyor o derin parçalanıp içindekini ortaya saçıyor. Sabah evden çıkarken makyaj yapıyorsun rimelin göz kapağına bulaştı diye sinirleniyorsun hop bir yerden kafana bir şey düşüyor rimeli geç kafatasın parçalanıp beyin dökülüyor. Şimdiye kadar hiç öyle ağır yaralı insan görmediğim için belki de insanları hep kıyafetiyle makyajıyla görüyordum. Gördüğüm fotoğraflardan sonra çevremdeki insanlara ilk defa derinin altindakileri düşünerek baktım derimiz aslında bizi ne kadar yanıltıyor. Sanki cildimiz zırhmış gibi bizi her şeyden koruyacakmış gibi algılayıp gelecek planları yapıyoruz ama 1 cm bile olmayan derimizin altında hepimiz etiz.

 

Aynen öyle. Bunu unutmamız mutsuzluğumuzun da kaynağı bence

Delay Fuze

Normal degil mi? Somut bir bedenimiz var ve faniyiz.
Sen bir de sahipsiz ceset sayfalarina bak. Her sey anlamsiz kaliyor.

Yapilmamasi gereken bunu unutmak. Umarim sen farkina vardiysan unutmazsin.

dont eat me

çamur içinde bir delik, bir tümsek. budur bekleyen bizi.

farkındalığın artmış, bu iyi bir şey

diyarbakir karpuzu

doğada motorlu taşıtlar olmadığı için diğer canlılar bu kadar şiddetli kazalar geçirmiyor. yani göreceli tabi ama bence zayıf olan biz değiliz. konfor ya da sürat için riski artırıyoruz ve kazalar gerçekleştiğinde doğada göreceğimizden büyük hasarlar görüyoruz.

sinek kral
1

mobil görünümden çık