iki şehrin hikayesinin girişi
İki şehrin hikayesi demeye gelmiştim.
Şiir gibi geliyor kulağa.
It was the best of times, it was the worst of times...
Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.
Soğuktu ve yağmur çiseliyordu
yüzyıllık yalnızlık: "Albay Aureliano Buendia, yıllar sonra idam mangasının karşısına dikildiğinde, babasının onu buzu keşfetmeye götürdüğü o çok uzaklarda kalmış ikindi vaktini anımsayacaktı."
kırmızı pazartesi: "Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için saat 05.30’da kalkmıştı."
gabriel garcia marquez'in bu spoilerlı yazım stili etkiliyor beni sanırım. bir de çavdar tarlasında çocukların girişi de iyidir okuduklarımdan.
1919 senesi mayısının 19'uncu günü samsun'a çıktım
"The night is far spent, the day is at hand: let us therefore cast off the works of darkness, and let us put on the armour of light.
Romans XIII, 12"
Michel Houellebecq - Whatever
Türkçesi: Artık gece ilerlemiş, gündüzün gelişi yaklaşmıştır. Bunun için karanlığa ait kötü amelleri bırakalım, nurun silahlarını kuşanalım. Romalılar 13:12
Soğuk bir aralık günüydü, St. petersburg'dan Moskova'ya giden bir trene binmişim.
benim için;
1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.
Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.