Gece gece aklıma şu soru takıldı internet üzerinden konu ile ilgili bir araştırma yapayım dedim fakat çok istediğim sonuca ulaşamadım.
Soru şu; zevk neden asırlar boyu ayıplanmış, kötü görülmüştür. Zevk derken beyninizdeki nöronlara hücum eden dürtüleri hesaba almanızı istiyorum. En basit örnekle başlarsak; çikolata bir zevk ürünüdür. sizi bir an için mutlu yapar devamını getirdiğinizde ise bağımlı hale getirir:keza şeker de. Devam edersek sigara! sonuç olarak içmeye başladığınızda beyninize anlık mutluluk hormonlarını veriyor mu veriyor. Dahası alkol,seks,uyuşturucu,bilgisayar oyunu,sosyal medya,alışveriş ne ararsan. Yani ne sana zevk veriyorsa sürekli olarak tekrar etmen seni bir şekilde zarara sokuyor. Ve neden hayatta zevk veren şey lanetiyle birlikte gönderilmiş dünyaya. Yani bir şey zevk vermesi ve kendine bağlamasının sonu neden hep hüsran. Oysaki başlarda ne kadar da masum ve güzeldi sonunun böyle bitmesi neden?
Neden böyle bir kafadayım dersek bu ara bir arınma süreci yaşıyorum hayatımda bana zevk veren fakat zararını görmeye başladığımı düşündüğüm bazı alışkanlıklarımı terk etme eğilimindeyim ve her konuda olduğu gibi bu konunun da felsefesini merak ettim bir nevi. Bana bu konu ile ilgili güzide fikirlerinizi beyan edebilir misiniz gece gece beyin mıncıklayalım biraz.
Yahut gece gece yorma beni al şu adamdan şunu oku, izle vs. Diyebileceğiniz esetleri de serebilirseniz acayip hayra geçersiniz.
Bir de siz herhangi birşey bulabildiniz mi size zevk veren fakat zarar vermeyen?
Hayata karşı her bağımlılık bir acının başlangıcıdır. Buddha ve felsefesine yönelebilirsiniz.
Ortada zevk veren bir şey var fakat seni zararlı duruma getiren bu şey değil. Çikolata masumdur, keza bilgisayar oyunu da. (Sigara,uyuşturucu tipi vücuda zarar verenleri saymıyorum tabii.)
Onları zararlı duruma düşüren şey senin onlara duyduğun zafiyet.
Yiyeceklere zaaf gösterirsen obez olursun ama onları yaşamını idame ettirmek için aracı görürsen sana zararı olmaz.
Karşı cinsi hayatının merkezine koyup mutluluğunun yegane temeli sayarsan seni içten içe yok eder.
Tüm her şey böyle.
X'ten zevk alıyorsun, peki neden devamını getirmek istiyorsun?
Çünkü aldığın zevk seni mutlu ediyor ve iyi hissetmek istiyorsun. Senin zaafın bu. Fakat mantıken bu şeyler seni kısır döngüye sokup iyi hissetmekten iyice uzaklaştırıp acı çektirecek.
Öyleyse zafiyet göstermemelisin.
Zevkin kendisi lanetli veya zararlı olmak zorunda değil ama insanlar zevke ulaşmak için normalde yapmamaları gereken şeyleri yaparlar, suç işlerler, o yüzden tarihsel olarak kötü görülür. Dolayısıyla burada çok abur cubur yiyip obez olarak kendi sağlığına zarar vermekle, zevkin her türlüsü için daha çok para kazanmak uğruna yanlış eylemlerde bulunmak (mesela taksinin müşteriyi uzun yoldan götürmesi) birbirinden ayrı incelenmeli.
Son soruya örnek ben hamburger severim ve bence gayet sağlıklı ve zararsız bir yiyecek çünkü ayda en çok bir veya birkaç kez yiyorum. Bağımlılık kaçınılmaz değil, herkes bağımlı olmuyor.
Zevk otoriteye bağımlılığı ortadan kaldırır bi yerde, asırlarca lanetlenmiş olması bundandır.yaptığın eylemden bir suçluluk hissine varman bu adını koyamadığın kural tanımazlıkla ilgili olabilir. Ve bence bu da toplumsal bilinçaltıyla alakalı. Zevkten kaçış yoktur. Kişi eninde sonunda o arzusunu tatmine ulaştıracaktır. Bunu en iyi lacan açıklar. Arzunun o belirsiz nesnesi. İnsanoğlu arzuyla nesne arasinda sıkışıp kalmıştır. Kendisini tatmin eden nesne değildir nesneye giden yoldur.Ve nesneyi elde edince de bir boşluk oluşur dolayısıyla mutsuzluk çıkar ortaya. Bu döngü ömrümüz boyunca devam eder, ev alırız araba alırız yetmez daha iyisini isteriz sürekli bir kovalamaca. Hayatımızın sonunda fark ederiz aslında hepsi bir boşluktur(lanet).
Bağımlılık yapmaya müsait olduğu için, bence kökünde her şeyin fazlası zarar felsefesi var.
Bu arada herşeyin fazlasının zarar olduğuna kanaat getirenlerdenim.
Bence zevk başta haz duygusunu artırsa da sonra sonra o zevk aldığın şeyi sırf yapmak için yapmaya başlıyorsun ve acı çekmeye başlıyorsun.
Mesela alkol kullananları düşünelim. Başta verdiği kafa boşluğu hissi seni sorunlarından uzaklaştırır gibi hissettirse de vücut buna sürekli maruz kaldıkça daha fazlasını isteyecek. Sen dozajı arttırdıkça vücudun ağır hareket edecek, zihnin flulaşacak, yaşamıyor gibi olacaksın vs. Üstüne fiziksel verdiği acıyı da es geçmemek gerek, vücut aşırı susuz kalıcak, uyku düzenin bozulcak, mideni eline alcaksın, pek çok daha acı yaşatcaksın vücuduna. Ama insanlık olarak acı çekmekten hoşlanıyoruz sanırım obsesif şekilde. Hiç bi hayvanın acı çekmekten zevk alıp daha çok acı çekmeye yöneldiğine tanıklık etmedim :D
İnsanın zihni çok karmaşık ya, düşündükçe daha komplike oluyor özellikle duygular, olayların daha önce bize ne hissettirdikleri devreye girince...
Belki ot gelip ot gitsek bu kadar hırpalanmamış olurduk.
Ya evet hepiniz haklisiniz bir seyin devami geldikce zarar vermeye baslar haklisiniz. Bunu biliyorum inkar da etmiyorum ancak kafami karistiran neden zarar vermeye baslamasi. Yani neden birseyden zevk almaya baslamamizla birlikte onu tuketimimiz arttikca zarar veriyor ve paralelinde mutsuzlugu getiriyor. Neden yani zevk veren sey neden sonsuza dek varolanla uyum icerisinde yuruyemiyor. Beyin kendini mutlu eden etkenle sonunu mutlu bitiremiyor sonuc olarak.
Yani guzel arkasinda neden mutsuzlugu barindirmak zorunda?
Ve sahi siz yalniz kaldiginizda ya da bos oldugunuzda sizi mutlu edecek ne yapiyorsunuz? Ya da bir seyler yapma hissi duyuyor musunuz? Yoksa ot gibi eldekilerle gunu mu geciriyorsunuz?
@formalite Çünkü insan hayatının bir amacı var ve zevkler hayatın asıl amacı değil, hareket etmeni sağlayan araçlar sadece. Eğer zevki tek başına amaç haline getirmeye çalışır, diğer herşeyle ilgili kesmeye kalkarsan, hayatın asıl amacının arkasındaki güç seni bir şekilde denge noktasına çeker. Bu gücün mantığı bilimsel, felsefi ya da dinsel olarak tanımlanabilir ama sonuç değişmez. Eğer denge noktasına kendi isteğinle gelmezsen bu acı verici bir deneyim olur. Kısaca zevkleri amaç haline getirme seçeneğine sahip değiliz, sebeplerini felsefede veya dinlerde araştırabilirsiniz.