Şimdi hepimizin böyle Afrika’da açlıktan ölen bir çocuğa anlatsak “ya bi siktir git” tepkisi alacağımız dertlerimiz vardır ya, onları anlatıp böyle söylenme partisi yapalım diyorum gece gece, “derdini sikeyim” denme riski olmayan bir ortam yaratalım, şöyle negatif enerji kusalım falan.
Ben başlayayım mesela, şu avmlerdeki hareket sensörlü sabunluk ve musluklara uyuz oluyorum aq. ya abi bi elimi yıkıycam, sensörün önünde aikido yapıyorum amk ya. bi de su başlıyo 2 saniye sonra kesiliyo ya. Aq beyzbol sopasıyla parçalayasım geliyor aleti.
Evet.
Bazen arkadaşlarla dışarda yemek yiyince herkesle ayni şeyi aynı miktarda yememe rağmen herkes doyuyor ama ben doymuyorum. Bu durum acayip canımı sıkıyor. Her zaman doymadım da diyemiyorum. Oha Amaranta bizi de ye diyorlar:/
nhl ve nba'i çok seviyorum. playofflar aynı dönemde oynanıyor. bir tanesini takip etmek bile büyük zulümken iki tanesine nasıl vakit ayıracağımı bilmiyorum. 6-7 yıldır NHL'i takip ediyordum, ilk kez ikisini birden aktif olarak takip etmeye çalışacağım. bu zamana kadar ya okul olmazdı ya da iş olmazdı... şimdiyse hem okul, hem iş, hem de üstüne iki organizasyon var.
cidden şu dünyada tutkuyla, it oğlu it bir sapık gibi sevdiğim sayılı şey var. nisan ortasından başlayarak hazirana kadarki süreç bayram benim için. gece 9-10 gibi uyanır, kahvemi içer, board'larda muhabbetlere katılır, play-off ağacını inceler, hayallere dalar, maçımı izler, sabah 8-9 gibi yatağıma giderim...
bu sefer öyle olmayacak galiba. hadi işi internetten yaptığım ve keyfime göre ayarlayabildiğim için masrafımı kısıp "iki ay çalışmıyorum" diyebilir, en azından daha az çalışabilirim ama play-off'lar final dönemiyle de çakışıyor aynı zamanda...
tam olarak kimseye bahsedilemeyecek türden birinci dünya problemi. teşekkür ederim bu duyuru için. bu konuda iç dökmeye ihtiyacım vardı. hep böyle mi kalacağım yoksa 30-35 yaşına gelince durulacak mıyım bilmiyorum ama ben şu an tam "yıllık iznimi nisan ortasında kullanırım, en azından ilk turda evde yatar maç izlerim hehe" kafasındayım... yurtdışı gezmesi, dolaşması vs. hafta sonu tatillerinde ya da diğer tatillerle birleştirebileceğim 1-2 günlük izinlerle de yapılır ama 10-30 nisan arası bana bulaşmayın aga.
hadi şimdi öğrenciyiz yine hallediliyor da ben 8-17 arası çalışırken nasıl izleyeceğim bunları? yemek ye, işe git, yolda vakit geçir vs. robot olsan günde 12 saat zaten sokakta geçecek. pfff.
abd'den nefret ettiğim için (ironiye gel lul, nhl & nba aşığı olup abd'den nefret etmek) orada yaşamayı asla düşünmüyorum ama canım sibiryamda yaşasam iyi olabilirdi. gece 2 sabah 8 arası değil de sabah 5-11 arası takılabilirdim. böyle bi durumda mesela 12-21 arası çalışabileceğim bir iş ideal olurdu. hem işe gider hem de hokey izlerdim misler gibi.
Bazı minibüs ve iett'lerde cam kenarına oturunca pencerenin önündeki çıkıntı dirseğimi rahat koyabileceğim kadar geniş olmuyor, o zaman nalet ediyorum. Hele ki kışın mont vs. olunca hiç sığmıyor, telefonu tutan elim ağrıyor falan; hiç hoş değil...
@Bruce + 1 :D
Telefonumda, silmeye kıyamadığım ama dinlerken sıra kendisine gelince sürekli sonrakine geçtiğim şarkılar var.
Uçakta ben online check-in yapamadan pencere önu ve onlerde olan koltuklar dolmussa resmen hüzünleniyorum, o yolculuk benim için asla iyi olmuyor. Pencere önünde de bir şey yaptigim yok halbuki, uçağa biner binmez uyuyan gruptanim.
kulaklığımın temassızlık yapması
Apple Watch üzerinden evin ışıklarını açma kapatma rengini değiştirme fonksiyonu tamamen rastgele olarak bazen çalışmıyor. mal mal koluma bağırıyorum her Siri ışıkları aç diye. gören olsa salak zanneder.
Kapüşonlu bir kıyafet üstüne mont giyince kapüşon kısmı içerde kalıp rahatsızlık veriyor ya onu dışarı montun üzerine çıkarana kadarki rahatsızlık hissinden nefret ediyorum bununla birlikte bazen onu çıkarmaktan üşenip rahatsız ve mutsuz bir şekilde geziyorum.
@roket adam sana sesli güldüm :D
Aa bi de asıl şeyi unutmuşum aslında bu birinci dünya sorunu değil bu ilkel bi sorun niye hala buna bi çözüm bulunmadı anlamıyorum, duştayken suyun sıcaklığını istediğim gibi ayarlayamamak tam ayarladım sanarken soğuması ya da ısınması. Duş başlığını yerlere çalasım geliyor.
Yükseklik ayarlı ofis koltuğunun kolçakları masanın tam ucuna denk geldiğinde kendimi içeri doğru sokamıyorum, çalışmaya hiç uygun bir ortam değil.
Normalde ayarın sabit olması lazım ama bazen bağcığım çözüldüğünde eğilmek zor geliyor, koltuğu indiriyorum ve bu yüzden ayar bozuluyor. Üzücü.
istanbul denen bu köyün yarısı karadenizli ama çay demlemeyi bilmiyorlar. eğer dışarı da çay içeceksem mutlaka çay demli olsun demek zorundayım. yoksa oraletten hallice çay getiriyor amk lavukları.
oje surmedigim halde tırnağımın kırılması, naylon çoraplarımın kaçması, avmdeki baş döndüren kalabalık, bozuk para üstümü vermeyi geciktiren dolmuş şoförü, akan göz makyajı, kulaklığımdaki temassizlik, eteğimin belinin bol gelmesi, başka bir eteğimi yarın tadilata verecek olmam ama terzi bilmemem (çünkü eteğin renki farklı ona uygun ipe sahip terzi bulmam zor)
Telefondaki S Voice'a Whatsapp'i aç deyince ok diyor ama parmak izi/şifre ile telefon kilidini açmadıkça göstermiyor. E elim ıslak/dolu ki ocağına düşmüşüm S Voice, ne anladım ben senden?
Sabah arabaya binince soğuk oluyor ya lanet olsun bu soğuklara diyorum.
Gotume uygun pantolon yok.
2 senedir 10 taneden fazla pantolon aldim ya toschaklari sikiyor ya bilegin ustundeki kas neyse onu. Ya da acayip bol geliyor.
Allah belasini versin boyle modanin. Dikis makinesi bakiyorum alip kendim dikicem.
galiba hayatta hiçbir şeye uyuz olmuyorum. çok boşvermiş bir insanım galiba.
O sabunluk ve musluk derdi bende de var, beni ne kadar sinirlendirdigine inanmazsin:)
Yolda yururken onumde birinin agir agir yurumesi.
Telefonun şarj yüzdesinin görünmesine sinir oluyorum. %92 %56 gibi rakamlar beni boğuyor. Şarj azalınca düşük güç modunda kendinden açılıyor, gıcık.