
Yok öyle bir şey. Zeki bir yaratığın mutlu olmak gibi bir imkanı yok.


@tolkien hayranı, kilo alinca da uzulup spor yapip nasil saglikli beslenirim diye dusunup mutlu oluyorlar. Tuhaf.


Cehalet mutluluktur


bu kuşakla ilgili daha doğrusu içinde yaşanılan durumla ilgili birşey sanki, mesela ikinci dünya savaşı görmüş kuşakta bu yaşam tutkusu fazlasıyla var, şu an çoğu dünya üzerinde bulunmasa da röportajlarına, yazdıklarına, düşündüklerine baktığımda onlarda bu sevinci görüp şaşırıyorum, harika bir nesil, örneğin howard zinn, kurt vonnegut, viktor frankl, zygmunt bauman
biz çok hazır bir dünyaya doğduk birşeylerin mücadelesini vermediğimiz için kıymet bilmiyoruz gibi geliyor bana


Yasama sevinci zaten biraz da mecazi bir anlatim. Hem @freebird'ün de dedigi gibi biz fazla rahat bi döneme denk geldik ne sansliyiz ki.
Vicik vicik bir romantizmden hoslanmam fakat bulutlarin arasindan beliren günes, yagmur sonrasi topragin kokusu, karin yagisi, ucsuz bucaksiz bir gökyüzü, güzel bir deniz manzarasi, yesil bir ormanda yapilan piknik az da olsa huzur veriyordur diye tahmin ediyorum bircok insana.
Varligin tadini cikarmak biraz olsun. O kadar, fazlasi da degil.


Biyokimyasal bir olay bu. Serotonin, dopamin, bunlarin salinim ve geri alinim dinamikleri...


yaşama sevinci bende de yok. sanırım uzun süre mutsuz olunca unutuyorsun bu tip şeyleri. en azından bende böyle oldu.


normal zamanda bende de yok da, sadece şu üç durumda yaşama sevincini hissediyorum: gezerken (öncesinde uçak bileti alma, geziyi planlama gibi aşamalar dahil), çok sevdiğim ve çok güzel yapılmış bir şeyi yerken (bkz. orgazmik yiyecek), bir de yeni aşık olduğumda..


mesela su an soruna cevap yazarken, okuma yazma ogrenmis oldugumu, yazmak icin parmaklarimi ve aklimi kullanabiliyor oldugumu, nefes aliyor oldugumu hatirliyorum ve buna sevinc diyorum. yasama sevinci. nefes aldigimi ve aldigim nefesin, cigerlerime gidisini gelisini hissedebiliyorum.
yasama sevinci bu.


Sevdiklerinle sevdiğin yerde sevdiğin bir şeyi yapıyorsan iliklerine kadar hissedebiliyorsun bu yaşama sevincini. En azından, ben ancak o şekilde hissediyorum.
Örneğin, en sevdiğim iki arkadaşımla uzun yolculuğa çıkmış, doğal güzellikleri göre göre gezmiş, hayattan cidden de zevk alınabildiğini deneyimlemiştim geçen yaz. Biraz klişe/abartı olacak ama karnında kelebekler uçuşuyor gibi hissediyorsun; beş günlük gezinti bile böyle hissettiriyor. Şimdi ise yarın iş var, sevdiklerinle değil de iş yüzünden beraber olduğun insanlarla bir ortamda kafese kapatılmış gibi ofis içinde çalışacaksın. Günün en güzel saatleri ve ömrününen canlı dönemini para kazanmak uğruna harcayacaksın. Şimdi nasıl bir yaşama sevinci olacak bunda?
