Bu seneye kadar mucizeye yorardım bazı şeyleri. Oldu mu dersen, olduğu esnada mucizeye yorduğum şeyler vardı. Şimdiki kafa yapımla bakıyorum ki mucize falan değil. İçinde bulunduğum koşullar o anı hazırlamış zaten.
Mucize yok, sadece ve sadece olması gereken ne ise o oluyor. Şans var ama. Kaynağı nedir, neden herkes şanslı değildir bilemem.
Mucize, tesadüf, şu bu yok. Oluyor sadece olacak olan.
Inanmam ama manyak olaylar oluyor. Bu hafta zaten gec kaldigimiz bir sinavin kapisinda kimligi unuttugumuzu gorup eve donduk kimligi alip sinava yetistik.
Sinav basladiginda gaza ve debriyaja basmaktan iki ayagim da kasili kalmisti.
Ayni seyi yine yap deseler yapamam.
Baby driver gibi hissettim kendimi.
@acemi sizinki hani işe geç kalırsın ya telaştan, o kadar hızlı giyinip,üstüne diğer işlerini de yapıp istenilen vakitte işte olursun ya, normalde olsa ne giysem diyip düşünüp ardından kıyafetini giyip üstüne de kahvaltını yaparsın usul usul. O telaş insana ne kadar hızlı olduğunu gösterir. Arada bu tür heyecanlara ihtiyaç var ;) Bu arada sınavınız nasıl geçti? Ne sınavı bilmiyorum ama. ;)
hayir. mucize kelimesi sadece 3 sesli 3 sessiz harften olusan bir kelimeden ibaret. altini dileyen istedigi gibi doldurur bu kelimenin. ben bos birakanlardanim.
Oldu ama mucizelere inanmam
@noeldayin benim rutin ise gidisim o zaten, elde gomlekle disari firlamak.
Tipla alakali bir sinavdi doktor birini goturdum, iyi gecti dedi :)
inanmam.
mucize dediğin şey birden fazla olasılığın aynı anda denk gelmesinden başka bir şey değil.
onun dışında ayı yarmalarmış, uçmaymış filan bunlara girmiyorum bile :)
Çok inanmam ama başıma bazen inanılmaz olaylar geldi. Kendimce çok çok sıkıştığımda “Kul sıkışmazsa Hızır gelmezmiş.” derim. Gerçekten inanılmaz zor durumda kaldığımda derim bunu ve hep bir şans açıldığını düşünürdüm bunu derken. Zamanından anneannemden öğrenmiştim
Bir gün üniversite hazırlıkta iken 23 Nisan tatilinde memleketime,izmire döneceğim, sabah uçağım var ve kampüsten merkeze günde 3 sefer var. Resmî tatil dolayısla ilk sefer iptal olmuş ikinci sefer ise uçak saatimden bile sonra. Kocaman valizimle toprak/çamur bir yola girdim amacım kampüse 20 dk uzaklıktaki küçük ilçe merkezine ulaşmak oradan da taksi dolmuş ne varsa binmekti. Ama yol o kadar kötü ki valiz sürülmüyor sadece toprağa çamura batıp sürükleniyordu. Yine kul sıkışmadıkça Hızır yetişmezmiş dedim valizi sürüklüyorum. Lanet olsun valiz de çok ağır. En sonunda bir tane saçma sapan restaurantımsı bir yeri gördüm. 7 ay boyunca kapalıydı orası dedim gideyim bir taksi çağırmalarını isteyeyim çünkü artık süremiyorum valizi. Cep telefonlarda 2g nin olduğu dönemler. İnternet falan yok. İçeri girdim bir sürü işçi abi var anlattım meramımı. Biri gel ben seni atayım merkeze dedi. Recep İvedik’in arabası gibi bir arabaya bindik valizi arka koltuğa fırlattık. Araç o kadar yıkık dökük ki gidebileceğine bile umudum yok. Sonra adam beni bıraktı merkeze para teklif ettim almadı. Sonra uçağa yetiştim. 1 hafta sonra kampüse döndüm ertesi sabaha yine gideyim bir teşekkür edeyim diye yürüdüm oraya doğru. Kapısı kilitli ve kimse yok. Hiçbir zaman da açılmadı ben hazırlıktayken.
Pozitif bilimciyim, dini mucizelere hayatta inanmam ama bu yaşadığım olay çok farklıydı.