Siz bunun sebeplerini neye bağlıyorsunuz? Kişisel ve çevresel gözlemleriniz durumun gerçekten bu kadar vahim olduğu yönünde mi?
Psikoterapi gibi danışanın çabası ve emeğiyle ilerleme kaydetmenin mümkün olduğu, uğraştırıcı, sancılı, kişilerin hayatları boyunca kaçtıkları bir takım gerçeklerle yüzleşmelerini gerekli kılan yöntem ve teknikler bütününün yanında; sıklıkla semptomatik tedavinin bir bardak su ve hap şeklinde sıkıştırılmış mucize şifa biçiminde kullanılması oldukça kolaydır (tedavi kısmı da tartışılır zira psikiyatri tedaviden çok bireyi iş gücü olarak normalleştirme ve üretime dahil etme üzerine çalışan bir alan. Tabii ki vaka üzerinden konuşmak lazım. Psikiyatriyi komple gömdüğüm anlaşılmasın).
Durum vahim degil ama doktor-ilac firmalari arasi bag cok super kuvvetli demek daha dogru olur bence. Cogunlukta olan bir takim paragoz doktorlarimiz sayesinde her naneye anti-depresan kaktiran cok fazla hekim demeye dilimin varmadigi insancik mevcut.
ben ruh sağlığı çalışanı olarak bunda tüm etkenlerin toplu olarak değerlendirilmesinden yanayım.
ilk olarak pfizer gibi güçlü şirketlerin sağlık sektöründeki güçlerinin etkisi, daha sonra sağlık sistemindeki doktorlara baskının ve insanların çabuk çözüm bulma isteğinin ve kötüye kullanımınla beraber değerlendirilmesi gerekiyor.
psikolojik rahatsızlıklarda çözüm odaklı çalışıldığında 8 seans terapi ortalaması beklenir. ancak insanlarımızın aceleciliği ve sorunlarını çözmek yerine ertelemeleri anti-depresan kullanımını artıyor.
ayrıca bu ortalamaları cezaevleri yükseltiyor, çoğu hükümlü tutuklu antidepresan kullanıyor.
Doktorların ilaç firmaları ile bağlantısı denilmiş de bu primer bir sebep değil. Bu ancak belli bir ilacın yazılma oranını etkiler. Her hekimin de arasının iyi oldugu farklı bir firma olabilir, ama 5 sene önceye göre bu ilişki neyse şimdi de odur, ilaç yazma oranını değiştireceğini sanmıyorum. (meşru olduğunu söylemiyorum, bence etik değil ama önlenebilir bir durum da değil).
Doktora sistem 10-15 dakikada bir randevu atıyor. 15 dakikada hastanın hangi sorunu anlaşılabilir, hangi sorunun kökenine inilebilir? Hekimlere sorsanız onlar da aldıları eğitimi kullanamamaktan, hastanın sorununu değil semptomları çözmekten şikayetçiler. Doktorun vakti yok, hastanın da özele gidecek parası yok. Hal böyle olunca antidepresan kullanımı artıyor tabii ki.
Diğer yandan yukarıda cezaevleri denilmiş, benim de aklıma fetöden alınanlar geldi. Açığa alınanlar, hapistekiler, bunların anası,babası, eşi, çocugu derken depresyonda olan insan sayısı da arttı.
her gün daha boktan bir güne uyanmamıza bağlıyorum. bir ülkede hiç mi güzel bir şey olmaz ya?
çevremdeki herkes kullanıyor kendim hariç, ben de Alain de Botton ekolünden geldiğim için kendimi idare ediyorum kendi kendime psikoterapi yaparak.
(gereksiz) dusunce tiryakisi olmaya bagliyorum.
bu tiryakiyi besleyen teknoloji ve sosyal medya oldugu gorusundeyim. bu tur nimetler, isimize yaramakla beraber, bagimlilik yaratma uzerine yaratilmis.
cevremde depresif insanlarin hepsi de aktif sosyal medya kullanicisi. bence bu artis durumunun sebeplerinden biri teknoloji/sosyal medyadir.
ikinci sebep, dusunce bagimliligidir. farkinda olmadan gereksiz cok fazla dusunce akisi insani gerceklikten alip baska diyarlara goturuyor.