biz gece 4 gibi bir arkadaşla iki şeritli yolun tam ortasına yatıp yıldızları seyretmeye karar vermiştik. daha doğrusu arkadaşım oğlum manyak mısın ölürsün demişti ama ben gene de yatmıştım, o da yalnız bırakmadı sağ olsun.
10 dakika sonra iki tane araba az kalsın üzerimizden geçiyordu, yolun kenarına yuvarlanarak kurtulduk.
kız arkadaşıma ablasının dairesinin önündeki eski usul parmaklıklı asansörde diz üstüne çöküp oral seks yapmaya çalışırken kusmuştum. neyse ki avret bölgesine püskürtmedim ama hoş bir durum değildi. zaten ben niye diz çöktüm de kız ayaktaydı ki...
ertesi sabah ablası asansöre binince sövmüş baya, kulaklarım pek çınlamamıştı halbuki.
Eski fabrika müdürüne tipi kocaman bir barbeküye benzeyen bir makineyi uzun süredir tamir edemediğimizi, aşçımıza verip bahçede içinde mangal yaptırmamızın iyi olacağını söyledim. Lazeri de var yakması kolay olur dedim. Komikti. Gülmedi.
kız arkadaşıma sarılıp ağlamaya başlamıştım "ben sovyetleri özledim" diye. işin komik tarafı 94 doğumlu olmam jsjfsj sovyetler yıkıldığında portakalda vitamin bile değildim herhalde. sonra da ayağa kalkıp youtube'dan açtığım sovyetler birliği marşına yine ağlayarak eşlik etmiştim bir elim göğsümde.
bayağı kızdığını, "kendine gel" diye sarstığını hatırlıyorum. öyle ortalık yerde falan da değil, evde sadece ikimiz varken oldu bu. o gün zaten genel olarak acayip soğuk davranmıştı bana, sonra da terk etti. bunu yaptığım için terk ettiğini hiç sanmıyorum ama o andaki halimi, artık sevmediğinden olsa gerek, "çok çekilmez" bulduğunu hissetmiştim.
ben hatırladıkça hala deli gibi gülüyorum ama. gayet sempatik ve şapşik bi' hareket yapmışım yani neden bağırıp çağırıyosun ki, o kadar vodka içmişim bırak da ağız tadıyla marşımı söyleyip ağlayayım bari ya allah allah.
kamp ateşine oturmuştum öf çok rezildi.
Rusya'da sovyet dövmesi yaptırmam. Barın birinin arka tarafında dövme yapıyorlardı, artık kafam nasılsa gaza gelip yaptırmıştım. Ama hatırlamamalı falan değil, hatırlamama rağmen yaptırmıştım.
70lik şarap üstüne 2 kırmızı, 2 amber içip bir de üstüne olm artık alkol vücudumda kan gibi geziyor hiçbir yabancılık çekmiyor diye tribe girip iki tane döner yemiştim. O an artık ne kadar içersem içeyim sadece kafa yaşayacağım başka hiçbir sorunum olmayacak diye inanmıştım :(((
Kendimi eve attığımda leş gibiydim. Nefes almak bile zordu bayıldım olduğun yerde. Birkaç saat uyuyup sabaha karşı uyandığımda balon patladı. İki saat kustum ama gerçekçilikten taviz vermedim. Yani artık içmeyeceğim demedim, bok vardı o kadar saçma triplere girdim dedim. Çok kötüydü :(
Artık şarap +1 bira sınırı koydum kendime, mutluyum.
Arkadaşımın Doğum gününü kutlamıştık, hesabı ödeyip çıktık, ben kapı önünde halay çekmeye başlayıp arkadaşlarımı da zorla halaya eklemişim. Sonra da siz halay çekmeyi bilmiyorsunuz diye baya da bir kızmışım :) genelde de pek içmem, o gün fazla kaçmış. sarhoş olmam yetmiyormuş gibi bide olaya bak. Hala hatırlayınca baya güleriz.
Bir eğlence mekanında oturduğum koltuğa çıkıp dans ettim. Hala sarhoşken sapıtıyorum o ayrı zaten o yüzden ender zoom olurum.
Clubta az kalsın durduk yere şekil şukul yapan adamın ağzını yüzünü dağıtıyordum. arkadaşlar zor ayırdı. sınır dışı edilecektik az kalsın.
Bir diğerinde de clubtan çıkıp eve dönmüşüz. Arkadaşlar çantamı hazırlamış. Trene binmişiz. Uyandığımda tren ülke sınırları içerisinden çıkmak üzereydi. Pasaport polisinin köpeği oramı buramı koklamaya başladığında olayı anladım.
belekte bi otelde tatildeyken otelin clubındaki grubumuzdan bir rus kızını kafaya takıp sarkıp durmak. adını bağıra bağıra kovalamak. neyse sonra denize gittiğimizi hatırlıyorum. denize işiycem deyip donumu indirmişim herkesin önünde. sonra işerken suya düşmüşüm. telefonumu yanımda bi çocuk almış o zamanki sevgilim arayınca o cevap vermiş ağzını yaya yaya, ne söyledi bilmiyoruz, o gece telefonuma milyon tane cevapsız çağrı gelmiş. instagram'dan tüm beraber fotolarımız silinmiş, tabi o zaman arşivleme falan da yok. iki yıllık sevgilimdi. sabah uyandığımda odada yataktaydım, yatak sırılsıklam ve kum dolu, donum kuru. ayakkabım kuru, çorabım bile kuru ama ben ıslak ve çırılçıplak yataktaydım. oraya o şekilde nasıl geldim bir türlü hatırlayamadım.
Sokakta park halinde duran arabanın bagaj kapağından başlayıp kaputuna kadar işemiştim. Şahindi araba. Ayar oluyorum o arabalara. O zamanlar daha fazla nefret ederdim tabii
yurtdışında 2-3 gündür tanıdığım arkadaşın ev partisi sonrası club'a giderken tuvalet için ev sahibine siz devam edin ben yetişirim deyip evin anahtarını almıştım. sonra tuvaletten çıkınca dışarıda milleti göremeyip evde mutfakta arkadaşlardan haber beklemeye başladım. bu sırada çocuğun ev arkadaşları odalarında ve sevgilisi sınavı olduğu için odada ders çalışıyordu. sonra neler yaptığımı pek hatırlamıyorum ama hatırlamaya başladığım anda ev sahibi çocukla kız kavga ediyordu ve mutfak lavabosundaki bana ait olan kusmuğu temizliyorlardı. arkadaşa kız kustu ben kussam tuvalete kusardım diye bir şeyler sallıyordum. sonra kıza dönüp bak doğruyu söyle kim kustu, aramız bozulacak, temizlemek sıkıntı değil ver temizleyeyim falan diye bir şeyler söylüyordum. kızla da akşam tanıştığımızda türkiye gezisi muhbbeti yapıp bayağı konuşmıştuk. neyseunlar beni oturtup kendileri temizlediler ortalığı. 1-2 saat sonra kendime gelip 30 kere falan özür dileyip gitmek istemiştim ama eve dönemem diye düşünüp bırakmamışlardı. ben daha da görüşmeyiz, millete de rezil olur bir yere davet edilmem diye düşünmüştüm ama hiç konusunu bile açmamışlardı. sonraki 3-4 gidişimde hep hediyeyle gitmek zorunda hissetmiştim kendimi. hediyeler de içki bu arada :)